BİLİNÇLİ AİLE DERSLERİ- Evliliğe Nasıl Hazırlanmalıyız?

1) Dinimizi öğrenmeliyiz.
2) Duayı ihmal etmemeliyiz.
3) Anne babamızın duası ve rızasını almalıyız.
4) Kendi karakter yapımızı bilmeliyiz.
5) Eş adayından beklentilerimizi tespit etmeliyiz.
6) Kendimizi evliliğe hazırlamalıyız.
7) İlk görüşmede sevgi ve ahlaka bakmalıyız.
8) Sabırla hareket etmeyi öğrenmeliyiz.
9) İktisatlı olmalıyız.
10) İstişareyi ihmal etmemeliyiz.
11) Kalbimizde şüphe varsa istihare yapmalıyız.
1) Dinimizi Öğrenmeliyiz:
Dinimizin temel itikat konuları, inanç esasları, Kelime-i Tevhidin anlam ve önemi, ibadetlerle ilgili fıkhî hükümler, farzlar, peygamberimizin ahlakı, haramlar ve helaller doğru bir şekilde öğrenilmelidir. Daha sonra da kişi hangi meslekle ilgileniyorsa o alanla ilgili dinin emir ve yasaklarını bilmelidir.
Çünkü biz Müslüman’ız elhamdülillah. En önemli hedefimiz Allah Azze ve Celle’nin razı olacağı bir hayat yaşamak olmalıdır. Bunun için de evvela İslam’ı güzelce öğrenmeliyiz. İlimsizlik bidat ve hurafelere kapı açar ama sahih bilgiye sahip olan ve onunla amel eden kimse doğru ile yanlışı ayırt edecek ferasete sahip olur.
Kişinin eşine ve çocuklarına karşı sorumlulukları vardır. Bunlardan bir tanesi de onların dinlerini güzelce öğrenmelerini ve yaşamalarını sağlamaktır. Kişi kendisi bilmezse elbette ailesine de öğretemez. Bundan dolayı bilinçli bir evliliğe doğru atılması gereken ilk adım ilim öğrenmek olmalıdır.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz şöyle buyuruyor; “Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol, ya da ilmi destekleyen (seven) ol. Beşincisi olma, helâk olursun!” (Dârimî, Mukaddime, 26; Taberani, Beyhaki)
Bu durumda, Kur’an-ı Kerim’i öğrenmeli ve hem yüzünden hem de tefsirden günlük okumalar yapmalıdır. Bir siyer ve ilmihali baştan sona not alarak bitirmeli ve bazen okuyarak bazen de dinleyerek ilim öğrenilmelidir.
Tabiî ki ilimden maksat İhlâs ile amel etmektir. Zümer suresi 9. ayette ilmin önemine ve amelin gerekliliğine şöyle vurgu yapılmıştır:
“Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun büken, ahiretten çekinen, Rabbinin rahmetini dileyen kimse inkâr eden kimse gibi olur mu? De ki: Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.” (Zümer, 9)
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz şöyle buyuruyor; “Kadın ve erkek her Müslüman’a ilim öğrenmek farzdır.” (İbn Mace, Mukaddime, 17)
Ömer bin Hattâb (r.a) şöyle anlatır:
“Ensâr’dan bir komşum ile berâber Benî Ümeyye bin Zeyd yurdunda oturuyordum. Burası, Medîne’nin Avâlî denilen üst taraflardaki semtindeydi. (Bir şey öğrenmek ümîdiyle) Rasûlullâh (s.a.v)’in nezdine nöbetleşe inerdik. Bir gün o iner, bir gün ben inerdim. Ben indiğim zaman o gün vahiy vesâireye dair ne duyarsam haberini komşuma getirirdim. O da indiği zaman böyle yapardı… ” (Buhâri, ilim 27)
Ashab-ı Kiram’ın ilim öğrenme noktasındaki gayretlerinden dersler almalıyız. Onların da işleri, aileleri, bir takım meşguliyetleri vardı. Ama buna rağmen nöbetleşerek, fırsat buldukça ve zaman ayırarak ilim öğreniyorlardı. Bizler de iman, ibadet ve ahlak gibi dinimizin temel meselelerini öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Bu ilimleri sadece hocalar değil, işi ne olursa olsun “Müslümanım” diyen herkes öğrenmelidir.
Bilgisiz olan ve ilim öğrenme konusunda tembellik yapan bir kimse bazen farkında olmadan “elfaz-ı küfür” kelimelerini kullanır. Dini ve nikâhı gider de haberi bile olmaz. İbadetlerin önemini kavrayamadığı için çok rahat bir şekilde namaz gibi dinin direği ibadetleri terk edebilir. Haramların neticeleri konusunda farkındalığı olmadığından günahları küçük görebilir. Tüm bunların temel sebebi ayet ve hadisleri öğrenmemesidir.
İlim meclisinde bulunarak ve kitap okuyarak bilgimizin artmasını hedeflemeliyiz. Her gün otuz dakika kitap okumak ve her hafta ilmî bir ders takip etmek bile kısa bir zamanda farz olan ilimlerin öğrenilmesine vesile olacaktır. Böyle az ama devamlı olan bir ilim faaliyeti sosyal hayatımızı da etkilemeyecektir.
2) Duayı İhmal Etmemeliyiz:
Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor;
“Kullarım sana beni sorduklarında bilsinler ki şüphesiz ben yakınım, bana dua ettiğinde duacının dileğine karşılık veririm. Şu halde benim davetime gelsinler ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulsunlar.” (Bakara, 186)
Dua asla basit görülmemelidir. Dua ederken samimî ve net ifadelerle istekte bulunmalıyız. Evlilik öncesi duayı ihmal ettiğimiz, hatta bazen sadece sebeplere takılıp kaldığımız oluyor. Hâlbuki kavli dua ile fiili dua birbirini destekler mahiyette olmalıdır.
Hayırlı bir yuva kurmak için dua etmeniz kavli dua, çevrenize ve büyüklerinize evliliğe hazır olduğunuzu belirtmeniz ise fiili duadır.
“Ya Rabbi benim seveceğim, kendisinin de beni seveceği, mutlu olacağımız, beraberce el ele adım adım cennete doğru yol alacağımız hayırlı bir eş ve yuva nasip eyle.” şeklinde ve buna benzer isteklerimizi Allah’a arz etmeliyiz.
Mevla’mız görüyor, biliyor. O’ndan en hayırlısını istemek gerekir. Bazen gençler evlenemediklerinden ya da uygun bir eş adayı bulamadıklarından yakındıklarında “Hiç Rabbimize dua ettiniz mi?” dediğimde ” Hayır” diyenler oluyor.
Beş vakit namazın ardından, özellikle gece kalıp hacet namazı kılıp dualar edilmelidir. Bütün bunlar yapıldıktan sonra Allah’a tam manasıyla tevekkül etmek gerekir.
Besmele, hamd ve salâvat ile duaya başlamalı, her duada istiğfar ve şükür ihmal edilmemelidir.
Bilinçli Aile Derslerimizi yazmaya önümüzdeki sayı da devam edeceğiz inşallah.