Düşüncene Kalite Kat

İnsanı diğer varlıklardan ayıran düşünce kavramı üzerine birçok açıklamalar ve tanımlamalar yapılmış. Yapılan tanımlamalar düşünce kavramını açıklamaktan ziyade anlamamayı veya anlaşılmamasını sağlamak için oluşturulmuş gibi. Bu tanımlamalardan yola çıkıp da sağlam bir düşünce oluşturmak hayallerimizi bile zorlayacak tarzda soyut boyutta kalmış.
İnsanı çevreleyen dünyanın insan zihninde insanın geçmiş yaşantıları doğrultusunda zihnine yansıması olarak tanımlamaya çalışılan düşünce kavramı zihin- fikir- akıl boyutlarıyla alakalıdır. Düşünce üzerinde insanın yetişme ortamı, ailesi, arkadaş çevresi, akrabaları, inancı, dünyayı yorumlayışı, hayata anlam verme çabası, eğitimi, okul hayatı, beklentileri… vb etkilidir. Kısacası insana hayatı içerisinde dokunan her ne varsa insanın düşüncesinin oluşmasında, olgunlaşmasında veya yönlendirilmesinde son derece etkilidir.
Düşünce; insanın iyi ve doğru yönlendirilmesiyle insana ve çevresine önemli katkılar sağlamıştır. İnsan doğru ve mantıklı düşünerek keşifler yapmış, hayata sistematik bakarak hayatını kolaylaştırmış ve toplum için huzur kaynağı olmuştur. Öyleyse insanın yaratılışından gelen potansiyelini ortaya çıkarmasında düşüncenin olumlu etkisi olabildiğince büyüktür.
Ancak her zaman insan mantıklı ve doğru bir düşünce tarzına sahip olamamıştır ya da olmak istememiştir. Özellikle dünya yönetiminde Müslümanların iktidardan düşürülmesinden bu yana sömürgeci ve zalim beyaz adam insanın neleri düşüneceğini de belirler olmuştur. Onun istediği gibi hayat tarzının, insan tipinin ve yönetim şeklinin oluşabilmesi için insanları ya boş ve yararsız şeylerle meşgul etmişler ya da hayal dünyasında kalmalarını sağlayacak düşünceler üretmişler. Kitaplar, dergiler hep bu mantıkla doldurulmuş. Bir de insanın -olur da- düşünmeye vakti kalmasın diye zamanı da kuşatılmış. Bunu yapanlar aydın, çağdaş, entelektüel veya ilerici sıfatlarıyla nitelenerek topluma ideal insan diye sunulmuş.
Süreç insanın düşünme mekanizmasını seviyesizleştirilerek bencil, menfaatçi ve zalim insan tipini topluma aşılamaya doğru ilerlemiştir. Artık düşünmekten kasıt insanın kendi doyumu, kendi iyiliği ve kendi çıkarları olmuştur. Böylece topluma sunulan insan tipi bizzat toplum tarafından üstün olarak vasıflandırılmıştır. Bu iğrenç ve aşağılık gidişata karşı mücadele edenler de ya gerici/yobaz/çağdışı diye dışlanmış ya da elinden imkânları alınarak gözden düşmesi sağlanmıştır.
Durum ne kadar problemli olursa olsun iyiliklerin artması ve kötülüklerin engellenmesi için çalışmaya, düşünmeye, üretmeye devam etmeliyiz. Bozukluk hangi seviyede olursa olsun, gücümüz ne kadar az olursa olsun, imkânlarımız ne kadar yetersiz olursa olsun bu iğrençlikleri durduracak kadar imanımız, heyecanımız ve bilgi birikimimiz var.
Kur’anî ve Nebevî yöntem bizi behimi/ alçak düşüncelerden hem kurtaracak hem de insanların düşüncelerine seviye katacaktır. Sonuçta inanırız ki Kur’an ve Sünnet odaklı düşünceler insanın hayatına, işine, bedenine, gönlüne ve düşüncesine müthiş seviyede kalite katar. Yalnız tembelleşmek, bencilleşmek, laçkalaşmak ve duyarsızlaşmak Müslümanın yapısına girecek olursa düşünce yerlerde sürünecek ve diğer insanlardan daha sefih bir yaşantımız olacaktır.