CANIM HOCAM

CANIM HOCAM

Soyu Ak, soyadı Ak, hayatı Ak, ismiyle müsemma canım Hocam. “Her nefis ölümü tadacaktır.” ilâhî fermanı gereği muhterem Zeki Hocamız da Cenab-ı Hakk’ın kendisine verdiği ömür takvimini bitirip aramızdan ayrılıp dar-ı bekaya göçmüştür.

Zeki Hocam, âlim, abid, zahid, mücahid, bilge, organizatör, teşkilatçı, mefkûreci ve İslamî çalışma sevdalısı müstesna bir şahsiyetti. Dava adamı, gönül adamı ve gönül fatihi idi.

Vakıf insandı. Hayatını İslamî çalışmaya adamıştı. İslamî çalışmanın en güzelini, en güzel şekilde yaptı. Çünkü ölçüleri Kur’an ve Sünnetti. İslamî çalışmayı hayatının bir parçası değil bizzat hayatının kendisi yapmıştı. Dünyevî makamlar, nimetler, zevkler ve çeşitli olumsuzluklar O’nu yolundan ayırmadı. Gözünü kaydırmadı. Ayağını kaydırmadı. Vitrinlere takılıp kalmadı. Çünkü bütün zamanını İslam’a tahsis etmişti.

Yılgınlık, bıkkınlık, ümitsizlik müslümanın lügatinde yer alamaz derdi. En zor şartlarda bile ümidini kaybetmedi. Hep ümitvar oldu. Hep ümit telkin etti. Onun hayatında ümitsizlik yoktu. En kötü, en zor şartlarda bile en güzel çalışmalar yapılabilir. Yusuf aleyhisselam zindana girer girmez orayı medrese haline getirmiştir örneğini hatırlatırdı.

İslamî çalışma yaparken korkmamak gerekir. Çünkü rızk Allah’a ait, ömür ise Allah’ın elindedir. Müslüman korkmaz çünkü o, Allah ile akitleşmiş insan demektir. Cennete karşılık malını ve canını Allah’a satmıştır. Müslüman bunda samimi olursa hiç kimseden korkmaz. On adım atması gerekirken dokuz adım atan, bir adımı atmayan kişi Allah’a karşı mesuldür, gerçeğini tembih ederdi.

“Kendi içinde iç fethini, iç inkılâbını gerçekleştirmeyen bir insanın geniş bir dış inkılâbı gerçekleştirmesi mümkün değildir. Netleşmenin ilk şartı sağlam ölçülere sahip olmaktır. Bir bölgedeki sisler geçicidir. İslam’ın ölçüleri nettir. Net olmayan bizim düşüncelerimiz, hislerimiz ve bizim niyetlerimiz” derdi. İslam’ın arı duru olan iki kaynağı Kur’an ve sünnetten süzerek çıkardığı, çalışmalarımızda esas alacağımız çalışma esasları ile ufkumuzu açmış, farklılığımızı ortaya koymuştur.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem gibi, Zeki Hocamız da her zaman bize örnek oldu ve rehberlik etti. ”Bir kavmin efendisi onlara hürmet edendir.” ölçüsünden hareketle evinde tüm misafirlerine çay ve kahvesini kendi elleriyle ikram eder, yardım etmek isteyenlere izin vermezdi.

Her ne zaman Kırşehir’e davet etsek önemli bir programı yoksa kardeşlerime yararlı olayım düşüncesiyle davetimize icabet eder, yok demezdi. Her hususta olduğu gibi tevazuda da zirvedeydi.

Kalabalık bir öğretmen grubuyla Zeki Hocamın rehberliğinde Bursa’nın tarihi yerlerini geziyoruz. İkindi namazını Ulu Cami’de kılacağız. İçimden kendi kendime Ulu Cami’de bu güzel topluluğa namaz kıldırmak nasip olsa diye geçirdim. Hocam en önde ben en arkadaydım. Hocam hissiyatımı anlamış olacak ki beni çağırdı namazı benim kıldırmamı emir buyurdu. Ne kadar sevinmiş ve mutlu olmuştum.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular:

“İnsan öldüğü zaman üç şey hariç ameli kesilir. Sadaka-yı cariye; kendisinden faydalanılan ilim, kendini hayırla yâd ettiren salih evlat.”

Manevî evlatları ve talebeleri olarak onu daima hayırla yâd edecek, bıraktığı ilimden faydalanacak, açtığı çığır ve yolda onu takip edecek, onun bize bıraktığı bayrağı yere düşürmemek suretiyle onun amel defterini kapattırmayacağız inşaallah.

Mescid-i Nebevi’de adamın biri Efendimiz sallallahu aleyhi ve selleme şöyle bir soru sordu:

– Ya Rasûlallah, kıyamet ne zaman kopacak?

 Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ona:

– Kıyamet için ne hazırladın? dedi.

Adam:

– Ben kıyamet için çok namaz, çok oruç, çok sadaka hazırlamadım. Fakat ben Allah ve Rasulünü seviyorum, dedi.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:

– Sevdiklerinle beraber olacaksın, buyurdu.

Enes b. Malik radıyallahu anh diyor ki:

“Rasulullah sallallahu aleyhi ve         sellemin, “sevdiklerinle beraber olacaksın” sözüne sevindiğimiz kadar hiçbir şeye  sevinmedik. Ben Rasulullah’ı, Ebu Bekir’i, Ömer’i seviyorum. Onlar gibi amelim olmasa da onlarla beraber olacağımı umuyorum.”

Bu hadis beni çok sevindiriyor. Ben Rasulullah’ı, Ebu Bekir’i, Ömer’i, Ali’yi ve Zeki Hocamı çok seviyorum. Onlar gibi amelim çok olmasa da, günahkâr da olsam onları sevdiğim için kıyamet gününde onlarla beraber olmayı ümit  ediyorum.

Rabbim Zeki Hocamın makamını cennet ve âli eylesin. Hocamı Rasulullah’a komşu, bizleri de her ikisine komşu eylesin. Âmin.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.