Ben Hocamı Çok Sevdim

Ben hocamı 1975 yılının bir eylül ayında tanıdım. 13 yaşında saf bir çocuğun samimiyetiyle. Eylül’ün sıcağı gibi bakışları da sımsıcaktı.
Ben hocamı, hafta sonları tüm İmam-Hatip öğrencilerine fasılasız verdiği konferanslardan tanırım. Fasih lisanıyla çocuk gönlümüzü okşuyor, kabına varılmaz heyecan yaşatıyordu.
Ben hocamı, hemen hemen her gece siyah paltosunun cebine elini sokmuş (belli ki gece virdini yapıyordu. O zaman anlamamıştım ama şimdi çok iyi anlıyorum.) yatılı öğrencilerin üzerini örtmesinden tanıyorum. Belki bu çocukların anneleri açılan üzerlerini örtmüştür ama babalarının hocam kadar hassas olduklarını zannetmiyorum.
Ben hocamı, benim gibi on üç yaşında sıradan bir çocuğu bile önemsemesinden, hal ve hareketlerimi devamlı takibat altına almasından, işin özü beni adam yerine koyup bana değer verdiği günden beri tanıyorum. En verimli zamanında; tıpkı yeni filizlenen bir fidanı hoyratça ve hunharca yerinden söküldüğü gibi, Nevşehir’den G.Antep’e aramızdan koparılarak gönderilmek istendiği günün acısını hala yaşıyorum. Ne olaydı yanımızda kalsaydı? Yıllarca bize babalarımızın yapamadığı babalığı yapsaydı. Tarumar olan gönülleri onarmaya devam etseydi. Hani şairin dediği gibi:
Derunî aşk ile şu kutlu yolda,
Sakınmadın asla sen mefkûreci.
Urfa, Nevşehir, tüm Anadolu’da,
Yıkılmadın asla sen mefkûreci.
Ben hocamı yıllarca görmeden sevdim. Adını sordum izini sürdüm ve yoluna revan oldum onu görmeden. Bir arkadaşıma O’nu anlatırken bana Kayseri lehçesiye: “- Kurban olayım hocam sen ona âşıksın” dediği gibi ben onun davasına âşık oldum. Sevdim, hem de çok sevdim. Herhalde çok sevdiğim için çabuk ayrıldım bu fani âlemde…
Ben hocamı, ilk tanıdığım günden 16 yıl sonra, kardeşim kadim dostum Baki Öncel’in bir daveti vesileyle Anadolu’nun küçük bir kasabasında gördüm. Her halde beni tanıyamaz derken keskin zekâsıyla adımı dahi bilmesi, dava için sevdasının artarak gözlerinin ışıl ışıl olması, hamiliği ve hamiyetperverliği ile üzerimize kol kanat germesi ve geleceğe çok ümitvar bakması ile tanıdım…
Ben hocamı ilk tanıdığım günden 28 yıl sonra öyle bir gördüm ki hemen yanı başımda… bir girdap döndürüp aynı halka içinde buluşturuverdi Elhamdülillah. Ne buluşma Ya Rab… Çizgimiz aynı, düşüncemiz aynı, fikrimiz aynı, zikrimiz aynı. Kavuşturana kurban olayım.
Ben hocamla artık geride kalmış günlerin, yaşanmamış anların acısını çıkarayım diye düşünüyordum. Onunla oturur onunla kalkarım. Hayatımı ondan alacağım güzelliklerle süslerim diye inanın içim içime sığmıyordu. İlk tanıdığım heyecanını 30 yıl sonra artarak devam ettiğini gördüm. Ondaki aşkın Mecnun misali ilahi aşka dönüştüğünü gördüm. Hasretini hasretime, özlemini özlemime ölçtüm hemen hemen aynıydı Elhamdülillah. Onun sadeliğini sevdim. Yemesi içmesi sade, giyimi kuşamı sade yani olduğu gibi görünen biri. Sadeliği, tevazusu Asr-ı Saadet’e özentisinden ve samimiyeti de sanki o asırdan aldığını gördüm.
Sizi bilmem ama ben hocamı çok fazla sevdim. Geç buldum ve bir anda kendimi onda buldum. Şu zamanda kaç kişide kendinizi bulabilirsiniz? Tam onunla aynileşirken elimden kaydığını gördüm. Sanki dostlar, bir rüyadaydım. 29 Mayıs 2005 sabahı bir fetih gününde fetih gerçekleşmişti de göklerdeki salalar onu Fatih ilan ediyor fethini müjdeliyordu. Fakir de iki yıldır gördüğü tatlı rüyasından uyanıyordu…
Ben hocamı çok seviyorum, canımız cananımız Hz. Muhammed -aleyhisselatü vesselam- Efendimiz:“Kişi sevdiğiyle beraberdir” buyurmuşlardır. Fakirin arzusu da gerçek âlemde bu emsaline az rastlanır Allah dostlarıyla beraber olmaktır. Bugüne kadar Allah’a karşı doğru dürüst bir amel yapamadım. Bir defasında merhum hocamdan: “Fatih, asıl orda beraber olacağız” dediğini bizzat işitmiştim. İnşallah tüm Enderun sevdalıları ile bu müjdeye nail olur, onun etrafında buluşuruz…
Ben hocamı sekiz yıldır gündemimden hiç düşürmedim. Sanki onu hep yanı başımda gördüm. İlk tanışmamın ne önemi var, son nefesinde yanındaydım? Muhabbetini, cesaretini, vefasını, kısacası adam gibi adam olduğunu, 21. Asırda peygamber aşığı ve asrısaadetle aynileşmiş bir Allah dostu olduğunu gördüm.
Müjdeler bana ki, ondan uzun yıllar uzak kaldıktan sonra Rabbim önünde ve sonunda beni onunla buluşturdu. Onun sadrından imbik imbik fuyuzatın akışını gördüm. Yazık yıllarca hemen yanı başın da olup da ondan hiçbir şey alamayıp ayrılıp gidenlere.
Ben hocamı 1975’in eylülünde çok sevmiştim.
Ben hocamı 2005’in mayısında da çok sevdim. Ben onu ömrümün sonuna kadar da seveceğim ve onun aziz hatırasına bağlı kalacağım inşallah. Şairce bitirelim:
Dünya var oldukça muhabbetin olacak
Fakir candan diyor: “Ruhun huzur bulacak.”
Bi iznillah senden herkes bir şey umacak
Yolun yolumuzdur müsterih ol efendim.
Ruhu şad, makamı cennet olsun.