Gelecek Sadece Gençlere Mi Gelecek?

“Geçen geçmiş, umulan da meçhuldür. Yalnız içinde yaşadığın saat senindir.” diyor düşünür.
Gelecek tasavvuru biraz da bilmezliklerin içerisinde bugünkü tabularla yer aramaktır kendine. Kendi özgürlüğünü kısıtlamaktır biraz da. Aslında zamandan kaçmaktır. Aslında geleceğin de bir zaman olduğunu düşünmeden, gelecek tasavvuru hangi insanların, kaç kişinin yazgısına taşmaktır biraz da… Geçmişe takılıp kalanın geleceği olmayacağı gibi sürekli gelecekle uğraşmak gerçekliği, hayatın bam telini kaybettiriyor insana. Ondandır mistisizmde anı yaşamaktansa gelecekte yaşama çabası. Ondan kaçarlar dünyanın gerçekliğinden ve sığınırlar kuytulara, ruhbanların yer altına çekildikleri gibi. Ve bu yüzden ötelerler yapacaklarını her daim. Ve bu yüzden hep edilgendirler. Yönetilmeye mahkûmdurlar.
Yaşamak birazda geçmişin ışığıyla geleceği aydınlatma ve yürüme sanatıdır geleceğe. Yaşadığımız an yaptıklarımızla geleceğe ulaşabiliriz ancak, bugünkü yaptıklarımız bizi geleceğe taşıyacaktır. Bugünün sonrası hep gelecektir, yani hem dünya hem de ahiret, cennet ve cehennem. Yani sadece gençleri değil, çocukları, orta yaşlıları ve ihtiyarları yani herkesi bekliyor gelecek. Dedik ya herkesin yarını geleceğidir. Ama o gelecek bir gün sonra andır; yazgıların serdedildiği an. İnsanlık tarihinde saniyeler bile hep önemli olmuştur. İnsanlığın gidişatı saniyeler içerisinde değiştirilebilmektedir. Bir gün bile olsa dünyadaki geleceğimize sarılmalıyız, o gün dört elle rolümüzü oynamaya. Bugünümüz bizim birkaç yıl önce geleceğimiz olduğuna göre aşkla ve şevkle yaşamalıyız bugünümüzü, dünümüzün geleceğini.
Geleceği gençlere tahvil etmek; yaşlıların geçmişteki geleceklerini iptal etmek demektir. Geleceği gençlere havale etmek, gelecek için sadece dünyayı görmektir. Ayrıca umudunu yitirmiş olmaktır, yaşlılığı öldürmektir. Aslında gençliği öldürmektir. Geleceği sonsuz görmek umut kaynağıdır insanın ve insanlığın; gençlerin ve dahi yaşlıların.
Gençlerin anını hokkabazlıkla gasp edip geleceklerini ipotek altına almışlardır; onları sadece uzak geleceğin gerçekliğinden koparıp hayallerine daldırmakla. Onlar uğraşadursun mistisizmin mahzenlerinde, bir avuç insan kuşanmalı mücahede ruhunu; anı yaşayarak. Haykırmalılar; geleceklerini peşkeş çekmiş olan yaşlılara. Ve yeniden kuşanmalılar çağın gerekliliklerini. Anı gereği gibi yaşayanlar ancak geleceğe umutla bakarlar. Sağlam bir yürüyüş yaparlar. Zamandan kopuk olanlar cesaretlerini yitirirler ve sarılırlar başkalarının hayat sermayelerine. Koparırlar insanları hayattan, katlederler. Bir hiç uğruna, dedik ya gençlerin geleceklerini hokkabazlıkla işgal ederler. Lütfu yaratıcıdan beklemektense olur olmaz beşerden beklerler ve hiç fark etmeden yol alırlar şirkin karanlık dehlizlerine. Ve başlarını kaldırdıkları an artık iradelerini tüketmişlerdir gençken yaşadıkları gelecektir artık.
Mistik yaşam, ucuz yaşam; ucuz gelecek, ucuz ahiret.
Oysa gelecek herkesin…