Cebel-i Lübnan’da Bir Türk

Cebel-i Lübnan’da Bir Türk

Lübnan, dil eğitimi için yurtdışına gitmeye karar verene kadar benim için sadece sıradan bir ülkeydi. Ama gitmeye karar verdiğim günden itibaren içine girmeye başladığım bir deniz haline geldi. Her medeniyetin sırrını taşıyıp, medeniyetlerin şarkısını fısıldıyordu. Fenikelilerin, Rumların izlerini, Ebu Ubeyde’nin orduları ile şanlı zaferini görüyor, haçlıların zulmüyle inleyen insan çığlıklarını, ceddim Osmanlı’nın atlarının sesini duyuyordum. Çünkü burası tam olarak Biladu-ş Şam’ın Cebel-i Lübnan olarak anılan bölümünü içeriyordu.

Gitmeden önce çok kozmopolit bir yapısı olduğu ve kısa bir süre önce iç savaş geçirmiş olduğunu biliyordum ama bunun ne demek olduğunu ülkenin yönetiminin Hristiyan, Sünni ve Şii grupların arasında bir çatışma içinde kaldığını öğrendiğimde algılamaya başlayıp Beyrut’ta bindiğim bir minibüste YPG ve PYD bayraklarını görüp Allah’ım sağ salim inmeyi nasip et dediğim gün net olarak anlamıştım.

Lübnan’a dair ilk anılarımız havaalanının Beyrut’ta olması hasebiyle Beyrut’ta başladı. (Kısa bir hatırlatma eğer pasaportunuzda Kudüs’e giriş çıkış bilgisi varsa Lübnan’a gideceğiniz zaman o sayfayı yırtın çünkü bu pasaport kontrolünde sıkıntı oluşturuyor. Neden diye sorarsanız 2006’da ki israil Lübnan savaşından sonra oluşan krizle ilgili bir durum) Biz Sünni nüfusun bulunduğu Tropoli’de diğer adı ile Trablusşam’da kalacaktık. Beyrut’tan Trablusşam’a giderken yanımdaki arkadaşıma Beyrut’u nasıl bulduğunu sorduğumda “Kafası karışık bir şehir” demişti. Belki de bu Beyrut’u hatta Lübnan’ı özetleyecek çok güzel bir tanım olmuştu.

Trablusşam:

Trablusşam’a ilk geçtiğimizde Beyrut’un gelişmişliğine karşı bu şehir niye hala seksenlerden kalma gibi duruyor sorusuna cevap bulmamız çok zor olmadı. Çünkü Trablusşam Sünni bir şehirdi. İlk baş bu gelişmemişliğe karşı komik acemilikler yaşayabilirsiniz bununla ilgili ilk günden komik bir anımız oldu. Türk arkadaş grubu olarak etrafı keşfe çıktığımızda Mercedes arabaların bize korna basıp gel işareti yaptığını görünce çok korkmuş ve sinirlenmiştik hatta bir iki gün evden çok uzaklaşmamaya gayret gösterip, gelmekle yanlış mı yaptık diye düşünürken ziyarete gelen Arap komşumuza bu durumu sorduğumuzda bize nasıl güldüğünü hala dün gibi hatırlıyorum. Trablusşam’da otobüs veya minibüs hizmette olmadığı için Mercedeslerin hepsi aslında taksicilik yapıyormuş yani neredeyse trafikte arabaların dörtte biri taksiymiş ve yaya görünce kornoya basarlarmış. Şehirde 2006’daki savaştan dolayı oluşan alt yapı sıkıntısından dolayı da gün içinde en aşağı iki saatlik elektrik kesintileri gibi birçok diğer belediyecilik sıkıntıları da bu şehirde çok normalleşmiş meseleler. Bizde yedi haftanın sonunda bunları gayet benimsemiştik. Bu dünyada insanoğlunun alışamayacağı hiçbir şey olmadığını ise ilk başta asla yemem dediğim yemeklerini üç haftanın sonunda büyük bir iştahla yerken kendimi bulduğumda anlamıştım.

Şehrin en dikkat çeken yanı ise halkın müthiş Türk hayranlığıydı. Eğer Trablusşam’da bir Türk iseniz bir süre sonra ilgiden şımarabilirsiniz.

Trablusşam’da üç isim size bütün kapıları açar Recep Tayyip Erdoğan, Ertuğrul Gazi, Murat Alemdar (Polat olduğunu kabul etmedikleri için bizde artık koskoca Polat’ı Murat olarak kabullendik) Bindiğiniz taksiler bazen Osmanlı torunusunuz diye para almaz veya buna benzer birçok jest yaparlar. Marketler büyük oranda Türk ürünleri ile doludur. Şehirde TİKA’nın faaliyetleri de azımsanmayacak seviyede. Bu bölgedeki Sünni nüfusun hamiliğini Türkiye’nin fiilen yaptığına şahit olabilirsiniz Belki de burada Türkiye’yi özetleyen kelime “umut” olacaktır. Umut kelimesi burada Osmanlı demek, halife demek ve sanki bizde umudun misafirleriyiz. Burası Türkiye düşerse Âlem-i İslam düşer lafını hakka’l yakîn bir şekilde anlayacağınız en iyi yerlerden biri.

Beyrut

Lübnan’ın en merak edilen şehridir. Şehir daha çok Şii ve Hristiyan nüfustan oluşuyor. Bu da şehri ikiye bölüyor. Şehrin geri kalmış bölgesi genel olarak Şii Müslüman grubun yaşadığı yer diğer gelişmiş tarafı ise Arap Hristiyanların yaşadığı yerler. Ortak bir vatan kavramından söz etmekse imkânsız. Hristiyan’lar Arap olduklarını kabul etmezler ve soylarını Fenikelilere dayandırırlar ve zamanında bir Fransız sömürgesi olması hasebiyle Fransız hayranıdırlar. Şii Müslüman grup İran hayranı, Sünni Müslüman grup ise Türkiye hayranıdır. Beyrut’ta belli oranda Türk düşmanlığını hissedersiniz şehrin tam ortasında Lübnan’ın zamanında Osmanlı’ya karşı yaptığı isyanı metheden bir heykel görürsünüz.

.Ama bence, minareler ve haç işaretlerinin art arda sıralandığı bu şehir meraklıları için gayet ilginç bir şehirdir.

Şehrin kozmopolit yapısı o kadar meşhur ki Beyrut sahilinde rawcheh(güvercin kayalığı) denilen meşhur bir kayalık bulunur. Efsaneye göre şehrin çok farklı din, ırk ve mezhepsel yapısından dolayı evlilik meselesi çok sıkıntılı olurmuş. Bu yüzden evliliğine izin verilmeyen gençler bu kayalıktan birlikte intihar ederlermiş. Bu durum  güvercinlerin eşlerine bağlılığına benzetildiği için bu kayalık zamanla güvercin kayalığı olarak adlandırılmış.

Baalbek, Saida, Byblos

 

Bu şehirleri de detaylıca anlatmak isterdim ama yazının sınırlarını aştığım için bu şehirlerin bende hissettirdiği ortak duyguyu anlatmakla yetineceğim. Baalbek’ten dönerken servis bir yerde durdu gruptan sorumlu hocamız şu dağın arkası Filistin, şu dağın arkası Şam dedi. O zaman “Lübnan Fransız sömürgesi ile ne kadar tahrip edilmiş olursa olsun eğer kalbinizle bakarsanız kapıdan içeri girer ve gizemli bir yolculuğa başlarsınız. Peygamberlerin geçişlerini, Hz. Ömer’in ferasetini, haçlıların emellerini, Memluklerin sedasını, Osmanlı’nın zihin dünyasını görürsünüz. Bir gün sömürgeciliğin aklından kurtulup kalbimizle bu topraklara bakarsak eğer fakir bir diyar değil medeniyetimizin sırlarını buluruz”u hissettim.

Benim için belki de gittiğim arkadaş grubunun da etkisiyle her türlü zorlu şartlara rağmen müthiş bir deneyimdi ve hatırladığımda hep yüzümde tebessüm uyandıran bir bölge olarak kaldı. Siz de bu duyguları yaşamak isterseniz ve fiziki zorlukları çok önemsemezseniz gitmeniz için ideal bir ülke olduğuna eminim.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.