Akılların Yazılımı Vahiydir

Akılların Yazılımı Vahiydir

Akıl, iman nimetinden sonra kullara bahşedilen en büyük nimetlerdendir. Akıl nimetinden istifade edebilmek, aklı vahyin denetimine vermekle mümkündür. Akılını Rabbinin denetimine vermeyenler, akıllarının hayrını göremezler. Aklı olmayanlar dinen sorumlu değildir. Aklı olduğu halde onu kullanmayı bilmeyenler, arabası olduğu halde onu kullanmayı bilmeyen kişiler gibidir. Nerede ne zaman nereye toslayacağı belli olmaz. Akıllarını korsan yazılımla kullananların akılları, bin bir virüsle sağlıklı kullanılamaz hale gelir. Akıl yaratıcısının yazılımını kullanmak zorundadır. Akılların yazılımı vahiydir.

Rabbimiz akıl için onlarca ayetinde çok farklı ifadeler kullanmıştır. “Akıl sahipleri, akılsızlar, akılları ermeyenler, akıllanmayacak mısınız, akıllarınca, akıl kıtlığı, akıllarını kullanmayanlar…” Her bir ifadede insanlar için çok farklı mesajlar vardır.

“Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim derler. İyi bilin ki asıl akılsızlar kendileridir fakat bilmezler.” (Bakara, 13)

“Siz namaza çağrıldığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyarlar. Bu, şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır.” (Maide, 58)

“Yurtlarında dolaşıp durdukları kendilerinden önceki nice nesilleri helak etmiş olmamız onları doğru yola iletmedi mi? Şüphesiz bunda akıl sahipleri için ibretler vardır.” (Taha, 128)

İnkârcılar her zaman en akıllıların kendileri olduklarını zannederler. Fakat Rabbimiz asıl akılsızların inkârcılar olduklarını beyan buyurmaktadır. Aklını kullanmayı bilmeyenlerin en bariz özelliklerinden biri de aklını kullanmayı bilmediklerini de bilmemeleridir. Onlar peygamberler başta olmak üzere mü’minlerin imanı ile ibadetler ile ahlakları ile alay etmişler fakat kendileri dünyada da ahirette de alay edilecek duruma düşmüşlerdir. Günümüzde yurtlarında haramlar üzerinde iken helak olmuş kavimlerin kalıntıları hala mevcutken, onların bu hallerini görüp dururken hala doğru yola ulaşamayanlar elbette akıllarını kullanmayanlardır. Akıl yaratıcısını bulamamışsa o akıl bozulmuştur. Allah’ın yaratığı akıl hasar görmemişse Allah’ı bulur.

“Göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır.” (Âl-i İmran, 190)

Selim akıl sahipleri, kâinattaki nizam ve intizama bakarak, Rablerinin kudret tecellilerini tefekkür ederek imanlarını kemale erdirme yolunda gayret ederler. Onların hikmetlerini idrak etmeye çalışırlar. Bu tefekkür ve tezekkürle akılları aydınlanır da hayatı daha iyi anlamaya ve idrak etmeye başlarlar.

“Ey akıl sahipleri! Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide, 100)

Aklını vahyin nuruyla aydınlatanlar, Allah’a karşı gelmekten sakınırlar. Onlar yegâne kurtuluşun, Allah’a iman, ibadet ve samimi kullukla mümkün olacağını bilirler.

“Ama onlar da akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını unuttular.” (Maide, 14)

“Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hala akıllanmayacak mısınız?” (Enam, 32)

Samimi mü’min aklını en verimli şekilde kullanmasını bilendir. İlahi emir ve yasakları hiçbir zaman aklından çıkarmadığı gibi, emir ve yasakların gereğini de yerine getirir. Ahiret hayatını, oyun ve oynaştan ibaret olan dünya hayatına asla tercih etmezler. Fani hayatı baki hayata tercih etmenin akıllıca bir şey olmadığını çok iyi bilirler.

“Şüphesiz yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan sağırlar, dilsizlerdir.” (Enfal, 22)

Akıllar insanlara Rabbimiz tarafından kullanmaları için bahşedilmiştir. Bu büyük nimeti Allah’a imanda, ibadette, itaatte ona kulluğu kemale erdirmekte kullanmayanlar cezayı hak etmiş olurlar.

“Allah, azabı akıllarını kullanmayanlara verir.” (Yunus, 100)

“Fakat onların çoğu akıllarını kullanmazlar.” (Ankebut, 63)

Akıl nimeti bahşedildiği halde onu amacı doğrultusunda kullanmayanların azabı hak edeceklerini Rabbimiz haber vermektedir. Ne gariptir ki bütün bu ilahi ve nebevi ikaz ve uyarılara rağmen çoğu kimseler akıllarını kullanmamakta diretmektedirler.

“Bu Kur’an; kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak tek ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir.” (İbrahim, 52)

Kur’an ilahi bir uyarıdır. Kıyamet sabahına kadar insanlığa ilahi bir mesajdır. Bundan da ancak akıl sahipleri nasiplenip öğüt alıyorlar.

“Bu Kur’an, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.” (Sad, 29)

Kur’an ayetleri okunup geçilsin diye indirilmemiştir. Ayetler düşünülsün, öğüt alınsın ve hayata tatbik edilsin diye indirilmiştir.

“Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.” (Zümer, 9)

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz buyurdu ki: “Akıllı kimse, nefsini muhasebe eden ve ölümünden sonrası için çalışandır. Aciz de nefsini hevasının peşine takan ve Allah’tan temennide bulunan kimsedir.” (Tirmizi)

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz akıllı kimselerin sürekli kendilerini muhasebe etmelerini, ona göre hayatlarına yön vermelerini tavsiye ediyor. “Yaşadığım süre içinde karda mıyım, zarar damıyım? Ahir ve akıbetim ne olacak, gidişim nereye doğru? Rabbime Müslüman olarak kavuşabilecek miyim?” sorularına müspet cevap verebilenler akılarını kullanıp kazananlardır. Bu sorulara müspet cevap veremeyenler ise acizlerdir. Nefsini hevasının peşine takarak beyhude ömür tüketenlerdir. Vah onlara. Yazık onlara.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.