SOSYOLOJİK SİYER- Cihad’ın Kapsama Alanı – 1

Yaptığımız ya da yapmayı düşündüğümüz işlerde başarı elde etmek istiyorsak önce çalışacağımız alanla ilgili doğru bilgilere temelden sahip olup altyapıyı tamamlamamız gerekmektedir.
Gerekli donanımı elde ettikten sonra bir yol haritası çizip, istikrarlı bir şekilde yürümemiz gerekir. Engellere, olumsuzluklara aldırmadan motivasyonumuzu da yüksek tutup çalışmaya devam etmeliyiz. Kazancı sadece dünyada olmayan ulvi bir eylem olan cihad ise, çok daha hassasiyetle yürütülmesi gereken bir ameldir. Vahiy ve Sünnet-i Rasulullah bize rehber olacaktır. Niyetimizin sağlamlığı, elimizden tutanın veya bize nasihatleriyle yol gösterenlerin ihlâsı, iç dinamiklerimizin (iman ve dua gibi) enerjik ve hareketli oluşu bizim işimizi kolaylaştıracak etkenlerin başlıcalarındandır.
Cihad: Allah’ın razı olacağı işleri yaymak, Rabbimizin hoşnut olmayacağı işleri ortadan kaldırmak için gayret etmektir. Maddi ve manevi olarak ikiye ayırabiliriz.
Selamet, barış ve huzuru esas alan dinimizin en önemli kavramlarından olan cihadı teori yönünden daha çok pratik yoluyla ele almaya gayret ettik. (Ayet ve Hadislerle cihad kavramı daha önceki sayılarımızda yayınlandı.)
Çalışmak İçin Alan Çok, Haydi Sahaya
Kalbi imanlı, aklı, fikri vahiy ve sünnetle yoğrulmuş gönül ehli büyüklerle ne zaman otursak, bize geçmişte yapılan hizmetlerden, çalışmalardan bahsederler. Rahatsız olmaz, bilakis heyecan ve huzurla dinleriz. Lakin şu soruyu sormadan da edemeyiz: Şimdi neden eskisi gibi “canlı” değiliz? “Biz cihadı alnımızın çatına koymamış mıydık?” “Her eylem yeniden diriltmiyor mu bizi?” Hep söyleriz ya, tarihimizi övgü ya da sövgü olarak görmekten vazgeçelim diye, doğrudur. Biz tarihi bir okul gibi görelim ve almamız gereken dersleri samimiyetle okuyalım. Okuyalım ve artık ayağa kalkıp yeni tarihler yazalım. İnsanlık, dava adamlarını ve kocaman adımlarını bekliyor.
Haydi Bismillah
- Bilmek, bilinmek, tanınmak ve tanıtmak için çalışmak.
Cihad kavramı “şehirlerin anası Mekke’ döneminde İslâm’ın bilinmesi, tanınması, yücelmesi ve yaşanması için gösterilen çabayı ifade etmek için kullanılmıştır.1
İslam’ın bilinmesi için önce “bilmek” gerekir. Vahyi ve Sünnet-i Rasulullah’ı öğrenmekle başladığımız yolda uzun soluklu bir yürüyüş gerekmektedir.
Anlaşılmamış ya da yanlış anlaşılmış kavramların tekrar aslına döndürülme çabası cihadın en önemli aşamalarından biridir. İnsanlar, kelimeler ve kavramlarla konuşur ve yaşar. Yanlış bildikleriyle doğruyu bulmak çok ama çok zor olacağı için, iman, cihad, zikir, ilim ve daha nice kavramları yaşayarak öğreten Âlemlerin Efendisinden (sav) öğrenmek gerekir.
Bilerek ya da bilmeyerek itibar kaybına sebep olunan kavramlarımızın tekrar asli yerlerine ve bağlamlarına dönebilmeleri için de onları hassasiyetle yaşayarak, “yaşanmaz hale getirilen” kavramlarımızın bedeninden ve ruhundan tutarak hepsini ayağa kaldırmamız gerekir. (Özellikle cihad gibi)
Dinimizi öğrendiğimiz gibi usül de öğrenmemiz gerekir. Dili hitabet yönüyle de çok iyi kullanmalıyız. Lisan zenginliğimizin olması gerekir. Allah ile arasında engel bulunan coğrafyalara ulaşabilmek için lisan çalışması son derece önemlidir.
Bilinmek ve tanınmak: İslam’ı yaşayışımızla bilinmemiz ve tanınmamız için adil ve insaf ehli olmak zorundayız. Bunun için hukuk bilmemiz ve hem yerelde hem de küresel alanda mazlumların imdadına koşmamız gerekmektedir. Adalet ve insaf bizim hayatımızı kapsamalı ve umut olmalıyız, tüm hak ve hukuka özlem duyan halklara.
İletişim ve ulaşım araçları her çağda önemlidir ve bu alanı doğru kullanarak hem cihad edebilir, hem de yapılan ve yapılması gereken faaliyetler duyurulabilir. Televizyon, radyo ve gazeteler bir nesli nasıl olumsuz olarak değiştirdiyse bugün TV ve radyodan daha aktif kullanılan sosyal medya ve video paylaşım siteleri nitelikli paylaşım ve zengin içeriklerle insanlara, özellikle de gençlere ulaşmada önemli bir araç olacaktır.
- Küfür ve Kâfirlerle Cihad
İnkâr eden insanlara baktığımızda küfürlerine sebep olan dört temel başlığı görmekteyiz: Cehalet, inat, yeniliğe kapalılık, dünyalık kaybı korkusu (siyasi, ekonomik ve ictimai). Bu dört madde ile de mücadele etti, Âlemlere Rahmet Efendimiz. Buradan da anlaşılacağı gibi bizim düşmanımız, kâfirler değil onların küfürleridir. Gereken çalışmayı yaptıktan sonra dinimizi ve davamızı anlattığımız insanların iman etmemeleri savaş nedeni değildir ve öldürülmezler. “Dinde zorlama yoktur” ayeti bu konuda delilimizdir.2
Kâfirlerle Münafıklarla Savaş Yok mu?
“Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara karşı çetin ol…”3 anlamındaki ayette, Peygamberimize emredilen kâfir ve münafıklarla cihad, “kıtal” anlamındaki cihad değildir. Çünkü münafıklarla fiili bir savaş yapılmamıştır. Dolayısıyla ayetteki cihad kavramı; münafıklarla hak uğrunda dil ile mücadele etmek, İslâm gerçeği ile ilgili delilleri anlatmak, fitne ve fesatlarına engel olmak anlamındadır. Mekke’de ve henüz fiili savaşa izin verilmeyen bir dönemde inen “Sonra şüphesiz ki Rabbin, eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah yolunda cihad edip sabreden kimselerin yanındadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra da çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.4 “Öyle ise kâfirlere itaat etme, onlara karşı bu Kur’an ile büyük bir cihatta bulun,” anlamındaki ayette geçen “kâfirlere karşı büyük cihad”, fiilen savaşmayı değil, onlara karşı Kur’an’î delillerle mücadele etmeyi ifade eder.5
Onlar Saldırıyor Ne Yapalım?
Uhud ve Bedir başta olmak üzere kâfirlerin saldırılarına karşı koymak, dün olduğu gibi bugün de İslam düşmanlarının saldırısından korkmadan ve onlara haddini bildirmek için savaşmak cihaddır. “Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın, aşırı gitmeyin; doğrusu Allah aşırı gidenleri sevmez.”6 ayeti başta olmak üzere bize savaş açanlara karşılık vermemize aşırı gitmemek kaydıyla müsaade edilmiştir.
Dün olduğu gibi bugün de, Müslümanların aleyhine düzenlenen kurultaylara karşı ayağa kalkıp harekete geçmek cihaddır. Bu tür toplantılara ve alınan kararlara karşı ayağa kalkılmaz ve harekete geçilmezse (cihad edilmezse) düşmana cesaret vermiş oluruz ve mazlum coğrafyanın maalesef büyümesine sessiz destek olmuş oluruz.
Dünyanın neresinde zulüm yaşanırsa yaşansın, zalime ve mazluma kimliğini sormadan cihad niyetiyle hareket edip mazluma da zalime de yardım etmeliyiz. Mazlumu da zalimi de zulümden kurtarmalıyız.
Şimdilerin deyimiyle ister diplomatik güç kullanarak, isterse ekonomik ya da askeri güç kullanarak yeryüzünde akan kanları durdurmak için cihad en önemli eylemdir.
Not: Cihadın kapsama alanı çok geniş ve bizler Allah izin verirse yazmaya devam edeceğiz.
KAYNAKÇA
- Bakara, 185; Mülk, 8, 11; Ra’d, 7; Şûra, 52; En’âm, 153; En’am, 155; En’am, 65; En’am, 98.
- Bakara, 256
- Tevbe, 73
- Nahl, 10
- Müfessir Kâdî Beydâvî (ö, 691/1292)
- Bakara, 190