Başyazı-Not Almak İsteyene Eğitim

Günümüz dünyasında özellikle ülkemizde eğitime dair sürekli eleştiri yapılıyor. Haklılık payı çok yüksek olan bu konuları sorular çerçevesinde cevaplamaya çalışalım.
-Okullarımızda Eğitim Mi Yapılıyor, Öğretim Mi?
Sık sık duyarız okullarda eğitim mi yapılıyor yoksa öğretim mi? Diye. Bu sorunun en kısa cevabı bizim okullarımızda öğretim gibi görünen ama kitabıyla, müfredatıyla, öğretmeniyle ve toplumun anlayışıyla dünyalıklara sürükleyen eğitim yapıldığıdır. Bilgi verilen herhangi bir ortamda o bilginin kullanış biçimi ve kullanım yerleri de öğretildiğine göre bu durum eğitimi de beraberinde getirir. Yani sistematik öğretim yapılan bir yerde mutlaka eğitim vardır.
Gençlerimizde gördüğümüz yanlış davranışlar bizzat bu eğitim sisteminin isteğidir. Bilimsel süreç diye dayatılan ve insana hiç katkı sunmayan bir anlayış, insanı ister istemez menfaat ve maddi odaklı hale getirecektir. İslam’ın değerlerinin ve eğitim yaklaşımının gündeme gelmediği eğitim modelleri bizim toplumsal olarak zayıflamamıza neden olacak ve taklitçiliğe sürükleyecektir.
–Eğitim Ve Başarı Kargaşasını Nasıl Anlamalıyız?
Eğitim konusu açıldığında kim olursa olsun ilk olarak başarı üzerine kurgulanmış cümleler duyarız. Tartışılması hatta yeniden tanımlanması gereken başarı baloncuğu yalnızca maddi öğelerle veya kazanç getirisine göre değerlendirilir hale geldi. Bilgi seviyesi aynı olmayan insanların aynı noktaya gelebilme çabaları başarı olarak görülüyor. Hâlbuki eğitmeye çalıştığımız insan. Ve insanın eğitimi başlangıcıyla, süreciyle ve sonucuyla bir bütündür. İmkânları farklılık arz eden insana aynı kriterleri kıstas kabul etmek başarı değil mevcut insanları işe yaramazlık sürecine yönlendirmektedir.
Eğitimde veya herhangi bir konuda başarı isteniyorsa bunun yolunun bilgi ve sevgiye dayalı disiplin eğitiminden geçtiğini bilmeliyiz. Eğiticinin veya öğreticinin doğru bilgilere sahip olması gerekir. İkinci olarak da sevgi merkezli disiplin anlayışı gerekir. Disiplinin ve devamlılığın olmadığı yerde zaten eğitimden de başarıdan da bahsedemeyiz.
– Eğitimde Problem Kimden Kaynaklıdır?
Herkesin kendi dışındakileri suçladığı ve kendisine ufacık da olsa suç payı bırakmadığı bir soruyla karşı karşıyayız. Öğretmen aileyi, aile öğretmeni, öğrenci sistemi, sistem öğrenciyi suçlar durur. Hâlbuki her birinin eğitim sürecinde az çok suçları vardır. Suçluyu bulmak adına değil de sürecin nasıl geliştiğine kısaca bir bakalım.
Eğitim sürecinin en masumu öğrenciler yani çocuklarımızdır. Hükümetin değişmesini bir yana bırakın bakanın değişmesiyle eğitim programı/hedefi değiştirilen, ailesinin ve öğretmenlerinin baskısıyla at yarışına zorlanan, okumayı ve okulu sevmemesi için özel etkinlikler planlanan, asilik ve bireysellik ruhuyla yetiştirilmeye çalışılan çocuklar eğitim sürecinin en masumlarıdır. Ancak çocuklara veya öğrencilere suçsuz diyemem. Hayatının algılayamadığı zamanlarına sözümüz yok ama sosyal medyanın zararlarını bildiği halde sosyal medyaya mesafe koymaması, idealine ulaşmanın yolunu bildiği halde hiç gayret etmemesi, etrafında yardım alacağı insanları çok iyi bilmesine rağmen toplumun yanlış yönlendirmesine saplanması, kendisine düşman olanları rol model seçmesi bizzat çocukların suçudur.
Eğitim sürecinde suçlu arayacak olursak suçun en büyük payını aileye veririz. Çocuğuna dair hedeflerini veya hayallerini etrafındaki insanlara bakarak belirleyen ve eğitim sürecini sorunlar yumağı haline getiren ailedir. Maalesef ailelerimiz iyi bir insan, iyi bir Müslüman yetiştirmekten ziyade söylediği veya emrettiği şeyleri zamanında yerine getirecek robot yetiştirmek hedefine kilitlenmiş. Yapılan müthiş fedakârlıklar çocukları sadece dünyaya yönlendirmekten ibaret. Allah’ı ve Rasulü’nü odak yapmadan yapılan eğitimler için bundan başka davranışlara da gerek olmayacaktı, zaten.
Ailelerimizin eğitimden anladığı çocuğun çok fazla soru çözmesi, doğal ortamı ders çalışma üzerine kurulmuş okulların kazanılması, yüksek puanlar alınması ve çok fazla para kazandıracak meslek tercihinden ibarettir. Ve bu durum sorgulanmaksızın devam ediyor. Hangi aile çocuğuna samimiyet eğitimi veriyor? Ya da fedakârlık eğitimi veriyor? Sevgi ve nefret eğitimine dair ailenin hedefi var mı? Cevabı yazmaya gerek yok sanırım.
Eğitimin merkezine “aktif yurttaşlar” yetiştirmek mantığını koyarak içerik oluşturan ve bilimsellik adı altında evrim dayatmacılığı yapan müfredata; eğitimciliği öğreticiliğe indirgeyerek nesil yetiştirme sorumluluğunu bankamatik kuyruğunda kaybeden eğitimcilere değinmek bile istemiyorum.
– Olması Gereken Ne?
Başta aileler olmak üzere çocuklarımızla yakından ilgilenmeli, ekranların eğitiminden çocuklarımızı uzak tutmalıyız.
Nesil yetiştirme endişesi taşımalıyız. Allah’ı ve Rasulü’nü bilen, hayatı Allah’ın belirlediği helal-haram hududunda yaşamak isteyen, kabiliyetleri ile insanlığın gelişimine katkı sağlayan, ufkunu “yeryüzünde fitne kalmayıncaya kadar” fermanıyla genişleten, günahlarından ve hatalarından pişmanlık duyan ve müminleri kardeş gören bir nesil…
Bir anda böyle nesillere ulaşamayız ancak gönlümüz bu hedefin projesi, programı, süreciyle heyecanlanmalıdır. Nihayetinde eğitimden anladığımız yeryüzünde Allah’ın adının yücelmesidir. Kişisel veya maddi beklentiler değil.