Besmele Her Hayrın Başı

Kuran-ı Kerim’de bir peygamberin bir kraliçeye yazdığı mektubu anlatan muhteşem bir kıssa vardır ve bu kıssada besmelenin kadim tarihine dair önemli bilgiler yer alır. Kıssa özetle şöyledir:
Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan muazzam bir ordu, büyük bir düzen ve disiplin içinde yola koyulmuşlardı. Karınca vadisini henüz geçmişlerdi ki, ordunun kudretli komutanı Hz. Süleyman, Hüdhüd isimli kuşun ortada bulunmadığını fark etti. “Hüdhüd’ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?” diye sordu etrafındakilere. Ancak kimse onun nerde olduğunu bilmiyordu. Kendisine haber vermeden uzaklaşan bu kuş Hz. Süleyman’ı çok öfkelendirmişti. “Eğer bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirmezse, ya onu ağır bir şekilde cezalandıracağım ya da kafasını keseceğim.” dedi oradakilere
Neyse ki, çok geçmeden Hüdhüd Hz. Süleyman’ın yanına çıkageldi. Üstelik kendisini affettirecek önemli bir haber getirmişti ona. “Senin bilmediğin bir şey öğrendim. (Yemen taraflarındaki) Sebe’den sana sağlam bir haber getirdim.” dedi ve şunları anlattı, Hz. Süleyman’ a: “ Ben, Sebe halkına hükümdarlık eden, kendisine her şeyden bolca verilmiş ve büyük bir tahtı olan bir kadın gördüm. Onun ve halkının, Allah’ı bırakıp güneşe taptıklarını gördüm. Şeytan, onlara yaptıklarını süslü göstermiş ve böylece onları yoldan çıkarmış. Bu yüzden de onlar doğru yolu bulamıyorlar.” Bunun üzerine Hz. Süleyman, Hüdhüd’e , “Doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancılardan mısın bakacağız.” dedi ve ona bir mektup vererek “Benim şu mektubumu götür ve onlara ver, sonra da yanlarından ayrıl ve ne sonuca varacaklarına bak ”diye emretti.
Hüdhüd mektubu alıp vakit geçirmeden Sebe kraliçesi Belkıs’a ulaştırdı. Mektubu alan Belkıs, halkının ileri gelenlerini toplayarak onu okumaya başladı. Mektubun ilk cümlesi şöyleydi: “innehu min Süleymane ve innehu bismillahirrahmanirrahim” (mektup Süleyman’dandır ve Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla (başlamakta)dır) (1)
Kur’an’da anlatılan bu çarpıcı hikaye, İslam’ın en önemli sembollerinden olan besmelenin ne kadar uzun ve köklü bir tarihe sahip olduğunu gösterir bizlere. Hatta bu kutlu cümle, Hz. Süleyman’ın mektubundan önce, Hz. Nuh’un dilinde de görülür. Kendisine iman edenleri tufandan kurtarmak için onlara gemiye binmelerini söylediğinde, Hz. Nuh’un dudaklarından besmele dökülür : “Bismillahi mecraha ve mürsaha” (Geminin yüzüp gitmesi de, durması da Allah’ın adıyladır.)(2)
Besmele, genel anlamda hayırlı her işin başında Allah’ın adını hatırlamanın, özelde de “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” anlamına gelen “Bismillahirrahmanirrahim” cümlesinin adıdır. Her meşru ve anlamlı işin öncesinde besmele çekmek, peygamberler vasıtasıyla nesilden nesile aktarılan bir prensiptir. İslam’dan önce Araplar arasında da bu adet yaygındır. Cahiliye Arapları besmelede bazen “Bismi’l-lat ve’l-uzza” şeklinde Lat ve Uzza isimli putların adını söylerler, bazen de Allah’ın adını kullanırlardı. Mesela, Mekke’de İslam’ı ilk kabul eden Haşimoğulları’na boykot kararı alan müşrikler, bir belge kaleme alıp Kabe’nin duvarına astıklarında, belgenin yazılı olduğu kağıda “Bismike Allahümme” yazmışlardı. Ayrıca Hudeybiye antlaşması sonrasında antlaşma metninin başına, yine bu cümlenin yazılmasını şart koşmuşlardı.
Ne manidardır ki, Kur’an’da ilk nazil olan ve İslam vahyinin başlangıcını teşkil eden “İkra ‘ bismi rabbike’lezi halak” (Yaradan Rabbinin adıyla oku!) (6) ayeti de besmeleyi ihtiva eder. Ancak Müslümanların “Bismillahirrahmanirrahim” cümlesi ile tanışmaları, Mekke’de nazil olan ve başlangıçta hikayesi anlatılan Neml suresindeki söz konusu ayet ile olur.
Müslüman besmele çekmekle , “Kendi adıma veya başka bir varlık adına değil, sadece Allah Teala adına, O’nun rızasını kazanmak umuduyla ve O’nun izni çerçevesinde bu işi yapmaya başlıyorum” demiş olur. Diğer yandan besmele için Yüce Allah ‘ın doksan dokuz ismi içinden özellikle “Rahman” ve “Rahim” isimlerinin seçilmiş olması son derece anlamlıdır. Besmele çeken bir mümin, Allah Teala’nın engin rahmet ve merhametini ifade eden bu isimleri söylemekle, bütün söz ve davranışlarında rahmet ve merhameti prensip edineceğini ilan etmiş olur. Ayrıca yaşantısına Allah’ın Rahman ve Rahim isimlerinin tecellisini ümit eder. O’nun rahmet ve merhameti sayesinde hem dünya hem ahret mutluluğunu temenni eder. Yapmaya koyulduğu hayırlı ve anlamlı işe güç yetirebilmesi için gerekli olan takati, Kadir-i Mutlak olan Rabbinden niyaz eder. Kendisinin her an O’nun yardımına muhtaç olduğunu itiraf eder.
Besmelenin müminler için önemini anlatan bir hadisinde Allah Resulü şöyle buyurur: “Bismillahirrahmanirrahim ile başlanmayan her anlamlı iş, bereketsiz ve sonuçsuzdur.” Hadisten anlaşıldığına göre, anlamlı her işin ve sözün başlangıcında Yüce Allah’ın hatırlanması, o işin manevi değerinin bereketinin artmasına, ayrıca hayırlı ve güzel şekilde neticelenmesine vesile olur. Şu halde besmele, her hayrın anahtarıdır. Buna göre anlamlı, önemli, bilinçli ve meşru bütün işler, başlangıcında besmele çekilmesi gereken işlerdendir. Yemek yemekten konuşmaya, abdest almaktan namaz kılmaya, hayvan kesmekten Allah yolunda savaşa gitmeye kadar her anlamlı iş bu hadisin kapsamındadır. Diğer yandan suç ve günah sınıfına giren söz ve eylemlerden önce besmele çekilmesi ise, uygun ve doğru bir davranış değildir.
Resul-i Ekrem’in hayatında besmelenin son derece geniş bir kullanım alanı vardı. Allah Resulü yemek yerken, evden çıkarken, mescide girerken ve çıkarken ve abdest alacağı zaman da besmele çekilmesini sıkı sıkı tembih ederdi. Bineğine binerken, yatarken ve kalktığında, kurban keserken, cenazeyi kabre koyarken, savaşa çıkarken, sıtma ve her türlü sancı veren hastalıklara karşı ashabına besmele ve istiaze ile dua etmeyi öğretirdi.
Böylesi durumlarda besmele çekmek, sevaba ve Allah’ın rızasına vesile olan faziletli ve müstehap bir davranıştır. Ancak bazı durumlarda besmele, zorunluluk belirten farz hükmünü alır. Mesela eti helal olan hayvanların kesiminden önce ve eğitilmiş av hayvanlarını ava gönderirken besmele çekmek farzdır.
İslam tarihi boyunca Müslümanların kültür ve medeniyetlerini besmeleyle yoğurması ne kadar da heyecan vericidir! Bütün Müslümanların sofrasında eller yemeğe besmeleyle uzanır. Gece onunla yatılır, güne onunla başlanır. Evden onunla çıkılır, eve onunla girilir. Vasıtaya onunla binilir. Hayırlı ve anlamlı işlere onunla başlanır. İbadetler onunla eda edilir. Duaya eller onunla kaldırılır. Bütün hatipler sözlerine, bütün yazarlar kitaplarına onunla başlar. Camilerin en müstesna yerlerini o süsler. Hastalar onunla şifa bulur. Kısacası o, her hayrın anahtarıdır.
Kaynak: Hadislerle İslam
- Neml 27/17-30
- Hud 11/41
- Alak 96/1