SOSYOLOJİK SİYER-Gıpta Edilecek Adam Olabiliriz

Hayat yolculuğumuza devam ederken sonlu olan bir yaşamımız olduğuna yakinen iman etmeliyiz. Bizden önce sayısını bilemeyeceğimiz kadar çok insan geçti bu fani âlemden. İnsanlardan öyle gruplar var ki, yaşadığı hayatı beğenmeyip tekrar dünyaya gelmek ve başaramadıklarını başarmak için imkân isterler.
Hayat kitabımız bu durumu bize şöyle açıklar;
“Onların, ateşin karşısında durdurulup, ‘Âh! Keşke dünyaya geri gönderilsek de bir daha Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak ve inananlardan olsak!’ dediklerini bir görsen! Hayır! Daha önce gizlemekte oldukları şeyler (günahlar) kendilerine göründü. Onlar dünyaya geri gönderilseler bile yine kendilerine yasaklanan şeyleri mutlaka tekrar yaparlardı. Onlar kesinlikle yalancıdırlar.” (En’âm, 6/27-28)
Ayet-i kerimeyi yüzeysel olarak dahi tefekkür etsek kazanacağımız çok şey var. Elbette bu hayatta ahiretini kazanmak için çalışan, çabalayan şuurlu ve sorumluluk sahibi muvahhid Müslümanlar da var.
Efendimiz’den (sav) Hayatımıza Yön Verecek Uyarı
”Yalnız şu iki kişiye gıpta edilir: Birisi, Kur’an öğrenip gece gündüz onunla amel eden kimse, diğeri de Allah’ın kendisine verdiği malı gece gündüz Allah yolunda harcayan kimse.” (Müslim, Müsâfirîn, 266; Buhârî, Tevhîd, 45, 2950)
“Yalnız şu iki kişiye gıpta edilir:” Gıpta etmek günlük hayatta çok kullanılan kavramlardan değil maalesef. İnsanoğlu daha çok haset etme yani kıskanmak anlamına gelen gıpta etmenin zıddını kullanıyor. Gıpta, kıskanmadan imrenmek anlamına gelir. Aynı zamanda araştırmak ve incelemek anlamı da vardır. Başarı sahibinin yöntem ve uygulamalarından çıkarımlar yapmak için araştırmak.
“Birincisi: Kur’an öğrenip gece gündüz onunla amel eden kimse.” Hayatını araştırıp hayatımıza çıkarımlar yapacağımız ilk zümre, hayatı Kur’an olanlardır. Peygamberimiz (sav) insanlara İslam’ı anlatırken kalbine iman tam anlamıyla yerleşmiş olanlar gelen ilahi emirler için amenna ve saddakna diyerek yaşamak için yol aramaya koyuluyorlardı. Allah’ın emrini ve Efendimizin sünnetini hayatına nakşeden o güzide topluluk Rabbimiz tarafından hayat kitabımızda övülmekte ve bize örnek olarak sunulmaktadır.
Okumanın değerli bir eylem olması, okuduklarımızla yaşadıklarımız arasındaki doğru orantıya bakılarak anlaşılır. Defalarca okuduğumuz, hatta hatimler yaptığımız yaşam rehberimizin anlamı üzerinde gerektiği gibi düşünmemek bize kaybettirir.
Her gün, her gece on ayet dahi okusak ve yaşamak için gayret göstersek kısa zamanda hayatımız değişecek. Bitirme çabası yerine anlamayı, sureleri sayılarla okumak ve saymak yerine de yaşama ilkesini koymalıyız.
“İkincisi de Allah’ın kendisine verdiği malı gece gündüz Allah yolunda harcayan kimse.” Allah yolunda harcamak o kadar önemli ki, gıpta edilecek bir haslet. İnfak bilinci elbette kolay oluşmuyor. Burada birinci maddeye kısacık da olsa bakış yapalım. Gece gündüz vahyi yaşamaya çalışan insan, infak kavramıyla o kadar çok karşılaşır ki.
İslam’ın ilk yıllarında Allah yolunda gizli ve açık mallarını harcayanların durumu Rabbimizin buyruğu ile bize örnek olsun diye bildirilir.
“Mallarını ALLÂH yolunda harcayanların durumu, yedi başak verip her birinde yüz tane bulunan bir başağın haline benzer. ALLÂH dilediğine kat kat fazlasını da verir. ALLÂH’ın lütfu geniştir, ilmi her şeyi kaplar.” (Bakara, 261)
Bu ayetle beraber okuyacağımız onlarca ayet bize infak etmenin kıymetini öğretir. Sevdiğimiz şeylerden harcamak bizi ilahi iyilik kapsamında iş yapmışlar arasına katar.
Konuyu özetleyecek olursak, hayatına gıpta ettiğimiz yüzlerce güzel insan örneğimiz var. Asrısaadet dediğimiz dönemin kahramanları birer numune-i imtisaldır. İman, sadakat, infak, adalet ve ibadet kavramları başta olmak üzere hayatımıza ve ahiretimize değer katacak eylemleri Efendimiz (sav) ve Sahabe efendilerimizden örnekleyebiliriz.
Rabbim gıpta edilecek bir hayat yaşayanlardan eylesin.