Acıdan Kâr Üretmek

Acıdan Kâr Üretmek

İran, her yıl giderek yükselen bir tonda Kerbela Faciası’nı gündemde tutuyor. Bu, şüphesiz ki politik bir tavır. Kerbela merasimlerindeki üsluba bakarsanız, Hz. Hüseyin’i sanki “Sünnîler” şehit etmiş gibi bir vurgu var. Şiilik kendisini “mazlum Ehl-i Beyt’in taraftarı” olarak konumlandırırken, topyekûn Sünnîlere yıkılan bir suç, Kerbela.

Hz. Hamza’nın şehadetini böyle anan var mı?

Hz. Ömer’in şehadeti, daha mı az kıymetli?

İslâm tarihinde şehadeti acıyla ve hasretle anılmaya lâyık nice isim varken, hatta nice peygamber bile şehit edilmişken, niçin Hz. Hüseyin ısrarla öne çıkarılıyor?

“Ehl-i Beyt” ve “Kudüs”, İran’ın İslâm dünyasına nüfuz için kullandığı iki önemli enstrüman. Masum davalara taraftar olurken, oltaya da gelmemek gerek.

Baş Olmak

Sahabeden Ebu Zer el-Ğifârî, bir gün Rasulullah’a aleyhisselam “Beni de bir yere emir tayin eder misin?” ricasında bulundu. Efendimiz, çok sevdiği Ebu Zer’e r anh şöyle cevap verdi:

“Ey Ebu Zer, seni zayıf görüyorum. Kendim için istediğim şeyi, senin için de isterim. Sen iki kişi üzerine (bile) emir olma, yetim malının sorumluluğunu da sakın üstlenme.” (Müslim)

Herkes “baş” olmak ister, ama o yükü taşıyabilmek büyük meseledir.

Hayat Böyledir

“Şu anki aklım olsaydı, geçmişte filan şeyi yapmazdım” diyoruz bazen. Ama bugün böyle düşünebilmemiz de, geçmişte o filan şeyi yapmış olmamız sebebiyle.

Hayat böyledir. Her tecrübe, birbirine bağlı. Yanılarak doğruyu buluyoruz, sürekli düşerek ayakta durmayı öğreniyoruz, eksiklerimiz sayesinde kendimizi tamamlıyoruz.

Geçmişte veya gelecekte yaşamak, insanın bugünü ve bugünün vazifelerini ıskalamasına yol açıyor. Geçmiş geri dönmüyor, gelecek de hızlanıp gelmiyor. Ne yapacaksak, bugün yapacağız.

Uçaklardaki O Anons…

Uçak yolculuklarına başlarken yapılan güvenlikle ilgili uyarılarda, şöyle bir bölüm vardır:

“Kabin basıncında bir değişiklik olursa, başınızın üzerindeki kapaklar otomatik olarak açılacak ve oksijen maskeleri ortaya çıkacaktır. En yakın maskeyi kendinize doğru çekiniz. Ağız ve burnunuzu içine alacak şekilde yüzünüze yerleştiriniz, normal nefes almaya devam ediniz. Çocuklu yolcularımızın, çocuklarından önce kendi maskelerini takmaları gerekmektedir.”

Niçin önce kendi maskemiz? Çünkü başkalarına yardım edebilmek, önce bizim sağlam olmamıza bağlıdır. Kabin basıncının düştüğü kritik anlarda şefkatimize mağlup olup önce çocuğumuzun maskesini takmakla uğraşırsak, ikimiz de nefessiz kalırız.

Şu ayet de tam olarak aynı şeyi söylüyor:

“Ey iman edenler! Kendinizi ve ehlinizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun!” (Tahrim, 6)

Kendimizi korumaz ve sakınmazsak, etrafımıza da faydamız olamıyor. Kendimizi feda ederek başkalarını kurtarabileceğimizi sanmak ise, kocaman bir yanılgıdan ibaret.

Uçaklardaki anonslar, elbette Kur’an ayetlerinden ilhamla hazırlanmıyor. Ancak Kur’an bir hayat ve fıtrat kitabı olduğu için, insanoğlunun nice tecrübelerle ulaşabildiği neticeler, Kur’an’da zaten mevcut.

Bakabilirsek ve görebilirsek…

Üç Vazife

Zamanımızda, başlıca üç vazifemizin olduğuna inanıyorum:

1) Kendimizi iyi yetiştirmek, İslâm’ı mümkün olan en sağlam ve en samimi biçimde yaşamak,

2) Evvela ailemize ve en yakınlarımıza odaklanmak; dış halkalara ondan sonra açılmak,

3) Salih ve geniş ufuklu bir Müslüman çevre oluşturmak; nesillerimizi böyle atmosferlerin içinde büyütmek…

Çare, Yine Kendimiz

Sosyal medya, hızla bir “millî güvenlik sorunu” olmaya doğru gidiyor. Asılsız haberler, düpedüz yalan paylaşımlar, sırf takipçi kazanmak için insanları kandıran şarlatanlar, toplumun çeşitli kesimlerini birbirine düşürmek için sahnelenen provokasyonlar, özellikle 15-30 yaş arası gençlerin her alanda istikameti yitirmesi için kurgulanan içerikler ve ahlâksızlığın her türlüsüyle…

Gerçekçi olmak gerekirse, içinde yaşadığımız dünyada sosyal medyaya tamamen yasak getirmek imkânsız. Devletlerin ve hükümetlerin alacağı tedbirlerin ise ters tepeceği ve kitleyi daha da azdıracağı bir zamandayız.

Çare, yine kendimiz. Şahsî kullanım ölçülerimizden başlayarak, sosyal medyayla ilişkilerimizi belli kaidelere bağlayarak, etrafımıza güzel ve tutarlı örneklikler sergileyerek ve kendi gündemlerimize odaklanarak yola devam etmek en doğrusu…

İyiliğin de kötülüğün de örneklikler yoluyla yayıldığını hiç akıldan çıkarmadan…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.