Hangi İnsan Hakları

İnsan iki tür hakka sahip olarak dünyaya gelmiş olur. Doğumla birlikte ve beraberinde sadece insan olmanın getirdiği haklar ve diğeri de sonradan kazanılan haklardır.
İnsan olmakla elde ettiğimiz haklarımızdan bazıları; yaşam hakkı, bireysel özgürlüğümüz, eğitim hakkı, seyahat hakkı vb.
Kazanılan haklar ise mülkiyet sahibi olmak, seçme seçilme hakkı gibi haklardır.
Hak; mutlak doğru olan anlamına gelir. Başka bir tanım ise hukuken korunan menfaatlerdir.
Hukuk ise leh ve aleyhte de olanları bilmektir. Hukuk insan haklarını korur garanti altına alır. Hak kısıtlaması olacak ise yine bu kısıtlama da hukuk çerçevesinde olabilir. Yani hakların kısıtlanması ancak kanunla olur ve sınırları belirlidir.
Yaşamak, hak iken bu hakkı kullanmak için bir başkasının yaşam hakkına müdahale etme hakkını bize vermez ve kanun kısıtlar. Haklar da özgürlük gibi kullanımı sınırlara bağlıdır.
Hak niteliği itibari ile iade edilir. Hak sahibi bekletilmez ve hakkını talep etmeden ona hakkı teslim edilmelidir. Birileri benim yaşama hakkım var onu bana verin diye haykırmak zorunda değildir. Ya da seyahat hakkım ve çalışma hakkım var mülkiyet hakkım var bana bu haklarımı verin demek zorunda değildir. Bu haklar kişiye özel olup hukuk çerçevesinde herkes tarafından kullanılabilir.
Bu özetle vermeye çalıştığımız tanımlar evrenseldir. Dünyaca kabul görmüş tanım ve yaklaşımlardır. Ancak dünya var olalı bu tanımlar kabul görmüş ise de yine dünya var olalı ihlallerde meydana gelmektedir. Bu ne yaman bir çelişkidir.
Hırs, ihtiras, aç gözlülük, güç kazanma ve gücü elde tutmak gibi bir takım insana ait zaaflar sebebi ile yine insan hakları çiğnenmekte ve kendi kendimize zarar vermekteyiz.
Bence bunlara sebep olan şey hakkımıza razı olmamak ve hak tayininde nefsimize müracaat etmek gibi sebepler yer almaktadır.
Devletlerarası çıkan sorunlardan toplum içinde çıkan sorunlara ve hatta aile içi sorunlara kadar bakılınca temel nedenin hak kavramına bakış açımızda olan hatanın olduğunu görmekteyiz.
Devletler de toplumda fertler de hak tayininde hataya düşmekte ve çıkan kargaşa ve sorunda hakkım olanı istiyorum diyebilmektedir.
Fakat insanın istediği ve hakkım dediği menfaatleri acaba gerçekten de hakkı mı?
Ben sadece hakkım olanı istiyorum. Bu cümle gayet mantıklı ve haklı gibi geliyor insana. Ama istediği ve hakkım dediği menfaat gerçekten hakkı mı?
Hak tayininde mercii kim olmalı?
Herkes kendi hakkını kendi mi tayin etmeli?
Hakkım olanla olmayanı nasıl ayırt etmeliyim?
Tüm bu sorular ve cevaplar kargaşa ve hak kayıplarını önleyecek önemli sorular ve cevaplardır.
Elbette en başta belirtildiği gibi hak tayinini hukuk çerçevesinde belirlemek gerekecek. Hukuka uymak ve hukuk dışına çıkmamak ana prensip olmalıdır.
Hukuk ama hangi hukuk? Bir yanda gücü ve güçlüyü kayıran ve hukuk uygulamalarını buna göre yorumlayan güç odaklı bir hukuk anlayışı bir yanda ise yaratan Rabbinin adı ile hukuka bakan ve uygulamaları da buna göre hassas ölçen bir anlayış var. Bu fark “HAK ve BATIL” farkını ortaya koyan ve hukuk uygulamalarında kendini gösteren bir farktır.
Elimizde tuttuğumuz başkasına ait hakları hemen iade etmeliyiz. Kendi haklarımızı talep ederken de Hak ve batıl çerçevesinde bir kez daha düşünmeliyiz vesselam.