Şubat 2022 Ömer Faruk ÖZCAN A- A+
A- A+

Oha Var Öküz Durdurur…

“Gitmek için geldiğimiz dünyada” iz bırakmış ve bıraktığı eserleri iştahla takip edilen nice ilim ve irfan ehli var. Bizim için nimet sayılacak bu insanların başında elbette Peygamberler gelir.

Her bir hidayet elçisinin hayatına mercek tuttuğumuzda çalışkanlıklarının yanında usûl ve üsluplarının da muhteşem olduğunu görmekteyiz.

Başarı endeksli yaşamak çokta önemli olmamakla beraber, hayalleri ve idealleri olan insanların yaptığı işlerde müspet sonuç almaları yeni çalışmalara enerji kaynağı olmaktadır.

Biz bu çalışmamızda hayat yolculuğumuza anlam katacak metot ve seslenişlerimizi yazmaya gayret ettik.

Usul Ve Üslup Ne Kadar Önemli Ki?  

Usûl ve üslûp, bir şeyi aslına uygun, doğru ve layık olduğu şekilde yerine getirmek demektir. Bu yönüyle kelimelerin hikmet kavramıyla da ilgisi vardır. Yanlış, kötü ve yersiz konuşan birisine münasebetsizlik yaptı, usulsüz ve üslupsuz konuştu, üslûbu kötüydü, hikmetsiz davrandı gibi tenkitler yöneltilir.

Artık herkesin teorik olarak bildiği “vusulsüzlük usulsüzlüktendir” kelamı kibarını yaşama zamanı geldi. Halk dilinde yol yordam bilerek hareket edersek vusule ulaşabiliriz.  

Bedenin karizmasını sağlayabilmek için giyinme usulüne ve tarzına ihtiyaç duyarız. Hatta profesyonel yardım dahi alırız. Sözlerin ve amellerin ahengine de en az giyim kuşam kadar önem verilmeli.

Üsluplu insanın meziyet ve şahsiyeti, kendine ait bir duruş ve tarzı vardır. Kimliği, düşüncesi, karakteri bellidir. Zamana, mekâna ve kişiye göre şahsiyeti değişmez. Hatta o kadar güzel bir örnek oluşturur ki, görenler kendine çeki düzen vermeye başlarlar.

Hakikati arayanlar özellikle usul ve üslup derslerini başarı için ön şart gibi görür, metodolojik olarak öğrenir ve uygulamaya koyarlar. Bugün siyah dediğine yarın beyaz dememek için usul ve üslup son derece önemlidir. Üslubu sadece dilin edebi değil bedenin ve ruhun motoru gibi görmeliyiz.

Hangi işi yaparsak yapalım önce usul ve üslup konusunu halletmek zorundayız. Sadece edebiyatçılar ya da din hizmetlileri değil, herkes kendi sanatını icra ederken hassasiyetle yol almalı. Davranışta yobaz ve zorbalık, konuşmada kaba ve argo cümleler durduğumuz yeri belli eder. İşimiz kaliteli bile olsa çok fazla kabul göremeyiz.

Şeyh Edebali’den Mesajlar

“İlim bil, irfan bil, söz bil.

İkram bil, kural bil, doyum bil.

Usûl bil, âdâb bil, sınır bil.

Yol bil, yordam bil.

Hal bil, ahval bil, gönül bil.

Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma.

Mert ol, yürekli ol.

Kimsenin umudunu kırma.”

(İzah İstemez Tarzda)

Usûl Ve Üslupta İlahi Nasihatler

Tarih sahnesinin en gaddar ve en zorba oyuncularının başında gelen Firavun’a Rabbimiz Musa ve Harun aleyhisselam gibi özel iki davet elçini gönderiyor ve şu uyarıyı yapıyor.

“Ona yumuşak bir dil kullanın; olur ki öğüt alır veya saygı duyar.” (Taha, 44)

Rasulullah Efendimizden bahseden Rabbimiz Al-i İmran 159. ayette “Sen onlara sırf Allah’ın lütfettiği merhamet sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onların bağışlanmasını dile, iş hakkında onlara danış, karar verince de Allah’a güven, doğrusu Allah kendisine güvenenleri sever” buyurulmuştur.

Kâinatı yoktan var eden Rabbimiz öyle mükemmel bir düzen kurmuş ki, bir eksik bulamıyoruz. Yaratma ve yaşatma sanatındaki uyumun yanında kullarına hitap ettiği ilahi mesajlarda muhteşem bir üslup kullanmıştır. Küfür, nifak, şirk, fısk ve isyan gibi fiilleri dahi geri dönüp bağışlanma dileyenlere sanki hiç kötülük işlememişçesine af ve mağfiret ettiği gibi iz dahi bırakmıyor.

Önce Rabbimizin, sonra da Peygamberlerin usullerinden ve üsluplarından nasiptar olabilmek dualarımla…

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr

Şubat 2022

Sayı: 36