İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Av. Bülent Yıldırım ile İslam Birliği Üzerine Söyleşi

İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Av. Bülent Yıldırım ile İslam Birliği Üzerine Söyleşi – “Müslüman Halklar Tarihin Akışını Değiştiriyor”
• Mavi Marmara ile başlamak istiyoruz. Gazze’ye yardım filosunun yola çıkması ve saldırıya uğraması sonrası gelinen süreçte neler yaşandı? Özetle Mavi Marmara Filistin davasında neyi başardı?
• Tarih; Mavi Marmara öncesi ve sonrası diye yazılacak. Çünkü yeryüzünün en şedit, insanlık düşmanı Siyonizm karşısında mücadele etti. Onun ikiyüzlülüğünü, zalimliğini deşifre etme görevini yerine getirdi. Mavi Marmara’nın işlevi öğreticiliktir. Özgürlüğü öğretir, direnişi öğretir, gizli kalmış düşüncelerin açığa çıkmasını öğretir, yardımlaşmayı, kardeşliği… Yani Mavi Marmara birçok şeyin aslında kristalize hali oldu. Türkiye toplumu Filistin halkının yanında yer aldığını, tüm renkleriyle ortaya koydu. Yediden yetmişe, herkesin kalbinde Filistin bayrağı şekil buldu. Ayrıca siyonizm yeryüzünde yalnızlaşmaya doğru gitti.
Sonuçta dünya siyasileri İsrail’le yan yana görünmenin bir bedeli olduğunu fark ettiler ve İsrail yandaşı olan liderler Ortadoğu’da tahtlarını kaybettiler. Politikacılar oy alabilmek için Filistin’in yanında daha çok yer almak gerektiğini algıladılar. Ve intifada Mavi Marmara’yla beraber Filistin’in dışına vicdan sahiplerine doğru kaydı artık Filistin intifadasının yeryüzüne yaygınlaşmasının adı oldu Mavi Marmara… Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta Filistin’in seçilmiş Başbakanı İsmail Haniyye, Mavi Marmara gemisini ziyaret etti. Kendileri gemimizi ziyaret ederken “Filistin davası, Mavi Marmara ile zafer kazanmıştır” demişti. Bundan böyle bütün insanlık Filistin’in yanındadır. Her gün çocuklar ve kadınlar ölürken bizler de Filistinlilerle beraber öldük, vurulduk ama onların yanında olmaktan vazgeçmedik ve vazgeçmeyeceğiz.
• İslam’ın Müslümanlar arasındaki birlik ve beraberliğe bakışı çerçevesinde dünya Müslümanlarının mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
• İslam bize kardeş olmamızı ve birbirimize kenetlenmemizi emrediyor. Elbette mevcut şartlarında İslam Birliği’ne hayati derecede ihtiyacımız var. Tüm dünyanın barış ve huzura ihtiyacı var, ama şüphesiz Müslüman coğrafyaların buna olan ihtiyacı daha fazla. Birlik şuuruna ve dayanışma duygularıyla sorunlarımızı aşmalıyız, aşacağız. Şükürler olsun, pek çok umut veren gelişme yaşıyoruz. İslam Birliğinin temelleri somut bir şekilde görülmeye başlandı. Biz İHH olarak dünyada 120 ülkede faaliyet yapıyoruz, yardımlar organize ediyoruz. Ve dünyanın her bölgesinde umut verici pek çok gelişmeye de tanıklık ediyoruz. Tabi ki her geçen gün umudumuz, şevkimiz daha da artıyor.
• Müslüman ülkelerin halk ve yöneticilerin Müslümanların birliği fikrinde ilgili farklılıkları olduğunu düşünüyor musunuz?
• Halklar İttihad-ı İslam’ı genel olarak benimsiyor. Müslüman halklar dünyada tarihin akışını değiştirecek değişimlere sebep olacak olaylara imza atıyor. Son 4-5 yılda oldukça önemli gelişmeler yaşandı. Diğer taraftan bazı ülke yöneticileri siyaseten İttihad-ı İslam’a mesafeliydiler ama dünyada yeni bir hareketlenme ve Müslümanlar açısından da heyecan verici bir çaba var. Örneğin Arap Baharı olarak adlandırılan süreç; bunun adı Mazlumlar Baharı’dır. Bu hareketler halkların inisiyatif alma çıkışıdır. Halkların ülkelerindeki yönetimlerde seslerini yükseltmeleri açısından çok önemli sonuçları olacak bu yaşananların. Çünkü Arap dünyası Mavi Marmara’yı çok iyi analiz etti. Mavi Marmara’nın çıtayı çok yükselttiğine inanıyorlar. Arap baharı dediğimiz bu hareketliliklerin temelinde Mavi Marmara ve bundan önceki araba konvoyunun olduğunu düşünüyorlar. Mavi Marmara silaha karşı göğüsle yapılan mücadelenin sembolü haline geldi. Onun için dikkat ederseniz bu inkılâplı devrimlerde mümkün olduğu kadar silahtan kaçınıyor halk bunu da Mavi Marmara’dan aldıkları örneklikle yaptıklarını düşünüyorlar. Zayiatı az olan devrimler olarak algılıyorlar.
• Sivil toplum kuruluşlarının İttihad-ı İslam’ın temin edilmesindeki rolü nedir? Uluslararası Sivil Toplum Örgütlerinin kurulması bu sürece katkı sunabilir mi?
• Elbette bu konuda sivil çalışmalar oldukça önemli. Bizler başından beri bu misyonu üstlenmiş bir kurumuz. İHH İnsani Yardım Vakfı hem muhtaçlara yardım faaliyetleri yapıyor hem de mazlumların haklarının savunulması konusundaki bilinçlendirme misyonuna devam ediyor. 20 yıldır kesintisiz sürdürdüğümüz bu çabalarımız, bu çalışmalarımızın başta İslam dünyasında ve elbette küresel ölçekte yansımaları oluyor. İslam aleminde sömürüye karşı bir bilinçlenme var ama yandan da beşeri ve siyasi olarak da bir kuşatma da sürüyor. Bunun için insanlarımızın bu zamana kadar gösterdikleri çabadan daha fazlasını göstermeleri gerektiğini düşünüyorum. Şunu unutmayalım, Müslüman yardım kuruluşlarının boş bıraktığı her yeri başka odakların doldurması an meselesidir. İslam alemi Türkiye’den de ibaret değil. Anadolu’nun selamını uzak bölgelere ulaştırmak, ümmetin fertleri arasındaki iletişimi güçlendirmek, onların haberlerini ilk elden öğrenmek, her renkten ve dilden Müslümanı buluşturmak, el ele vermelerini sağlamak zorundayız.
• İslam Konferansı Örgütü’nün İttihad-ı İslam konusundaki etkinliği ve geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
• İslam Konferansı Örgütü önemli hedeflerle bir temsil görevi yapıyor. Ama ideal olarak hedeflerini başardığını söylememiz zor. İslam Birliği için en önemli işlere imza atabilecek bir kurum olmasına rağmen kimi zaman pasif kalmış olduğunu düşünüyoruz. Daha cesur adımlar atılmalı ve kararlı olunmalıdır.
• Ekonomik, sosyal, kültürel örgütlenmeler batı toplumlarında önemli işler başarmaktadır. Bunlar İslam ülkelerinde de kurulur mu? Bunların ne tür faydaları olur?
• İnsanlarımızın sosyal ihtiyaçlarına, en başta eğitimlerine yada maddi ihtiyaçlarına yönelik her tür çalışmaya şüphesiz ihtiyaç var. Üretim alışkanlıklarını oluşturacak programlar, sosyal ve kültürel değerlerin aktarımlarını sağlayacak projelerin gerçekleştirilecek ülkenin özel şartlarına göre, ihtiyaçlarına göre planlanarak yapılması gerekir.
• Türkiye ve Türkiye toplumunun Müslüman ülkelerin birleşmelerindeki rolü hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye üzerine düşenleri yerine getirebiliyor mu?
• Son dönem iyi niyetli bazı çalışmalar var ama yeterli olduğunu düşünmüyoruz. Daha ileri düzeyde bu konuda adımlar atılabilir. İslam Birliği konusunda Türkiye ağabey konumunda, yüksek perdeden daha açık faaliyetler yapabilmelidir. Ama Türkiye’nin Dış Politika yaklaşımlarında eskiye nazaran olumlu değişimler ve adımlar olduğunu düşünüyoruz.
• Eski Başbakan Necmettin Erbakan Hoca’nın D-8 projesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu proje tekrar canlanabilir mi?
• Rahmetli Erbakan Hocamız, yaşanabilir Türkiye’yi, yeniden büyük Türkiye’yi, İslam Birliğini ve Adil Düzen’i kurmayı hedefliyordu. İslam âlemi de Erbakan Hoca’yı anlamış ve kavramıştı. Dış çevreler, hocanın yolunu kesmek için çeşitli entrikalara girdiler. Neticede büyük ölçüde de başarılı oldular. Türkiye’de Erbakan hükümetini yıktılar ve Erbakan Hoca’yı siyasetten uzaklaştırmak istediler. D-8 projesi Erbakan Hoca’nın hükümeti boyunca yaptığı en önemli ve en büyük projeydi. İslam ülkelerinin ekonomik, siyasal ve teknolojik birlikteliğini amaçlıyordu. Oldukça kapsamlı ve donanımlı bir projeydi. Hoca’nın en önemli amacı İslam Birliği’ni sağlamaktı. Kurulacak İslam Birliği ile Müslümanların güvenliğini, ekonomik özgürlüğünü sağlamayı hedeflemişti. Bu proje yine canlandırılırsa İslam âlemi için oldukça hayırlı olur.
• İttihad-ı İslam Batı açısından tehdit midir?
• Elbette Müslümanların bir araya gelmeleri, birlik oluşturmaları Batılıların hoşuna gitmez. Bu açıdan tehdittir ama Batılıların zalimce davranmalarına engel olmak için de çok zaruridir. Her ne olursa olsun Müslümanlar kendi sorunlarına kendi çözümlerini üretmelidir.
• İttihad-ı İslam için hangi çalışmalara yoğunlaşmalıdır? Askeri, siyasi, ekonomik, kültürel vb… birlikteliklerin hangisi bugün için daha fazla önem arz etmektedir?
• İslam Birliği’nin sağlanması için öncelikle cesur âlimlerin, bilim adamlarının, kanaat önderlerinin bir araya gelmesi ve somut adımlar atmaları gerekiyor. Müslüman insan; kimseye zulmetmez ve kendisine de zulmettirmez. Bu açıdan insanlara özgürlük ve adaleti yüceltmelerini sağlayacak çalışmalara öncelik verilmelidir. Artık İslam dünyasının özgürlüğe kavuşma zamanı gelmiştir.