BAŞYAZI – Bütün Bunların Sebebi

Malum virüsle ilgili komplo teorileri gırla gidiyor. Yok laboratuarda üretilmiş, yok Amerika üretmiş, yok Çin üretmiş, bazı devlet başkanlarının önceden bu virüsten haberi varmış falan. Kim tarafından üretilirse üretilsin. Hangi şekilde üretilirse üretilsin. Ölümcül bir virüs dünyayı dize getirdi mi? Getirdi. İnsanlığı ev hapsine mahkûm etti mi? Etti. Ama bütün bu yaşanan ve yaşanılacak olanlar kimin iradesi ile oldu?
“Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.” (Bakara, 20) “Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ındır. Hepsi ona boyun eğmiştir.” (Bakara, 116)
İşte bunun tek cevabı var. Elbette âlemlerin Rabbi olan Allah’ımızın iradesi ile oldu. Gökler ve içindekiler, yerler ve içindekiler O’nun emrindedir. Rüzgârlar, fırtınalar, bulutlar, depremler, yer gök, hastalıklar, mikroplar, virüsler, kısaca her şey Rabbimizin emri ile hareket eder.
“Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, isteyerek veya istemeyerek gelin, dedi. İkisi de, isteyerek geldik, dediler.” (Fussilet, 11) Ya en mükemmel bir şekilde yaratılan insan, Rabbinin kulluk çağrısına isteyerek gitmezse hali nice olur? Yine onun iradesiyle, onun dilediği zamanda bu bela def olacak inşallah. Rabbimiz bir kısım azgınları azgınlıkları içerisinde azdırırken, bir kısmını da diğerlerine musallat eder.
“Eğer Allah’ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah’ın adı çokça anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler muhakkak yerle bir edilirdi.” (Hac, 40)
“İşte biz, kazanmakta oldukları günahlar sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer kısmına böyle musallat ederiz.” (Enam, 129)
Rabbimizin kullarına ihsanı saymakla bitmez. Bu nimetlerin kullar arasındaki taksiminin de pek çok sebep ve hikmetleri vardır. Rabbimiz ihsan ettiği nimetleri, kullarında bir değişiklik olmadıkça geri almaz. Kullar, nimetleri ihsan edeni unutur, bunları kendinden bilirler ve nankörlük ederler, nimetlerle şımarırlar, bunları zulümlerine araç yaparlar, Rabbimiz de bela ve musibetlerle ve de mahrumiyetlerle imtihan eder.
“Bütün bunların sebebi ise, isyan etmek ve aşırı gitmekte oluşlarıydı.” (Bakara, 61)
“Rabbin, halkları salih ve ıslah edici kimselerken memleketleri zulmederek helak etmez.” (Hud, 117)
“Bunun sebebi şudur: Bir toplum kendilerinde bulunanı değiştirmedikçe, Allah onlara verdiği bir nimeti değiştirmez ve Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (Enfal, 53)
Güven içerisinde olma nimetini anladık mı, özgürce gezip dolaşma nimetini anladık mı? Anamızı babamızı, çoluğumuzu çocuğumuzu, eşimizi dostumuzu bağrımıza basma nimetini anladık mı? Komşularımızın, akrabalarımızın, mesai arkadaşlarımızın kıymetini anladık mı? İnsanın kıymetini anladık mı? Mahallemizin, köyümüzün, şehrimizin, bağların, bahçelerin, dağların, derelerin kıymetini anladık mı? Tabiatın kıymetini anladık mı? Sağlık ve sıhhatin ne kadar büyük bir nimet olduğunu anlayabildik mi? “Allah’ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluşa eresiniz.” (Araf, 69) “Nimetlere karşı nankörlük etmeleri sebebiyle onları işte böyle cezalandırdık. Biz ancak nankörleri cezalandırırız.” (Sebe, 17)
Kısaca, Rabbimizin buyurduğu “O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?” (Rahman suresi) ilahi ikazıyla, bilerek veya bilmeyerek dilimizle olmasa da hal ve hareketlerimizle göz ardı ettiğimiz nimetlerin kıymetini anlayabildik mi? İçinde bulunduğumuz pek çok nimetin farkında olmadığımızı anladık mı? Bu virüs sebebiyle bazı nimetlerden mahrum kalırken, çağımız insanının en çok muhtaç olduğu boş zaman nimeti ile nimetlendirildiğimizi anlayabildik mi? Canım sıkıldı, diyenlerin Allah hayrını versin. Hesaba çekilmeden önce nefsini hesaba çekme fırsatı doğdu. Değerlendirebilenlere ne mutlu. Hesaba çekilmeden önce nefislerimizi hesaba çekebiliyor muyuz? Korkuyu sürekli başkalarına yaşatanlar da korkunun ne demek olduğunu anladılar mı?
“O, kendinden başka hiçbir ilah bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allah’tır. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır.” (Haşr, 23)
Kullar, Allah’ını tanıdılar mı? Bildiler mi? O’nun nelere kadir olduğunu anladılar mı? O’nun kadrini ve kıymetini bildiler mi? “Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.” (Hac, 74)
“Allah, taneyi ve çekirdeği yarıp filizlendirendir. Ölüden diriyi çıkarır. Diriden de ölüyü çıkarandır. İşte budur Allah! Peki, nasıl çevriliyorsunuz?” (Enam, 95)
Allah’ın kadrini gereği gibi bilselerdi ona itaat ederlerdi, bilselerdi O’ndan korkarlardı, bilselerdi O’na nankörlük etmezlerdi. Bilselerdi O’na şükrederlerdi. Bilselerdi O’na tevekkül ederlerdi. Bilselerdi O’na içten yalvarıp yakarırlardı. Bilselerdi en çok O’nu severlerdi. Bilselerdi en çok O’ndan ittika ederlerdi. Bilselerdi O’ndan başkasına kulluk etmezlerdi. “Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin.” (Şuara, 151-152) “Bunlara; yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiğinde; biz ancak ıslah edicileriz, derler.” (Bakara, 11)
“İnsanların kendi işledikleri sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı sonuçlarını onlara tattıracaktır.” (Rum, 41) İnsanoğlu fesat çıkarmasaydı bunlar insanlığın başına gelir miydi? Fesatçıların fesada gayret ettiği kadar salihler de ıslaha gayret etseydi insanlığın başına bunlar gelir miydi? Fesatçılara itaat edilmeseydi bütün bunlar insanlığın başına gelir miydi?
“İşte böyle, her memlekette günahkârları oranın ileri gelenleri kıldık ki oralarda hilekârlık etsinler. Hâlbuki onlar hilekârlığı ancak kendilerine yaparlar. Ama farkında olmuyorlar.” (Enam, 123) İnsanların başlarına getirdikleri, aslında başına geleceklerin habercisidir. Başlarında günahkârları isterlerse Allah da günahkârları getirir, başlarından da bela ve musibetler eksik olmaz. Başlarında salih kimseleri isterlerse Allah da salih kimseleri getirir, böylece huzur ve mutluluğa kavuşurlar.
“Biz onlara merhamet edip başlarına gelen zararı giderseydik, yine de azgınlıkları içinde bocalayıp kalırlardı.” (Müminun, 75) “Biz de haktan ayrılmaları sebebiyle, gökten bir azab indirdik.” (Bakara, 59)
Ne zaman ki tüm izmleri iflas etti, İslam gündeme geldi. Karalama kampanyaları ile İslam’ı ve Müslümanları terörist ilan ettiler. Aldattıkları bazı cahil Müslümanlarla, İslam’ı ve Müslümanları intiharcı ve bombacı ilan ettiler.
Kâfirler, münafıklar için bela ve musibet olan bazı şeyler müminler için rahmet olabilir.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz şöyle buyurmuştur: “Mümin kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık, bir üzüntü hatta ufak bir tasa isabet edecek olsa, Allah onun sebebiyle müminin günahından bir kısmını mağfiret buyurur.” (Buhari; Müslim; Tirmizi)
Ailemiz, komşularımız, akrabalarımız ve toplumumuz içerisinde beyinsizler var ise bizler de onlara karşı vazifemizi yapar, hakkı hakikati anlatırsak kurtuluruz. Onlara karşı vazifelerimizi yapmazsak biz de onlarla beraber cezaya çarptırılırız. “Musa; ‘Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de bundan önce helak ederdin. Şimdi içimizden bir takım beyinsizlerin işledikleri günah sebebiyle bizi helak mi edeceksin? Bu sırf senin bir imtihanındır. Onunla dilediğin kimseyi saptırırsın, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen, bizim velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı. Sen bağışlayanların en hayırlısısın.’ dedi.” (Araf, 155)
“De ki; Ey mülkün sahibi olan Allah’ım, sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.” (Âl-i İmran, 26)