Bir Maşallahınızı Alırız

Genç Adam dergimiz Mayıs 2023 sayısıyla birlikte 41. kez sizlerle olabilmenin heyecanını yaşıyor. 41 demişken bir maşallahınızı alırız. 40’ımız çıktıktan sonraki ilk sayımız aynı zamanda 11. yılımıza girdiğimizin vesikası. 40 sayı eşittir 10 yıl demek. Yayın hayatında çift haneli yaşlara ulaşan sayılı gençlik dergilerinden biriyiz Allahu âlem.
Her sayısını bir eylem olarak gördüğümüz dergimizin bugüne kadar çıkan sayılarında yer alan harflerin sayısı adedince Allah’a hamd olsun. “Fetih Büyüktür 1453’lerden” manşetiyle çıkan ilk sayımızdan bu yana bizlere destek olan okur ve yazarlarımıza, isimli-isimsiz kahramanlarımıza teşekkür ve dua ediyoruz.
“Marifet, iltifata tabidir” derler. Ama bu sözün bir de devamı var; “Müşterisiz mal, zayidir.” Birer üçlüğe benzettiğimiz hiçbir sayımızın zayi olmadığına, dünya ve ahirette bizler için hayırlara vesile olacağına inanıyoruz. Varlığınız ve katkılarınız ümmetin malı bildiğimiz dergimizin müşterisiz kalmaması adına bu noktada büyük önem arz ediyor.
Meselenin bir de sorumluluk tarafı var. Bandrollü yayınlar, telif yasası gereği künyelerinin genellikle alt kısımlarına “yazılardan yazarlar, reklamlardan reklam sahipleri sorumludur” gibi bir not düşerler. “Derdimiz var ki dergimiz var” hassasiyeti taşıyan dergicilerin burada vurguladığı mühim bir espriyi de hatırlamakta fayda var; “Yazılardan yazarlar kadar okurlar da sorumludur.” Bu, resmi değil manevi bir sorumluluk. Sadece bildiren değil, bilen de artık bildiğiyle gücü yettiği kadar amel etmeli.
Dergiler de “eser” kapsamına giren çalışmalar arasında ve emektarları için her sayısıyla birer sadaka-i cariye olma özelliğine sahip inşallah. Yaptığımız zahmetli mi zahmetli işte en büyük teselli kaynaklarımızdan biri de bu.
Sadede gelirsek… Rahmete vesile olmasını ümit ettiğimiz zahmetimizin Mayıs 2023 dosyasını dünya gündeminden ve kendi gündemlerimizden seçtiğimiz muhtelif başlıklara ayırdık.
Metin Başbuğ, zikzaklı bir alan olan kutsallar konusuna girerek kutsiyet nedir, onu kimler belirler, ne adına kutsiyetler atfedilir gibi sorulara cevap aradı. Enes Kılıçoğlu, deprem bölgelerinde görüp hissettiklerini ve ibretlik diyebileceğimiz halleri paylaştı.
İsmail Albayrak, “Allah’tan korkun” buyruğunun geçtiği ayetleri anlamaya ve anlatmaya çalıştı.
Mehmet Akif Köse, insan olarak nelere hazırlıklı olmamız gerektiği üzerinde durdu. Enes Belada, İslam düşmanlığının nedenlerine bakıp niçin kısmını sorguladı.
Bilal İnal, afetleri nasıl okumalıyız sorusu etrafında şekillendirdiği düşüncelerini aktardı. İsmail Arık, muslih yönümüzü unutmadan yaşamamız gerektiğinin altını çizdi. Ramazan Öncül, doğal afet olarak isimlendirilen olayları önceden bilmemiz mümkün mü sorusu etrafında paylaşılan cevaplara mercek tuttu.
Her yıl 29 Mayıs’ta yapılan etkinliklerle kutlanması bir gelenek halini alan İstanbul’un fethinin 570. yılında her seferinde olduğu gibi yüce Rabbimizden yine her işimizde bizleri muvaffak kılacak diri bir cihad şuuru diliyoruz.
Cihadın, İslam ile insan arasındaki engellerin kaldırılması demek olduğunu biliyoruz. Sadece Mayısların değil Mayıs fetihleriyle kıyaslanabilecek nice zaferlere gebe bütün ayların bizlerin olduğuna inanıyoruz.
29 Mayıs 2005’te ahirete yolcu ettiğimiz Zeki Soyak hocamızı rahmetle anıyor, kendisiyle cennette yeniden görüşebilmeyi umuyoruz.
“Bir işin hastası olmadan ustası olunmaz” derler. Fatih Sultan Mehmed Han, Allah’ın izniyle İstanbul’u 21 yaşında fethettiğinde “Ya ben İstanbul’u alırım ya İstanbul beni!” kararlılığı ve fedakarlığı içindeydi. Aynı karar ve fedakarlıklarla donanmış iman sahiplerinin eliyle Allah bu millete ve ümmete nice manevi ve maddi fetihlerde bulunabilmeyi nasip etmeyi sürdürsün. Amin.
Fetih söz konusu olduğunda hislerimize tercüman olan en güzel satırlar arasında ilk aklımıza gelenlerden biri de Arif Nihat Asya’nın mehter marşı olarak da seslendirilen Fetih Marşı isimli meşhur şiiri. Fetih Marşı okunmayı, dinlenmeyi, İstiklal Marşı gibi ezberlenmeyi ve hakkında okuma yarışmaları düzenlenmesini sonuna hak ediyor. Ezberden önce de anlaşılmayı bekliyor. Zira en güzel anma, anlamadır.
Yeni sayımızda yine görüşebilmek ümidiyle.
Allah’a emanet olun.