ALLAH CİMRİLİK EDENLERİ SEVMEZ

“Allah’a kulluk edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve böbürlenip duran kimseyi asla sevmez.”
“Bunlar cimrilik eden ve insanlara da cimriliği tavsiye eden, Allah’ın kendilerine lütfundan verdiğini gizleyen kimselerdir. Biz, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırladık.”
“Ve bunlar Allah’a ve âhiret gününe inanmadıkları halde mallarını, insanlara gösteriş için sarf edenlerdir. Bir kimsenin arkadaşı şeytan olursa o ne kötü bir arkadaştır!” (nisa 36-37-38)
Allah kitabında hem sevdiği insan tiplerini hem sevmediği insan tiplerini bize anlatmıştır. Geçen sayımızda Allah’ın sevdiği takva sahiplerinin özelliklerinden bahsetmiştik. Bu sayımızda ise Rabbimizin cimri olarak vasıflandırdığı insanlardan bahsedeceğiz.
İmam-ı Gazali der ki:’ Cimrilik öyle bir vasıftır ki; cimrileri kimse sevmez. Hatta cimrileri cimriler bile sevmez.’ Çünkü cimri insan Allah’ın kendisine verdiği nimetleri paylaşması gerekenlerle paylaşmaktan imtina eden kimsedir. Ayetten anlaşılacağı üzere Allah’a ortak koşmamanın yanı sıra herkese iyilik etmemiz isteniyor. Bunun aksine davranırsak Allah’ın nimetlerini saklayan kibirli ve cimri insanlar durumuna düşeceğimiz bize haber veriliyor. Allah muhafaza buyursun. Hâlbuki bir başka ayeti kerimede Rabbimiz ‘Rabbim kullarından dilediğine rızkı bol verir, dilediğine de kısar. Başkaları için ne harcarsanız Allah onun yerine yenisini verir. O rızık verenlerin en büyüğüdür.”(Sebe 39) buyurmaktadır
Onun içindir ki cimrilik eden insan Allah’ın rahmetinden cömertliğinden bir nevi şüphe duyan insandır.
Cömertlik Allah’ın vasfıdır. Bu vasıfla vasıflananları Allah da, kulları da sever. İnsanın fıtratında hem kötü huylara hem güzel huylara meyyallik vardır. Kulluk imtihanı işte budur; bütün nefsi temayüllere rağmen, şeytanın vesveselerine rağmen Allah’a meylimizi, iyiliğimizi artırma çabasıdır. Merhum Zeki Soyak Hocamız başköşe eseri İslam Ahkâmı kitabının Ahlak-ı Hamide bölümünün başlangıç kısmında şöyle der:
‘Yaptığımız bütün güzel ameller, ibadet ve hizmetler güzel ahlakı, Muhammedi ahlakı elde etmek için bir vesiledir.’
Bütün farzlar nefsimiz için birer eğitim mesabesindedir. Örneğin İslam’ın beş farzından biri olan zekâtın hikmetlerinden biri nefsin cimriliğini bertaraf etmektir.
Hazreti Ali (r.a.) ‘malının zekâtını veren sadece cimrilikten korunmuş olur’ diyor Demek ki cömertlerden olabilmek için sadece zekât vermekle yetinmemek, infakı, sadakayı artırmak gerekiyor.
Kısacası Allah zekât emri ile ferdi planda cimrilikten kurtulmamızı, sosyal planda da toplumsal eşitliği sağlamak istiyor. Ve o bizim birbirine ikram eden, iyilikte bulunan, paylaşan, dayanışma halinde bulunan bir topluluk olmamızı istiyor. Onun sevdiği vasıflarla vasıflanan kullarından ve toplumlardan olmamız dileğiyle…