Hatırımızdaki Gelecek

Hatırımızdaki Gelecek

“Eyüp’ü de hatırla. Hani o Rabbine hakikaten “bana bu dert geldi. Sen merhametlilerin en merhametlisisin” diye yalvarmıştı.
İsmail’i,
İdris’i Zülkifl’i de hatırla. Bunların her biri sabredenlerdendi.
Onları da rahmetimizin içine aldık. Çünkü onlar iyilerdendi.” (Enbiya,
83,85,86)

Rabbimiz bizden hatırlamamızı istiyor. Çünkü hatırlar
ileriye dönük zikirlerdir. Yaşanmışlık öyküsü barındıran gizemler
hatırlanmaya değerdir. Geçmişlik hakikati ile yoğurup içerisinde
muştularımızı barındırdığımız geleceğimize yönelmek için, hatırlamamız
icap eder. Hatırlayalım ki geleceğimizi geçmişle pişirip güzel bir
lezzet olarak önümüze sunabilelim.

Peki, bu geçmişe dönüşlerimizin
niteliği nasıl olmalı? İçi boş “U” dönüşler mi, yoksa kendimizi yeniden
keşfedeceğimiz kazanımlar mı?

Rabbimiz bize sunduğu örneklerde
hatırları, niteliği ile birlikte yapmamızı istiyor. “Hz. İsmail’i,
İdris’i, Zülkifl’i hatırla ama sabredenlerden olduğunu unutma!”
vurgusunu görüyoruz. Demek ki şahısları bıraktığı izlerle hatırlamak
önümüze yön vermek için en önemli maddelerden biri…

Geçmişe dönebilmek için geçmişte kalıcı olmak gerek. Bu kalıcılık da ancak iz bırakmak ile mümkündür.

Mesela
hedef koyuyorsun -ki unutma hedefler istikbalini çizen ince
çizgilerdir- Meryemler yetiştirmek arzusundasın. Rabbin ise sana
Meryem’i iz bıraktığı iffetlik özelliği ile hatırlatıyor. Demek ki
Meryem olabilmek için iffetli olabilme özelliğini hedefinin zirvesi
yapman gerek. İstikbalinin çizgilerini geçmişteki izler ile
şekillendirmen gerek. Ancak o zaman kazanımlar elde edebilirsin.

Tabi
bir de bu izleri oluşturan zamanların şahitliği vardır. Öyle zamanlar
geçmiştir ki zihinlerimize zamana yemin etme ahlakını yerleştirmiştir.
Hayretler içerisinde geçmiş zamanı seyre dalarız. Bu seyir yolculuğunda
yeri gelir Akifler eşlik eder, yeri gelir üstadlar… Ne der Nureddin
Topçu bize; “Zannediyorum ki bugün iki kıtanın taklidi yüzünden
hayatımızda açılan boşluk, bir Akif’in ruhu ile tamamen dolacaktır.”

Geçmişi
bu kadar zengin bir millet olarak hamdimiz ile ilerliyoruz
geleceğimize. Her endişelendiğimizde mazinin kapılarında bizi bekleyen
izler olduğunun farkındalığı rahatlatıyor içimizi.

Şu unutulmamalı
ki bir ağıcın dışından görkemini ne kadar hissetsek bile köklerindeki
derinlik hatırımızda olmayan bir gizeme sahiptir. Bizim bu gizemimizi
oluşturan tarihimiz yeni yetişen fidanlarımıza aşılanmazsa hayat
damarlarımız tutunamaz hale gelir. Gizemli görkemimizi yitiririz.

Yapmamız
gereken, gelecekte inşa edeceğimiz medeniyetimizin köklerini, mazimiz
ile sürekli sulamak ve nesillerimizi “hatırla” zikriyle yetiştirmektir.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.