Firavun Düzeninden Beslenenler Musa’nın(A.S) Yolundan Yürüyemezler!

“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı vakarlıdırlar; Allah yolunda cihad ederler ve hiç kimsenin kınamasından korkmazlar. İşte bu Allah’ın dilediğine verdiği bir lütfudur. Allah’ın lütfu geniştir; O, her şeyi bilir.”[1]
Bu ayet bize nasıl hitap ediyor diye hiç düşündük mü yoksa bu ayet sadece dinden dönenlere hitap ediyor diye kulaklarımızı mı kapattık! Bence kulaklarımızı iyice tıkadık yabancı hiçbir ses gelmesin diye de iyice tedbirimizi aldık. Gelin o zaman kulaklarımıza tıkadığımız şu tıkaçları biraz çıkaralım ve yüce Allah’a celle celaluhû ve O’nun Rasulü Muhammed Mustafa aleyhisselama kulak verelim.
Ayet “Ey iman edenler!” diye başlıyor o zaman bu hitap iman edenlere ve “sizden kim dininden dönerse” diye devam ediyor. Burada ki asıl önemli nokta “dinden dönmek”. Bir insan dininden nasıl döner? Dinden dönmek sadece “ben artık Müslüman değilim” demekle mi oluyor? Yoksa Allah’ın emirlerini bildiği halde kınayanların kınamasından korktuğu için susan Müslüman da bir şekilde dininden dönmüş olmuyor mu?
Yine kafamda deli sorular. “Ya efendim, bu devirde takke sarık takan mı kaldı, bunlar arap örf âdetiydi” diyerek Peygamber aleyhisselamın sünnetinden utanan Müslüman dinden dönmüş olmuyor mu acaba! “Efendim şu şu ayetler okunmamalı insanlar bunlara hazır değil, şu hakikatleri şimdilik söylemeyelim” diyerek güya “çağa ayak uyduran” Müslüman dinden dönmüyor mu acaba! Allah’ın emirlerini göz göre göre çiğneyen torununa laf söyleyemeyen hacı amca, sarığıyla cübbesiyle dolaşan gence “evladım bu devir bunu kaldırmaz” derken ne kadar dindar acaba!
Sorular çok. Biz ayetin devamına bakalım. “Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı vakarlıdırlar” burada duralım “müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı vakarlıdırlar” diyor ayette. Etrafımıza bakıyoruz tam tersini müşahede ediyoruz. Müminler birbirine karşı inanılmaz bir öfkeyle bakarken kâfirlere karşıysa aşırı bir hoşgörü ile bakıyorlar. Buradan da sınıfta kaldık!
Peki devam edelim. “Allah yolunda cihad ederler ve hiç kimsenin kınamasından korkmazlar!” Hiç kimsenin kınamasından korkmazlar!!! Bu da bize uymadı. Daha hiç kimse kınamadan kınarlar endişesiyle cihad yoluna çıkamayan Müslümana bu da uymadı. Çiçek böcek dağıtan Müslüman modeli isteyenlere bu da uymadı.
Sadece Allah’ın cennetinden bahsedip, mükâfatından, merhametinden bahsedip de Allah’ın cehennemini, Allah’ın gazabını göz ardı eden Müslümana bu ayet de uymadı. En iyisi bu ayet de güzelce hasıraltı edilmeli! Vakti geldiğinde süslü kutusundan çıkarılıp güzelce okunur! Vakti değil şimdi! (Vakti ne zaman gelecekse artık!)
Hâsılı kelâm Bu düzenden beslenenler bu düzene kafa tutamaz. Kapitalist düzenden nemalananlar, bu düzene ayak uyduranlar, menfaatinin kaybolmasından korkanlar Musa’nın aleyhisselam yoluna ayak uyduramazlar! Onlar kınayanın kınamasından korkarlar! Cihada çağrıldıkları vakit “Çağın şartlarını” öne sürerek gerisin geriye kaçarlar ve bunun adına da “akıllı olmak” derler. Onlar müminlere karşı gazaplı kâfirlere karşı ise oldukça hoşgörülüdürler! İşte bu kimseler Musa’nın aleyhisselam yolundan yürümeyi ahmaklık! Olarak görürler.
Allah’tan başkasından korkanlar, kınayanların kınamasından korkanlar, evini, arabasını, makamını, mevkisini kaybetmekten korkanlar bu yola ayak uyduramazlar!
[1] Mâide Sûresi 54. Ayet