İLMİHAL- İffet ve Namus

İffet; nâmus demektir. Nefsi, hayvanî ve şehevânî duygulardan korumak demektir. İffetsiz fert ve toplumlar behîmîleşirler. İnsanî ve İslamî özelliklerini kaybederler.
Netice kargaşa, terör ve zulümdür.
Allah Teâlâ, iffetli erkek ve kadınları övmekte, onlardan hoşnut olmakta ve onları cennetle müjdelemektedir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de Rabb Teâlâ’dan dini, dünyası, ailesi ve malı hakkında iffet istemektedir.
Allah Teâlâ, cennetlik mü’minlerin özelliklerinden birinin de iffet olduğunu haber veriyor ve şöyle buyuruyor: “Onlar iffetlerini koruyanlardır.” (Mearic/29)
Mü’minûn suresinde mü’minlerin vasıfları sayılırken şöyle buyruluyor: “Onlar iffetlerini korurlar.” (Mü’minun/5)
Ayrıca Ahzab suresinde de şöyle buyruluyor: “İffetlerini koruyan erkekler ve kadınlar… Allah onların hepsine mağrifet ve büyük ecir hazırlamıştır.” (Ahzab/35)
Bir toplumda iffet, namus mefhumu göz ardı edildiği, türlü türlü iffetsizlik, ahlâksızlık şuyû bulduğu zaman o toplumun kıyameti kopmuş demektir. Zinanın, fuhşun şayî olduğu, hayâsızca yapıldığı bir beldeye Allah Teâlâ gadab eder. O belde halkına rahmet nazarıyla bakmaz. İffetsizlik, bulaşıcı, öldürücü hastalıklardan daha da tehlikelidir. Böyle bir toplumda aile hayatı felç olur. İnsanlar arasında sevgi, saygı, itimat, emniyet yok olur.
İffetimizi muhazafa edebilmek için:
1- Öncelikle düşüncelerimizi şehevâni, nefsânî kötü arzu ve isteklerden arındırmalıyız. Aklımızı, kalbimizi bu gibi kötü düşüncelerle meşgul etmemeliyiz.
2- İffetin, namusun hiçe sayıldığı, iffetsizliğin, ahlâksızlığın bir meziyet, bir sanat, bir çağdaşlık kabul edildiği aşağılık, bayağı ortamlardan uzak durmalıyız.
3- Güçlü bir iradeye sahip olmalıyız. İrademizi terbiye ederek güçlendirmeliyiz.
4- İffetsiz, ahlâksız davranışlardan korunmamız için Allah Teâlâ’ya sığınmalı, O’ndan yardım dilemeliyiz. O’nun bizimle olduğu, bize bizden daha yakın olduğu şuuruyla hareket etmeli, bizi yaratan bizimle iken, yaptıklarımızı biliyorken, görüyorken, edeb dışı bir işi, bir kötülüğü nasıl yapabiliriz diye tefekkür etmeli ve nefsimizi azarlamalıyız.
İslam öncesi cahilî hayatta, iffet mefhumu yoktu. Bir kadın, birçok erkekle cinsi ilişkide bulunabilir, bir erkek sayısız kadınla ilişki kurabilirdi. Bunlar cahil, putperest toplumun tabîi bir yaşantısı idi ve bu işlerden dolayı kınanmaz ve kendileri de başkalarını kınamazlardı.
Geçmişte câhil, putperest toplumların yaptıkları bu iğrenç, aşağılık işler, her çeşit iffetsizlikler, ne garip ki zamanımızda bir çağdaşlık, bir ilericilik kabul ediliyor. Bu gibi aşağılık işlerden uzak yaşayanlar, iffet ve namusunu koruyanlar, inancına uygun yaşamak gayretinde olanlar ise çağ dışılık, gericilikle itham ediliyorlar. Kim, kime benziyor? Kim, kim gibi yaşıyor? Varın hesap edin ve kim gerici, kim aydın kararı siz verin.
İffet ve namus mü’minin ayrılmaz bir özelliğidir. Onun şiarıdır.
“Mü’min erkeklere söyle, gözlerini harama dikmesinler. Irzlarını korusunlar. Çünkü bu kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah onların yapmakta olduklarından haberdardır. Mü’min kadınlara da söyle gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar. İffetlerini korusunlar. Görünen kısmı müstesna (el ve yüzleri). Ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini yakalarının üzerine kadar örtsünler.” (Nur/30-31)