İmam Hatip Okulları ve Halkımız

İmam Hatip Okulları ve Halkımız

İslam’ı kendilerine Din, Anadolu Coğrafyasını kendilerine yurt edinen ecdadımız konu Din, İman, Vatan, Ahlak, Namus, Mukaddesat olunca gözlerini daldan budaktan esirgememiş; milli ve manevi değerler uğruna can vermiş, şehit düşmüş, destansı fedakârlıklarda bulunmuşlardır.

İmam Hatip Okulları; adı mektep, medrese, lise ne olursa olsun bu topraklarda yaşayan insanımızın her zaman en kutsal saydığı değerlerden biri olmuş, bu okulları gözbebeği gibi koruyup kollamıştır. Evladını her daim bu okullarda okutmak istemiş, fakat ne hazindir ki, bazen isim değiştirilerek, bazen hiçbir sebep gösterilmeden kapalı tutulmuş, bazı dönemler aşırı baskılardan dolayı çekinmiş çocuğunu buralara gönderememiş, bazen bu okulların önü kesilmiş, öğrenci ve velilerin öğrenim haklarına ve hayallerine ülke idaresini ellerinde tutanlarca ipotek konulmuştur.

İmam Hatip Okullarının tarihi serüvenine baktığımız zaman da göreceğiz ki; insanımız okuluna her zaman sahip çıkmış, çoğu zaman devletten bir kuruş dahi almadan okulunu kendisi yapmış, donatmış, tüm ihtiyaçlarını kendisi karşılamıştır.

İmam Hatip Okulları; bu ülkede iktidar olan siyasilerin İslam Dinine bakışlarında, İslam’a yükledikleri misyon ve vizyonlarında, İslam’ın bu topraklarda hangi yoğunlukla hayata müdahale etmesi gerektiği konularda bir turnusol kâğıdı rolü üstlenmiştir. Bu toplumu oluşturan insanların sosyal, siyasi, ailevi, ekonomik vd. hayatlarında İslam’ın etkin bir belirleyici güç olmasına tahammül edemeyenler İmam Hatip Okullarının önlerini kesmiş, kapılarına kilit vurmuşlardır.

İslam’a can-ü gönülden bağlı olan insanımız; İslam’ı anlama, yaşama, yaşatma ve hayatına tatbik etme konularındaki eksikliğini telafi etme sadedinde İmam Hatip Okullarını bir kurtarıcı gibi görmüş, ona sığınmış, evladını bu okullara teslim etmiştir. Bu vesile ile de bu okullardan beklentileri hep maksimum seviyede olmuştur. Bu okullarda okuyan öğrencilerden, öğretmen ve idarecilerden -adeta- bu ülkeyi her türlü olumsuzluklardan kurtarmaları, sahil-i selamete kavuşturmalarını istemiştir. İnsanımızın bu okulların dışında kalan diğer eğitim kurumlarından beklentileri hiçbir zaman İmam Hatip Okulları seviyesinde olmamıştır. Beklentinin büyüklüğü oranında bu okul öğrencilerine verilen değer ve kıymet de her zaman çok büyük olmuştur.

İmam Hatip Öğrencisi, insanımız gözünde diğer akranları gibi bir çocuk, bir gençten ziyade adeta her türlü kirden, pastan, günahtan arınmış birer varlık olarak görülmüş, diğer öğrencilerde görülen ve toplum tarafından yadırganan bazı davranışlar İmam Hatip’li öğrenciye asla yakıştırılamamıştır.

Toplumumuzun bu okullara böyle bakıp değerlendirmesi yanında öğrenci velilerimize de birkaç hatırlatmayı zorunlu görüyoruz:

1- Çocuklarımız bize Rabbimizin bir emanetidir. Bu emaneti sahibinin bizden istediği bir kıvamda yetiştirmeliyiz.

2- Bu kıvamı yakalamak için eş seçiminden tutun da yiyip içtiklerimize varıncaya kadar çok titiz davranmak zorundayız.

3- Evladımız için kazanıp harcadıklarımızın nereden ve nasıl olduğu çok önemlidir. ‘Helal Lokma’ hassasiyeti.

4- Unutmamak gerekir ki, evladımız bizim aynamızdır, onlar bizi yansıtırlar. Aynada kusursuz bir suret görmek istiyorsak kendimize çeki düzen vermeliyiz. “Üzüm üzüme baka baka kararır.”

5- Evlat ebeveyni taklit ederek büyür, şahsiyet, karakter ve amel sahibi olur. Kendi davranış, söz, fiil ve hareketlerimizin yavrularımız için ne büyük değer ifade ettiğinin farkında olmalı, “ele verir talkını, kendi yutar salkımı.” pozisyonuna düşmemeliyiz.

6- Evladımızı İmam Hatip Okulları’na gönderirken kendimiz de evimizde; onların orada almalarını istediğimiz ölçüye uygun söz, fiil ve davranış sergilemeliyiz.

7- Bütün bunlara rağmen bu okullardan, idareci ve öğretmenlerimizden; yavrularımızı iyi bir kul, iyi bir ümmet, hayırlı bir evlat olarak yetiştirmelerini beklemek hakkımızdır.

8- Bu bağlamda son söz: Unutmayalım, hiçbir İmam Hatip Okulunda, İdarecisinin veya öğretmeninin elinde ‘sihirli değnek’ veya ‘boyacı küpü’ yok ki evladınıza dokundursunlar veya batırsınlar da; onlar da masum birer insan oluversin.

Bu genel değerlendirmelerden sonra; İmam Hatip Okullarında okuyan öğrencilerin durumları zaviyesinden baktığımızda velilerimizi;

a) Eğitim-öğretim yuvası olarak İmam-Hatip Okullarından başka okul tanımayan ve ne pahasına olursa olsun evladını bu okullara gönderen İmam-Hatip sevdalısı veliler,

b) Kendisini dini konularda yetersiz görüp, evladının dini bütün bir insan olarak yetişmesini arzulayan veliler,

c) Mahalle imamının veya diğer din görevlilerinin yönlendirmesi ile evladını bu okullara gönderen veliler,

d) -Özellikli İmam Hatip Ortaokulları için- mahalle veya köyündeki okulu eğitim-öğretim yönünden yetersiz görüp çocuğunun daha iyi bir kasaba, ilçe veya ilde bulunan okulda okumasını isteyen veliler,

e) Ortaokul veya lise çağındaki evladının olumsuz davranışlarını tashih etmede yetersiz kaldığını düşünüp -belki- İmam-Hatip Okullarının bu açığı kapatacağına inanarak evladını bu okullara gönderen veliler,

f) İlkokul öğretmeninin yönlendirmesi ile (bu yönlendirmede -ne hazindir ki- ilkokul öğretmenleri; %90’a yakın olumsuz, %10’a yakın olumlu roller üstlenmişledir) evladını İmam Hatip Okullarına gönderen veliler… diye kategorize etmek mümkündür.

İmam Hatip Okulları için ideal olan, elbette a) maddesinde zikredilen veli profili olmakla birlikte; öğrencileri için İmam Hatip Okullarını seçen her velimiz tebrik edilmeye, takdir edilmeye ve alkışlanmaya layıktır.

Bu kadar değişik veli profiline sahip bu okullarda öğrenim gören öğrenciler de elbette çok değişik özelliklere sahip olacaklardır. Bir kasabada, ilçe veya ilde bulunan İmam Hatip Okullarında; bu yerleşim biriminin hemen her mahallesinden her cadde ve sokağından sosyal, ekonomik, kültürel vb. pek çok ayrı özelliğe sahip öğrenciler bu okulları doldurmaktadırlar.

Temeli ihlâs, takva ve dualarla atılan bu okulların hayat bahşeden bahçe, koridor ve sınıflarında öğrenimlerine devam eden öğrenciler ‘İmam Hatipli’ olmanın haklı gururunu yaşayarak istikbale inançla ve azimle yürümektedirler.

İmam Hatip Okulu öğrencileri; tarihî serüvenleri içerisinde deruhte ve ifa ettikleri görev, sorumluluk, sahip oldukları değerler, inanç ve azimleri ile bu milletin gerçekleşmiş rüyası, kabul olmuş dualarıdırlar.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.