İLMİHAL- İmam Serahsi’nin “el-Mebsut” Adlı Eserinde Sütre Meselesinin Değerlendirilmesi[1]
![İLMİHAL- İmam Serahsi’nin “el-Mebsut” Adlı Eserinde Sütre Meselesinin Değerlendirilmesi[1]](https://ilkadimdergisi.net/wp-content/uploads/2025/02/gorsel-yok-ilkadim.png)
Serahsî, Özkent’teki bir zindanda mahpusken talepler üzerine tedrisle meşgul olmayı kabul ederek bu işe İmam Hasan eş-Şeybânî (189/805)’nin ‘‘el- Asl’’ isimli eserinin hülâsâsı olan Mervezî’nin (334/ 945) ‘‘el-Muhtasar’’ adlı eserini şerh ederek başlamıştır.[2]
El-Kafî ismiyle tanınan el-Mervezî’nin ‘‘Muhtasarı’’, Hasen eş- Şeybânî tarafından telîf edilen eserlerin ihtisâr edilmiş halidir. Serahsî’nin ‘‘Mebsût’’ adlı kitabı, Hâkimü’ş-şehîd Mervezî’nin zikri geçen ‘‘Muhtasarı’’ üzerine yapılmış otuz ciltlik bir şerh olup Hanefi fıkhını delilleriyle birlikte ele alan mevcut en hacimli eserdir. Hanefi fıkhında ‘‘Şemsü’l- eimme’’ denilince Serahsî, ‘‘el- Mebsût’’ denilince de Serahsî’nin Mebsût’u anlaşılır.[3] Mebsût’ta sütre meselesine baktığımızda ‘‘Bana göre sahrada namaz kılan bir kimsenin önünde en az bir zira’’ uzunluğunda bir şeyin bulunması iyidir. Çünkü Peygamberin (s.a.v) şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir. Sizden biriniz açık alanda namaz kıldığı zaman önünde bir sütre edinsin.[4] Resûlullah (s.a.v) ile birlikte kısa bir mızrak taşınır, açık alanda O’nun önüne dikilir, O (s.a.v) da mızrağa karşı namaz kılardı. Hatta Avn b. Cühafe, babasından rivâyet ederek der ki; Resûlullah (s.a.v)’ı Batha’da kırmızı deriden bir çadır içinde gördüm. Bilal kısa mızrağı dikti. Resûlullah (s.a.v) ona doğru namaz kılmak üzere dışarı çıktı. İnsanlar mızrağın ötesinden geçiyorlardı. Hakimü’ş-şehîd, (sütre) bir zira uzunluğundadır, dedi. Fakat enini belirtmedi.
İbn Mesûd (r.a.)’un ‘‘Ok, sütre olarak yeterlidir’’[5] sözünden dolayı, onun parmak kalınlığında olması gerekir. Çünkü amaç, bakan kimsenin fark edip namaz kılanın önünden geçmemesidir. Bundan daha incesi uzaktan bakana görünmez. ‘‘Sizden biriniz sütreye doğru namaz kıldığında ona yaklaşın.’’ Namaz kılan kimsenin önünde hiçbir şey bulunmasa da namaz caizdir. Çünkü sütre edinme emri, namazın kendisi ile ilgili bir nedenden değildir. Onun için bu emrin terk edilmesi, namazın caiz olmasını engellemez. Namaz kılan kimsenin önünden adam, kadın, eşek veya köpek geçerse, biz Hanefîlere göre onun namazını kesintiye uğratmaz. Zâhiriler, Ebû Zerr (r.a)’ın rivâyet ettiği hadisten dolayı, namaz kılanın önünden kadın, eşek ve köpeğin geçmesi, onun namazını bozar, derler. Resûlullah (s.a.v) ‘‘Kadın, eşek ve köpek namazı kesintiye uğratır.’’[6] buyurmuştur. Bazı rivayetlerde ise ‘‘Siyah köpek’’ buyurmuştur. Ebû Zerr’e siyah köpeğin diğerinden farkı ne diye soruldu. O benim kafama da takıldı. Resûlullah (s.a.v)’a bunu sordu. O ‘‘Siyah köpek şeytandır.’’[7] buyurdu.
Biz Hanefîlerin delili, Ebû Said el- Hudrî (r.a)’nin rivâyet ettiği hadistir. Resûlullah (s.a.v) buyurdu ki; ‘‘Hiçbir şeyin önden geçmesi namazı kesintiye uğratmaz. Gücünüz yettiğince de engel olunuz.’’ Zâhirilerin rivâyet ettiği hadisi Ayşe (r.anha) reddeder. Ayşe (r.anha) Urve’ye, ‘‘Ey Urve, Irak ehli ne diyorlar?’’ diye sormuştu. Urve; kadın, eşek ve köpek namazı kesintiye uğratır, diyorlar, dedi. Bunun üzerine Ayşe (r.anha); ‘‘Ey ehl-i Irak, ehl-i şikak ve ehl-i nifak! Beni köpek ve eşeklerle bir tuttunuz. Resûlullah (s.a.v), geceleyin ben O’nun önünde cenaze gibi aykırı olarak dururken namaz kılardı.’’[8] dedi.
[1] Oğuzhan KARAYEL, Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İslam Hukuku Y.L
[2] Serahsî, Mebsût, 1/3-4.
[3] Ahmed Özel, Hanefi Fıkıh Alimleri, T.D.V. Yayınları Ankara 1990, s 27.
[4] Muvatta, I/ 157; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III/ 404; Ebû Dâvûd, Salât 109; Tırmizî, Salât 133.
[5] Hâkim, Müstedrek, I/ 382; Hâris, Müsned, Salât, 1/ 282
[6] Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV/ 86, V/57; Müslim, Salât 265; İbn Mace, İkametü’s- Salavat 38.
[7] Ahmed b. Hanbel, Müsned, V/149,151; Ebû Dâvûd, Salât 109; Nesâî, Kıble 7.
[8] Abdurrezzak, Musannef, II/30; Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI/ 42, 44; Buhârî, Salât 99, 102, 105.