Kasım 2021 Abdullah GÜLCEMAL A- A+
A- A+

LA HAVLE- Bir Çerçinin Duası

Dünya sanki bugün, dünden daha hızlı dönüyor. Savuruyor her birimizi bir yere…

Düşerken tutamıyoruz birbirimizin ellerinden. Dokunamıyoruz birbirimizin yüreklerine.

Yaşadığımız ruhsuz çağın merhametten mahrum insanları; gönül yarasına merhem sürüp sargı sarmak varken, kaşıyıp kanatmanın izahını yapmakta yarışıyor birbirleriyle!

Devasa (AVM) denilen alış veriş merkezlerinde, tüketim çılgınlığının çıldırma noktasına gelmiş insan, insana mahsus bütün güzel hasletleri kaybettiğinin, yani kendini tükettiğinin farkına varamıyor bir türlü!

Dün köylerimize çerçiler gelirdi. Tablalarında iğne iplik, ayna tarak, çatal iğne, dikiş yüksüğü, tırnak makası, küçük çakı bıçağı, makara vs… Analarımız o çerçilerden alırlardı, evlerine ihtiyaç duyduğu şeyleri.

Evleri küçüktü ama kendileri büyüktü onların. Huzurları vardı. Kanaatleri vardı. Sabır ve şükürleri vardı.

Yokluğun, yoksulluğun, çaresizliğin ülkeyi kasıp kavurduğu yıllar!

Mâbedlerimizin kapılarına kör kilitlerin vurulduğu yıllar

Bir mülhidlik fırtınasının acı acı estiği, ağlayan çocukların kokudan seslerini kestiği yıllar!

Göklere birer kalem gibi uzanan, Tevhid’in sembolü minârelerimizden “Ezan-ı Muhammedi”nin susturulduğu yıllar!

Uymaya, uyumaya ve uyutulmaya hayır diyen sanıklara (!) idam sehpalarında kan kusturulduğu yıllar!

Herkesin elleri koyunlarında, boyunları bükük, yüreklerinde tarifsiz acılarla, birbirlerine “Halimiz ne olacak böyle?” diye sormaya endişe ettiği, ölülerini yıkayacak, cenaze namazını kıldıracak bir hoca efendinin bile bulunmadığı yıllar. Maalesef o kara günleri yaşadı garip Anadolu’nun çilekeş insanları…

Yıllar, o her şeyden mahrumiyet yılları. Köy, Anadolu’nun garip bir köyü. Bir çerçi gelir o köye. Köyün daha girişinde, yolun kenarında tenha bir ev vardır. Bir şeyler satabilmek ümidiyle o eve doğru yönelir çerçi. Öğle ile ikindi arası bir vakit. Kapının önünde yirmi yaşlarında bir delikanlının hıçkırıklara boğularak ağladığını görür. Niçin ağladığını, sorar!

Delikanlı; “Babasının o sabah öldüğünü, cenazesini yıkayacak, namazını kıldıracak kimsesinin olmadığını ve ne yapacağını bilemediğini” söyler. Bunun üzerine Çerçi: “Hadi bakalım evlâdım, ben sana yardım edeyim, üzülme.” diye kolları sıvar. Cenazeyi birlikte yıkayıp, kefenler ve namazını kılmak için evin önündeki bahçe duvarının üzerine korlar. O sırada Allah’ın bir kulu daha çıkar gelir. Üç kişiyle cenaze namazını kılar ve evin bahçesine bir mezar eşip defnederler.

Delikanlı, çerçiyi bin bir teşekkür, dua ve minnetle uğurlar. Aradan birkaç yıl geçer. Oğlu bir gece rüyasında, babasının cennette olduğunu görür. Sorar babasına: “Yahu baba, sen nasıl cennete girdin? Öyle sâlih bir amelini görmedim. İbadetlerine de pek dikkat etmezdin. Canın nasıl istediyse öyle yaşadın. Nasıl cennetlik oldun sen?

Babası der ki: “Vallahi oğlum nasıl cennetlik olduğumu ben de bilmiyorum. Bana ne yaptıysa o çerçi yaptı.”

Çocuk, uykudan uyanır ama bu rüyanın da bir hayli etkisinde kalır. O günden itibaren gözleri hep o çerçiyi arar. Nihayet birkaç yıl sonra o çerçiyi yine evlerinin önünden geçerken görür ve hemen yanına varır, elini öper, eve davet eder. Çerçi de evi ve çocuğu tanır tabi. Hatıralar henüz tazedir. Çocuk çerçiye der ki:

“Çerçi dayı, aylardır yolunu gözlüyor, merak ediyordum. Bu merak beni öldürecek. Ben babamı rüyamda cennette gördüm, şaşırdım. Sordum, baba sen nasıl cennetlik oldun diye. Vallahi oğlum ben de bilmiyorum nasıl olduğumu. Bana ne yaptıysa o çerçi yaptı, dedi. Kurban olayım, sen babama ne yaptın?”

Çerçi gözlerini yumar, boynunu büker, bir müddet sükût eder ve sonra çocuğa dönüp der ki: “Evlâdım, ben babana bir şey yapmadım. Sadece o gün cenaze namazını kıldıktan sonra dedim ki; Allah’ım ben bana düşeni yaptım, sen de sana yakışanı yap.”

Aman Ya Rabbi. Ne müthiş bir duâ.

Demek ki kul kendine düşeni yaparsa, Allah da kendine yakışanı yapıyor. Bir kulunun duasıyla, bir başka kulunu affediyor.

Allah’ım; cürmümüz, günahımız çok olsa da rahmetinden ümitvarız.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr