HARAMA GİDEN YOLLAR

HARAM: Dinen yapılmaması kesin delil ile emredilen şeye denir. İnsan öldürmek, hırsızlık yapmak, anaya-babaya karşı gelmek, zina ve içki içmek gibi.
HARAMIN HÜKMÜ: Haram olan bir şeyi yapan günahkâr olur, haramdan kaçınan sevap kazanır. Haram olan bir şeyi helal sayan ise dinden çıkar.
Haramlar ve helaller kıyamet sabahına kadar geçerlidir. Müslüman erkek ve kadın haram ve helaller karşısında muhayyer değildir. Müslüman haramdan sakınır ve Allah’ın emirlerini yerine getirir. Çünkü helal ve haram kılan yalnız Allah u Teâlâ’dır. Sıfat ve mevkisi ne olursa olsun hiçbir kulun haram ve helal kılma salahiyeti yoktur.
Samimi Müslüman, harici şartlar, toplumun kötü gidişatı, ne olursa olsun her yer ve zamanda dosdoğru olan dinin ahkâmını uygulayan, güvenilen ve inanılan bir kimsedir ki, istikameti ve hayatı ile İslam’ın tebliğcisi ve iyi örneği olmak zorundadır.
Harama götüren her şey haramdır. Kötü ve zararlı bir şeyi önlemenin en makul ve kesin yolu sebepleri ortadan kaldırmak, harama giden yolları kesmek, İslam’ın haram mevzuunda tuttuğu yol budur. Mesela zina haramdır. Zinaya vesile olan her şey haramdır. İslam kadının giysisine bir ölçü koymuş, erkek kadın münasebetlerine bir nizam getirmiş, nikâhı düşenlerin herhangi bir yerde veya bir ortamda bulunmalarını sınırlamıştır.
● Haramla ilgili ayeti celiler “Size analarınız (ile evlenmek) haram kılındı.” (Nisa 23)
- “Fakirlik korkusu ile çocuklarınızı öldürmeyiniz.” (Enam 151)
- “Zinaya yaklaşmayın, çünkü o açık bir kötülüktür. Çok kötü bir yoldur.” (İsra 32)
- “Kendileri için nelerin helal kılındığını sana soranlara de ki: Bütün iyi ve temiz şeyler size helal kılınmıştır.” (Maide 4)
- “Dillerinizin yalan olarak nitelediği şeyler hakkında bu helaldir, bu da haramdır demeyin. Çünkü böyle söylediğinizde Allah’a karşı yalan uyduruyorsunuz. Kuşkusuz Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler.” (Nahl 116)
SUNİ AŞILAMA HUSUSUNDA İSLAMIN GÖRÜŞÜ NEDİR?
Fıkıh kitapları suni aşılamadan açıkça söz etmemekle beraber, mesele yine de kitapların beyanlarından anlaşılmaktadır. Şöyle ki suni aşılama iki çeşittir:
- Birincisi; meşru bir şekilde menisini herhangi bir yol ile karısının rahminde yerleştirip tohumlama yapmaktır. Bu tip tohumlamanın dinen sakıncası yoktur. Böyle bir yol ile meydana gelen çocuk da meşrudur. Kocanın menisi zevcenin fercine girdikten veya münasebette bulunduktan sonra ayrılma vaki olsa kendisine iddet lazım gelir.
- Kocasından başka bir kimsenin menisiyle kadının yumurtasını aşılamaktır. Namus duygusundan yoksun bazı kimseler, çocuk yapma istidadından mahrum olduklarından bir çocuğa sahip olmak için başkasının menisiyle karısını aşılamaktadır. Bu hareket, insanlık için bir leke ve yüz karası olduğundan İslam dini bunu yasaklamıştır.
Hayvanın neslini ıslah etmek için yapılan suni tohumlama hakkında bir şey varid olmamıştır. Ama yasaklamasını gerektiren bir durum olmadığına göre caizdir. Çünkü eşyada aslolan mübahtır. (GÜNÜMÜZ MESELELERİNE GÖRE FETVALAR, HALİL GÖNENÇ- 1/178)
ÇOCUK DÜŞÜRMEK
Çocuğu aldırmak veya iptidai usullerle düşürmek azle benzemiyor. Azilde henüz vücuda gelmemiş bir varlığın oluşmasını engelleme söz konusudur. Burada ise hem bir insan çekirdeğinin imhası hem de ana hayatının tehlikeye düşürülmesi mevzubahistir.
Bazı mukallid fıkıh bilginleri, ilk 120 gün içinde ceninin düşürülebileceğini çünkü bunun henüz insan olarak hilkatinin tamamlanmamış bulunduğunu ifade etmişlerdir. İhramlı bir kimsenin hacda bir av hayvanının yumurtasını kırması, bu yumurtadan hayvan çıkacağı için cinayet kabul edilirken; aşılanmış kadın yumurtasının düşürülerek imha edilmesine helal ve caiz denilemeyeceği ifade edilmiştir.
İmamı Gazali çocuğun oluşmasını aşılanmadan doğuma kadar devrelere ayırdıktan sonra ilk devre de (sperm, yumurtayı aşılayınca ) düşürmenin cinayet olduğunu devreler. İlerledikçe cinayetin daha da büyüdüğünü kaydetmiştir.
Düşürme ile aldırma(kürtaj) arasındaki fark ananın sağlığı yönünden önemlidir. Her ikisi de caiz olmamakla beraber düşürmede ananın hayatı tehlikeye girdiği için mahzuru daha da büyük olmaktadır.
Mütehassıs Müslüman bir doktorun anayı kurtarmak için ceninin alınmasına karar vermesi halinde zaruret prensibi işler ve çocuğu almak caiz olur. (HELALLER VE HARAMLAR, HAYREDDİN KARAMAN)
Ayeti Celile’de Allah-ü Teâlâ gerek cahiliye döneminde gerekse günümüzde öldürülen çocuğa sorulacak buyuruyor. “Hangi suçtan dolayı öldürüldü.” diye. (Tekvir 9)
Aklı olan ve ahirete iman eden anne – baba, doktor, kim olursa olsun mahşerde başına ne geleceğini, hesabın zorluğunu bilemeyen, cehennem azabının ne derece şiddetli olduğunu idrak edemeyen, gafiller ancak böyle bir iş yapar.
Belki çocuk dünyaya gelse kendisine dünyada yardımcı olması, ahirette ise şefaatı umulur. Kişiler pek çok şeyden mahrum olur da bilemez. Ayet-i kerime de ise “Geçim endişesi ile çocuklarınızı öldürmeyin. Onlara da size de rızkı biz veririz. Onları öldürmek büyük bir suçtur.” buyurmuştur. (İsra-31)
Allah’ım ümmeti Muhammedi Kuran’a mahkûm et. AMİN.