CİHAD DERSLERİ- Suçluya Cezâ mı Yoksa İnsana Ezâ mı?

Okuyucularımız, neden aktüel konularda yazmadığımızı soruyorlar. Evet, aktüel konularda yazmıyoruz. Çünkü o konularda yazan yazarlarımız çok. Bizim yazılarımız siyâsî, güncel, politik değil de sahamızla alakalı yani Siyer ve İslam Tarihi ile alakalı oluyor. İslam Tarihi ile ilgili konuları yazarken de insanımıza mesaj verebilecek konuları seçiyoruz. Fakat bu ay aktüel bir konu üzerine yazmaya karar verdim. Çünkü bu yazacağım konu hakkında şimdiye kadar kimse bir şey yazmadı.
Yüce Allah, İslâm Dini’nin en kâmil bir din olduğunu haber verir bize. Dini kemâle erdiren, olgunluğa kavuşturanın da bizzat kendisi olduğunu bildirir. İslâm Dini’nin her şeyi güzeldir. Her emrinde insan ve insanlık için bir rahmet vardır. İslâm, rahmettir; adalettir, berekettir. Dinimiz bize ibâdetlerde ihlâsı, muâmelatta nezâketi, ceza verirken de adâleti emretmektedir. Adâlet, İslâm Ceza Hukuku’nun içinde gizlidir. Kendisine nasıl ibâdet edeceğimizi bize öğreten Yüce Allah, suç işleyenlere nasıl ceza verileceğini de öğretmiştir. İslam hiçbir konuyu boş bırakmamıştır. Dinimizde boşluk yoktur.
Bugünlerde, ülkemizde ceza kanunlarında bir değişiklik yapıldı. Siyâsiler konu ile alakalı çok şeyler konuştu, yazarlar çok şeyler yazdılar. Aslında konuşulanlar da yazılanlar da ceviz kabuğunu dolduracak şeyler değildi. Hiç kimse asıla inmedi, hiç kimse gerçekleri dile getirmedi. Ağzı olan konuştu, kalemi olan yazdı.
Yüce Dinimiz İslâm, insana çok önem verir, onu korur. İslâm’a göre insan, eşrefü’l-mahlûkattır. Yani yaratılmışların en şereflisidir. Dinimiz, insanın her türlü hakkını korur. Bu insanlardan suç işleyen birine ceza verirken diğerlerinin bu cezadan etkilenmesini önler. Suç şahsî olduğu için ceza da şahsîdir.
Yüce Allah’ın hakkını ve insanların haklarını gözetmeyen suçlulara verilecek cezaların bir kısmı Kur’ân-ı Kerim’de çok açık bir şekilde anlatılmıştır. Diğerlerini de sevgili Peygamberimiz sözleri ve tatbikatı ile bize göstermiştir. Konu ile alakalı birkaç ilkeyi burada sizlere sunmak istiyorum.
İslâm Ceza Hukuku’nda uzun süreli hapis cezası yoktur. Çünkü uzun süreli hapis cezalarında suçlunun eşi, çocukları ve çevresi de cezalandırılmış olmaktadır. İslâm, uzun süreli olarak karıyı kocadan, çocuğu anne ve babasından ayırmaz. Bir adam suç işlemişse onun cezasını hemen verir ve evine gönderir; eşinin ve çocuklarının yanına gönderir. Herhangi bir suçluya yirmi sene, otuz sene hapis cezası verenler onun eşinin ve çocuklarının ne sıkıntılar çektiğini biliyorlar mı? Şimdi söyleyin, İslâm mı daha âdil, diğerleri mi? Elbette ki İslâm daha âdildir.
İslâm Ceza Hukuku’nda suçun cinsine göre ceza verilir. Döven dövülür, yaralayan yaralanır, aşağılayan aşağılanır. Şimdi ise çalanlara, hırsızlara güya hapis cezası veriyor sonra da affediyorlar
İslâm’a göre mağdur olanın suçluyu affetme hakkı vardır. Cezalandırılmasını da isteyebilir, bağışlanmasını da isteyebilir. İslam’a göre devlet, kendisini ilgilendirmeyen suçlarda af yetkisine sahip değildir. Şimdi insanlar, babalarının ve çocuklarının kâtillerini ellerini sallayarak gezerken görünce deliye dönüyorlar.
Eğer biz ülke olarak yeni bir ceza kanunu yapacaksak ve bunu İslâm’dan almayacaksak niye gidip batıdan alıyoruz. Millet olarak kendi doğrularımızdan, akıl ve mantık ölçülerinden hareket ederek bir ceza kanunu yapamaz mıyız? Herhangi bir suçu işlemiş olan suçluyu hapse atıp ona bir sürü masraf yapacağımıza onu devletin bir işinde suçlu olarak çalıştıramaz mıyız? Bugün hapishanelerde üç yüz bin mahkûmun var olduğu söyleniyor. Bunlara yapılan masrafı bir düşünün. Yapılan hapishane binaları, oralarda çalışan personel, hapishanelerin giderleri boşa gitmiyor mu? Hem sonra bu sistem hapishanede hangi mahkûmu ıslah etti? Her biri değişik psikolojik rahatsızlıklar edinmiş olarak çıktılar dışarı.
Hem insan için hem de toplum için “taklitçilik” büyük bir hastalıktır. Her hastalığın tedavisi vardır fakat taklidin ve özentinin ilaç ve tedavisi yoktur. Batıya özenen ve onları taklit etmeye çalışanlar, kendinizi mahvettiğiniz gibi bir milleti de mahvedeceksiniz. Yazık değil mi?
Gelin, birlikte düşünelim. Ortak akıl ile hareket ederek doğru bir yol bulalım. Öyle bir yol bulalım ki, suçlu cezasını çeksin ama eşi ve çocukları mahcup ve mağdur olmasın. Yüz binlerce genç insanın enerjisi boşa gitmesin. Bu enerjiyi ekonomiye dönüştürelim. Suçluyu ve âilesini ötekileştirmek yerine topluma kazandıralım.
İslâm adına ve insanlık adına derdi olanları bu konuda düşünmeye ve beyin fırtınasına dâvet ederim. Zindan hatıralarını, hapis günlüklerini okumaya dâvet ederim. Hapse düşmüş kişilerin eşleri, çocukları ve âileleri ile görüşmeye davet ederim. Dâvetimi kabul edin, bakın neler göreceksiniz.