KAPAK- İnsani mi İlişki?

KAPAK- İnsani mi İlişki?

Bir gün Adana otogarında oturdum, otobüsümün gelmesini bekliyorum. Yanıma da bir amca oturdu. Elinde tahtadan bir kutu ve o kutuyu koymak için tabure benzeri bir ayaklık vardı. Bir yandan muhabbet etmeye başladı bir yandan da kutusunun içinden misk kokuları çıkarıp diziyordu. Bir ara elime bir tane misk tutuşturdu. Bu sana hediyem olsun dedi. Normalde hiç kullanmayacağım bir şey ama amca kırılmasın diye kabul ettim.

Sonra otobüsüm gelince ben ayaklandım. Bir anda amca miskin parası ne olacak deyiverdi. Ben bunu duyunca bir anda tepem attı. Dönüp miski kutusunun üzerine koydum ve çekip gittim. Normalde Adana otogarında bu hareketim çok tehlikeliymiş çünkü oradaki esnafların raconu zaten bu şekilde satış yapmakmış.

Ben o yıllarda üniversiteye yeni başlamış bir delikanlı olarak bu muameleye çok sinirlenmiştim. Sonraki yıllarda ise toplumda insani ilişkilerin aynı racon üzerine kurulduğunu kabullenmekte oldukça zorlandım. Normal hayatta elbette insanlar elinize bir misk tutuşturmuyor ama görünmez birçok miski kulaklarınıza serpiyorlar.

Yeni tanıştığım insanların abartılı övgülerini başta anlayamıyordum. İnsan yeni tanıştığı insanı bir anda nasıl bu kadar sevebilir diye düşünürdüm. Sonra insanların yeni tanıştıkları bir insandan ne kadar çabuk isteklerde bulunabildiğine şaşırmaya başladım. Yapboz parçaları yerine oturuyordu. Artık hızlı bir övgü başladığında aynı hızda gelecek isteği beklemeye geçiyordum. Otogardaki amca elime miski tutuştururken ne kadar umurumda değilse duyduğum övgüler de o kadar umurumda değildi.

Hatta artık benim için oldukça itici olan bu sözler bana bir ön ödeme gibi sunuluyordu. Yüzlerce defa adeta dejavu gibi otogardaki sahneyi farklı versiyonlarla yaşıyordum. Ne yazık ki artık normal bir şekilde birkaç güzel cümle kuran insanlara bile önyargı ile bakmaya başladım. Defalarca tecrübe ettiğim o sonun hızla gelmesini beklerken bazen gerçek duygularını aktaran insanlarla olan o güzel dakikalarımı kaçırıyor olmak da bir başka kötü sonucu.

İnsani ilişkide genelde sevgi, özlem, muhabbet, yardımlaşma gibi duygular bekleriz. Hatta düşmanlık, nefret, rekabet dahi içinde insani duygular barındırdığı için beklenebilir. Oysaki günümüz insan ilişkilerini bu kelimeler yerine faydalanma, tüketme, kullanma, dibini sıyırma gibi kavramlar daha iyi açıklıyor. Öyle bir ortam oluşmuş ki mesela birinden bir iyilik gördüğünde insanlar mutlu olmuyorlar.

Hani pazarlık yaparken sunduğunuz fiyatı esnaf hızlıca kabul ettiğinde yaşadığınız bir duygu vardır. Daha ucuz söylesem de kabul eder miydi yoksa diye aklınıza takılır. İşte iyilik gören insan da minnet duymaktansa acaba bu iyilikten daha fazlasını da alabilir miydim gibi bir düşünceye dalıyor. İnsan ilişkileri öyle bir boyuta gelmiş ki karşısında sanki dibini sıyırması gereken çikolata kavanozu varmış gibi muamele çekiliyor.

Birini seviyorsunuz mesela, hemen karşınıza o kişiden ne yarar gördün ki şeklinde sorular geliyor. Evet, hiçbir yarar görmedim ama o kişi çok güzel bir insan. Geçtiği her yere güzellikler saçıyor. Onun saçtığı güzellikler bana dek gelmedi diye neden benim için anlamsız olsun ki? Etrafını güzelleştiren insan adeta cennetten bir koku getirmiş gibidir. Bize cenneti hissettiren bir insanın varlığına şahit olmak bile insana o kadar güzel duygular yaşatır ki hayatın somut birçok kârı aynı duyguyu yaşatamaz.

İnsani ilişkileri örtülü bir ticari sözleşme gibi kurarsak bize getireceği birkaç menfaat ve bolca baş ağrısı oluyor. Belki de o ticari düzlemi yönetemeyip kâr edemediğim için bana kötü geliyordur bilemiyorum.

Diğer yandan ben her insani ilişkide aldatılmayı da göze alıp gerçek duyguları yaşayacağım ilişkilerin peşine düşeceğim. Cennet kokusu alacağım bir insani ilişki elde etmek için yüz kere de olsa o sevmediğim kokuları elime alıp alıp bırakmaya değer.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.