Emrolunduğun Gibi Tesettürlü Ol

“(Resulüm;) Mü’min erkeklere söyle gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar, bu onlar için daha temizdir. İyi bilin ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır. “Mü’min kadınlara söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Yüz ve el gibi görünen kısımlar müstesna, ziynet yerlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerine kadar örtsünler. … Gizledikleri ziynetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar! Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.” (Nur, 30-31)
Kur’an-ı Kerim’de kadınların ev dışına çıkarken üzerlerine örtü (cilbab) almaları; erkek ve kadınların gözlerini haramdan sakındırmaları, iffetlerini korumaları emredilmiştir. Yine kadınların, ziynet yerlerini göstermekten sakınmaları, başörtülerini yakalarının üzerine salarak bağlamaları emredilmiştir. İnsanoğlu, Allah Teâlâ’nın lütfettiği insanlık vakar, hayâ ve ciddiyetini koruyabilmek için örtünmeye mecburdur. Aksi halde bu insani vasıflar zayi edilmiş olur. Dinin koymuş olduğu giyim kuşamla ilgili şartlara dikkat etmediği takdirde insan, şeref ve haysiyet bakımından kendisinden kat kat aşağı olan varlıkların seviyesine düşebilir. Zira örtünme, hayâ ile doğrudan alakalıdır.
İnsana mahsus bir keyfiyet olan hayâ, imandan bir şubedir. Tesettür diğer bir yandan bakıldığında ise fıtrîdir. Örneği şudur; Hz. Adem aleyhisselam ile Havva validemiz, cennette yasak ağaca yaklaşınca elbiseleri üzerlerinden düşmüştü. Onlar, yanlarında başka kimse olmadığı halde hayâ ettiler. Telaş içinde orada bulunan yapraklarla örtünmeye çalıştılar. Bu da gösteriyor ki maddi olan örtünme ile onun manevi bağlantısı olan edep ve hayâ, insanoğlunun fıtratında bulunan en köklü vasıflardandır ve takva alametidir.
Bu sebeple biz Müslüman gençlerin kılık kıyafet bahsini asla hafife almaması gerekir. Bu husustaki ilahi emirlere tabi olmalı, tesettüre hakkıyla riayet etmeliyiz. Bunu yaparken de lüks ve israftan sakınmalı, bir Müslümana yakışacak şekilde güzelce giyinip kuşanmalıyız. Kadınlar; el, yüz ve ayakları hariç bütün vücutlarını, erkekler de en azami diz kapağı ile göbek arasını örtmelidir. Avret yerlerini gösterecek kadar ince, vücut hatlarını belli edecek kadar dar elbise giymek kesinlikle doğru değildir. Bunun şartlar dâhilinde şahsi ve mahalli zevkine, kültürüne göre giyinebilir.
Tesettürle ilgili bu âcizane yazımızı âlemlere rahmet, bizlere en güzel örnek olan üsve-i hasene Efendimiz aleyhisselam’ın birkaç hadis-i şerifi ile sonlandırmak isterim; Rasulullah aleyhisselam Hz. Aişe radiyallahu anha’nın ablası Esma’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve “Esma! Buluğa erdikten sonra kadınların -yüzüne ve eline işaret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz!” buyurmuştur. Yine Allah Resulü aleyhisselam şöyle buyurur; “Cehennemliklerden henüz görmediğim (daha sonra ortaya çıkacak) iki gurup vardır: Bunlardan biri, sığırkuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları halde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesafeden hissedilen kokusunu dahi alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)
Rabbim bizleri bildiğiyle amel edenlerden, Kur’an-ı Kerim ve sünnetin ışığı doğrultusunda hareket eden Müslümanlardan eylesin.