DÜNYA

DÜNYA

Akl-ı selim sahibi, dünya malına ve dünyaya asla aldanmaz. Dünya malına aldanmaz, onun çokluğundan dolayı gurura kapılmaz. Onları toplayıp biriktirmek için ihtimam göstermez. Aksine ahirette biçmesi için onları dünyada eker. Çünkü dünya ahiretin tarlası ve ekeneğidir. Zenginler varlıklarıyla fakir kimseleri küçük görmeleri, onlarla alay etmeleri doğru bir davranış değildir. Çünkü bu tür davranışlar kâfirlerle ilgili niteliklerdir.

Akıllı insanın yapacağı şey, bu fani dünyadan ihtiyacı kadar almaktır. Yoksa kendini tehlikelere düşürecek olan sakıncalı şeyleri ona miras bırakacak olan mal ve mülkü çoğalttıkça çoğaltmak, akıllı insanın yapacağı şey değildir.

Abdullah b. Ömer radıyallahu anh Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu söylüyor: “Ey Abdullah! Dünyada garip, ya da yolcu gibi ol. Kendini mezardakilerden say.” Dünyaya meyletme ve onu vatanda tutma. Evine varmak isteyen yolcunun, başka şeylerle uğraşmayıp, bir an önce evine varmayı istediği gibi, sende sakın kendi kendine “Dünyada uzun müddet kalacağım” deme.

Dünya hayatı çocukların oyunu gibi bir oyun, kadınların süsü gibi bir süs, akranların övünmesi gibi bir övünme, tüccarların biriktirmesi gibi bir biriktirmeden ibarettir.

Şair şöyle diyor:

Faydasız işlere çektin götürdün, anladım büsbütün yalansın dünya.

Tükenmiş umuda herkesi sürdün, insaftan nasipsiz kalansın dünya.

Hz. Ammar şöyle dedi: “Dünya için gam çekme. Çünkü dünya altı şeyden ibarettir. Yenilen, içilen, koklanan, binilen, nikâhlanılan şeyler… En değerli yiyeceği baldır. O, bir sinek tükürüğüdür. En değerli içeceği sudur. Ona da tüm canlılar ortaktır. En değerli giyeceği ipektir. Onu da bir böcek örer. En değerli kokusu misktir. O da ceylanın kanındandır.”

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurdu:

Dünya ile benim ne ilgim var? Dünya ile benim ilgim bir yolcunun haline benzer ki, o yolcu sıcak bir günde bir ağaç gölgesinde gölgelenir. Sonra orasını terk edip devam eder.”

“Dünya hayatı aldatıcı bir geçinmeden ibarettir.”  Dünya hayatı cam ve çömlek gibi şeylerden yapılan ve çabucak kırılıp dökülen mallar gibidir. İnsan önce onlara meyleder. Eline alıp da kullanmaya başlayınca kırılıp yok olur.

“Biz insanı zorluklar içinde yarattık.” (Beled, 4)

Dünyada kesinlikle lezzet yoktur.  Tam tersine lezzet sayılan bu şeyler elemden kurtulmaktan kaynaklanmaktadır. Şu halde insan için sadece elem vardır. Çünkü yemek esnasında duyulan lezzet, açlığın vermiş olduğu elemden kurtuluştan ibarettir. Giyim esnasında alınan tad, sıcağın ve soğuğun vermiş olduğu sıkıntıdan kurtuluştan kaynaklanmaktadır. Şu halde insan için sadece elem vardır ya da elemden kurtuluş vardır.

Dünya sevgisi ahiret saadetiyle birlikte bulunmaz. Birinin çoğaldığı yerde, diğeri azalır. Allahtan başka her şeyi kalpten boşaltıp oraya Allah sevgisini doldurmadıkça, ahiret mutluluğu elde edilemez.

Akıllı insan dünyanın geçici alâyişlerine aldanmaz, dedik. Dünyayı sevmek tatlıdır, fakat zahirde öldürücüdür. Dünyanın dış görünüşü neş’e, içi ise fenalıktan başka bir şey değildir.

Rivayete göre İsa aleyhisselam, arkadaşlarına demiş ki: “Ölülerle oturmayın, kalpleriniz ölür.” Arkadaşları da : ”Ölüler kimlerdir?” diye sordular. İsa aleyhisselam: “Dünyayı sevip onu isteyenlerdir.” diye cevap vermiştir.

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Hadis i Şeriflerinde:

Karanlık gece parçaları gibi fitneler gelmezden önce, salih amellere koşunuz. Öyle bir zaman olur ki adam mü’min olarak sabahlayıp, kafir olarak akşamlar. Ya da kâfir olarak sabahlar, mü’min olarak akşamlar. Basit bir dünya menfaati karşılığında dinini satar.”

Boyun eğenlerin sayısı çoktur,

Rüyalar gibisin gerçeğin yoktur,

Elin çok sıkıdır, yüzün soluktur,

Torunu dededen çalansın dünya.

Ahmet b. Sehl şöyle diyor:

Dört tane düşman vardır:

Birincisi dünyadır. Dünyanın sana karşı kullandığı silah ise halkla karşılaşmaktır. Dünyayı içerisine atacağın cezaevi ise halktan ayrılıp kenara çekilmektir.

İkincisi şeytandır. Şeytanın silahı tokluktur. Şeytanın cezaevi de açlıktır.

Üçüncüsü nefistir. Nefsin silahı uykudur. Nefsin cezaevi de uykusuzluktur.

Dördüncü düşman heva  olup, silahı da laftır. Hevanın cezaevi de susmaktır.

Dünya sevgisine ve onun uğursuzluğuna bak ki, özellikle âlimlerin başına neler getiriyor. Nimet onun değerini bilmeyenden çekip alınır. Kötü kul ikramın değerini bilmez. Bir takım kırıntılar veya üstüne atılan sofra artıklarını bir şey sanar.

“…ahireti bırakıp dünya hayatına mı razı oldunuz? Dünya hayatının zevkleri, ahiretin yanında pek azdır.”  (Tevbe,38)

Dünya lezzetleri ahiret nimetleri yanında değersiz ve önemsizdir. Çünkü dünya nimetleri fani ve noksandır. Ahiret nimetleri ise kalıcı ve çok istenen nimetlerdir. Efendimiz, canımız cananımız sallallahu aleyhi ve sellem Hadis-i Şeriflerinde:

“Allah’a yemin olsun ki, ahirete nispetle dünyanın durumu sizden birinizin parmağını denize sokup çıkardığı zaman, parmağında kalan kadardır. Baksın parmağına ne kalır?” buyurmuşlardır.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.