İLMİHAL- İtaat – 1

İLMİHAL- İtaat – 1

İtaat bir kimliktir. Müslümanın en mühim kimliğidir. İtaati olmayan veya itaati zayıf olan kişide hayır yoktur. Serkeşlik, başıboşluk, aykırılık, itaatsizlik mezmum bir sıfattır. Yabancı kültürlerden bize intikal eden, içimizdeki bir kısım gafillerce de teşvik edilen, bir kimlik, bir şahsiyet olarak gösterilmeye çalışılan itaatsizlik, bizim inancımızda, bizim medeniyetimizde, örf ve âdetimizde bir kimliksizlik, bir şahsiyetsizlik, bir şahsiyet bozukluğudur.

Allah Teâlâ’nın katında, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin yanında makbul ve memduh olan kişiler, itaatkâr olanlardır. Hz. Ebubekir radıyallahu anh’ı ümmetin en hayırlısı yapan, imanındaki kemâlâtı, tereddütsüz teslimiyeti, tam itaatidir. Bu özellikleri onu Sıddık-ı Ekber yapmıştır. Peygamberlerden sonra insanların en faziletlisi kılmıştır.

İtaat konusunda, neye itaat edilip neye itaat edilmeyeceği hususunda birçok ayet-i kerime inmiş, birçok hadis-i şerif varid olmuştur. Öncelikle Allah Teâlâ ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e, sonra da Müslüman emir sahiplerine itaat etmek farzdır. İslam dininde itaatin önemine bakın ki, bir emire, bir halifeye biat edildikten sonra, başka birisi başkaldırırsa, emirlik ve halifelik iddiasında bulunursa, onun başının vurulması istenmektedir.

Bu hususta Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:

“İsrailoğullarını peygamberler idare ederdi. Ne zaman bir peygamber ölürse, hemen başka bir peygamber gelir, yerini alırdı. Fakat benden sonra peygamber gelmeyecektir. Benden sonra halifeler gelecek ve çok olacaklardır.”

“O zaman ne yapmamızı emredersin?” diye sorduklarında şöyle buyurdu:

“Birinciye yaptığınız biate bağlı kalınız ve onlara haklarını veriniz. (Emirlerini dinleyiniz.) Çünkü Allah onlara yönettikleri insanların haklarını soracaktır.” (Buhari; Müslim)

“Gücünüzü kırmak, birliğinizi dağıtmak için kim gelip sizi etrafında toplandığınız bir kişiden ayırmak isterse onu öldürün.” (Müslim)

Hadis-i şeriflerden anlaşıldığı gibi birlik ve beraberlik çok mühimdir. Yönetim iki başlılığı kabul etmez. Aksi takdirde fitne, kargaşa ve savaşlar olur ve ümmetin birlik ve dirliği bozulur. Yönetimde meşru bir kişi varken ve ona biat edilmişken onun yönetimden düşürülmesi için dinen meşru hiçbir sebep yokken, başka birinin hangi sebeple olursa olsun, başkaldırması, itaatsizliği asla tecviz edilemez. Hiçbir mazeret onu mâzur gösteremez. O kişi, İslam nazarında âsidir.

Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygambere ve sizden olan (Müslüman olan) emir sahiplerine de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız.- onu Allah’a ve Rasûlüne götürün. Bu hem hayırlı hem de netice bakımından daha iyidir.” (Nisa/59)

Ayet-i kerimede Allah Teâlâ’ya ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e itaatten sonra Müslüman idarecilere itaat emredilmekte ve Müslümanlar arasındaki ihtilafın Kur’an ve sünnet çerçevesinde halledilmesi emredilmektedir. Böylece toplumda dirlik ve düzenlik korunmakta fitne ve kargaşalara, keyfî ve nefsanî davranışlara fırsat verilmemektedir.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.