Şubat 2023 Mahmut AVEDER A- A+
A- A+

HADİS İKLİMİ - Belâ ve Musibete Sabır

 

Ümmü Seleme'nin (ra) naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Birinizin başına bir musibet / acı bir şey geldiği zaman, 'Biz Allah'a aitiz ve biz O'na döneceğiz. Allah'ım! Başıma gelen musibetin / acının mükâfatını senden bekliyorum, bundan dolayı bana ecir ihsan et, benim için onu daha hayırlısıyla değiştir.' desin." (Ebû Davud, Müslim)

Her canlı mutlaka ölümü tadacaktır. Hiç şüphesiz ki bu, geride kalanlar için büyük bir acıdır. Her insan er ya da geç bu gerçekle yüzleşecektir. Bununla birlikte insanoğlunun başına gelen sıkıntılar ölümle sınırlı değildir. Hayatın türlü türlü meşakkatleri vardır.

Abdullah b. Mes'ud'un naklettiğine göre Allah Resulü (sav) bir gün ashabıyla sohbet ederken elindeki değnekle kumun üzerine bir kare çizer. Karenin ortasına bir çizgi çizerek iki yanına ona bitişen küçük çizgiler ekler. Karenin dışına da başka bir çizgi çizerek bunun ne olduğunu ashabına sorar. Sahabe, "Bunu en iyi bilecek, Allah ve Resulü' dür." deyince Sevgili Peygamberimiz kumun üzerine çizdiği bu şekli şöyle açıklar: "Bu karenin ortasındaki şu çizgi insandır. Onun yanındaki küçük çizgiler, insanı her yönden saran musibetlerdir. Bunlardan birisi ona isabet etmezse diğeri isabet eder. Kareyi oluşturan kenar çizgileri, insanı kuşatan ecelidir. Karenin dışında kalan çizgi ise insanın ümit ve hayalleridir."

Sevgili Peygamberimiz burada olduğu gibi çeşitli vesilelerle, insanların türlü musibetlerle karşılaşmalarının kaçınılmaz olduğunu dile getirmiş, bunların en çetinlerine de Allah'ın elçileri başta olmak üzere kademe kademe iyi müminlerin maruz kaldıklarını ifade etmiştir. İnsanlık tarihine bakıldığı zaman, başta peygamberler olmak üzere toplumlarını dönüştürmek, ahlakı, erdemleri hakim kılmak isteyen salih insanların ciddi tepkilerle karşılaştıkları ve bu yüzden büyük sıkıntı ve zorluklar yaşadıkları görülür. Allah Resulü, sıkıntıyla karşılaşan müminlere moral vermek için, "Müslümanlar benim başıma gelen musibetlere baksınlar da kendi musibetleri karşısında güçlü olsunlar." buyurmuştur.

Sıkıntılara göğüs germeyip sadece nimetlere talip olan insanları Cenab-ı Hak uyarmakta ve başlarına iyi/hayırlı bir şey geldiğinde gönlü hoş olan, bir sıkıntı gelince de gerisin geri küfre dönüverenleri, kendisine çıkar için kulluk eden kişiler olarak nitelendirerek onların dünyada ve ahirette hüsrana uğrayacaklarını bildirmektedir.

İnsan, yaratılışı gereği sevinci, hüznü, neşeyi, kederi birlikte yaşayan bir varlıktır. Hayatı boyunca sevincine vesile olan birçok olayla karşılaştığı gibi üzülmesine yol açacak olaylarla da yüz yüze kalır. İşte bu musibetlerle karşı karşıya kalan mümin insan, kendini ayakta tutabilecek bir inanca ve dirence sahip olmalıdır. Çünkü o, yaşadığı dünyayı imar etmek, insanlığı ihya etmek ve ahiretini mamur etmekle yükümlüdür.

Başına gelebilecek tehlikelere karşı elinden gelen bütün tedbirleri aldıktan sonra kaçınılmaz felaketlere maruz kalırsa önce sabır, sonra azim ve irade ile hareket etmelidir. Mümin insan sabır ve tevekkül sahibidir. O, başa gelen musibetlerin birer imtihan ve sınanma olduğunu bilir. Bu imtihanları başarıyla vermek ve Hz. Peygamber'in ifadesiyle, zaman zaman eğilse ve beli bükülse bile yıkılmamak zorundadır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz, müminle kafirin mukayesesini yaptığı bir hadisinde, belalar karşısında mümini, rüzgarda eğilse bile sökülmeyen yeşil ekine, kafiri ise şiddetli bir rüzgar karşısında kırılan ya da kökünden devrilen bir ağaca benzetmiştir.

Varlığının Rabbine ait olduğu ve yine O'na döneceği duygu ve bilinci içerisinde hareket eden mümin, başına gelebilecek çeşitli bela ve kötülüklere karşı elinden gelen bütün imkânları kullanarak bunları engelleme gayreti içerisinde olur. İnançlı ve bilinçli bir Müslüman, öncelikle işlerini sağlam yapar. Muhtemel felaket ve tehlikelere karşı gerekli tedbirleri alır ve bu konuda yapılması gerekli her türlü çabayı sarf eder. Ardından da Yüce Allah'a tevekkül eder.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) ne güzel ifade eder: "Müminin hali ne hoştur! Her hali kendisi için hayırlıdır ve bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına sevinecek bir hal geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde ona da sabreder; bu da onun için hayır olur." (Müslim)

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr