İLKADIM KİTAPLIĞI-Baybars / Dr. Orhan Yeniaras

Kıymetli İlkadım Kitaplığı okuyucularımız! Bu ay sizlerle Dr. Orhan YENİARAS’ın kaleme aldığı Akçağ Yayınlarından çıkan Baybars (Kölelikten Sultanlığa) isimli romanı inceleyeceğiz.

Mazisi gerçek kahramanlarla dolu ender milletlerden biriyiz. Tarihimize şöyle biraz yakından baktığımızda karşımıza ismini ya az duyduğumuz ya da hiç duymadığımız nice kahramanlar çıkıyor. Asrı Saadet dönemindeki sahabe efendilerimizin her biri ayrı bir kahraman. Türklerin İslam’la şereflenmesinden sonraki dönemlerde kurulan İslam devletlerine biraz yakından baksak eminim ki bizleri hayranlıkta bırakacak yüzlerce kahraman karşılaşacağız.

Günümüz dünyasında büyük devlet olma iddiasındaki bazı devletler, tarihlerinde olmayan kahramanlar üreterek gençlerimizi etkilemişlerdir. Beyaz perdede kendilerince efsane kahramandır onlar. Şimdi de çocuklarımızı bilgisayar oyunlarında ürettikleri kahramanlarla etkilemeye çalışmaktadırlar. Bizler kendi kahramanlarımızı bulup, onları neslimize onların dikkatini çekecek tarzda sunmadığımız sürece sahte kahramanlar ortalıkta gezmeye devam edecektir.

Bir çağ açıp bir çağ kapatan Fatih Sultan Mehmed’i gençlerimize ne kadar tanıtabildik? Fatih Sultan Mehmed ki belki de ismini çocuklarımıza en çok koyduğumuz bir kahraman. Kendimize ait değerlere önem vermenin zamanı geldi de geçti bile. Artık kendimize gelmeli ve bir yerlerden başlamalıyız. Ben de bu köşede karınca misali gençlerimize örnek olabilecek isimleri tanıtmaya çalışıyorum.

Kölelikten sultanlığa yükselen Baybars da bu ismini duyup kim olduğunu bilmediğimiz kahramanlarımızdan bir tanesi. Moğollara ve Haçlılara diz çöktüren büyük komutan. Hilafet merkezinin gayrimüslimler tarafından işgal edilip, Hilafetin ilga edilmesinin ardından bütün umutların tükendiği bir anda ortaya çıkan ve İslam dünyasını koruma ve bütünleştirme yolunda önemli adımlar atan Türk lider, Hilafet umudunu da yeniden ayağa kaldıran güzel Müslüman…

Memlûklerin dördüncü Sultanı olup, 1223 yılında Kıpçak ülkesinde doğdu. Memlûklerin Kıpçak ülkesine akınları esnasında esir düştü. Esaretten kurtulunca Kahire’ye geldi ve burada hükümdarın Bahri unvanını taşıyan hizmetkârları arasında vazifeye başladı.

Hayatının en verimli çağında, saltanatının en parlak ve kudretli bir zamanında ölen Baybars, Ortaçağ Türk İslam tarihinin en büyük simalarından biridir. Çok güçlü bir vücuda, sağlam bir iradeye, büyük bir cesarete ve parlak bir zekâya sahip idi. En önemli ve cesur işlerinde bile daima ihtiyatlı hareket eder, en küçük bir tedbiri bile almakta ihmalkârlık göstermezdi. Harplerin en tehlikeli anlarında bir nefer gibi ön saflarda çarpışır, en büyük tehlikelerden dahi çekinmezdi.

Dinine çok bağlı bir Müslümandı. Ehl-i sünnet mezheplerine mensup halkın hizmetlerinin eksiksiz şekilde görülebilmesi gayesiyle; her mezhep için ayrı ayrı atanan mezhep kadılarının başına Kadı-ul Kudatlar (Baş kadı) tayin edilmesi usûlünü ilk olarak o ortaya koymuştu. Mükemmel bir posta teşkilatı kurarak, ülkesindeki haberleşmeyi en iyi şekilde temin etmiştir. Ayrıca geniş bir casus teşkilatı kurmuş ve casusları kontrol eden casuslar kullanmıştır.