İKİ HADİS İKİ İZAH*

İKİ HADİS İKİ İZAH*

Ebu Hureyre radıyallahu anh Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu söyledi:

“Rabbimiz Tebareke ve Teâlâ her gece, gecenin son üçte biri kaldığı zaman, dünya semasına nüzul eder ve:

– Bana kim dua eder ki onun duasını kabul  edeyim! Benden kim bir hacetini ister ona dilediğini vereyim! Benden kim mağfiret ister ki ona mağfiret edeyim! buyurur.” (1)

Hadis-i şerif müteşabih hadislerdendir. Hadis-i şerifte geçen nüzul, aşağı inmek mânâsınadır. Nüzulün keyfiyeti nasıldır? Yani Allah Teâlâ dünya semasına nasıl nüzul etmiştir? Bu hususta cumhuru ulema tevilden kaçınmış ve onu olduğu gibi kabul etmiştir. İmam-ı Azam’a, Allah Teâlâ’nın dünya semasına nasıl nüzul ettiği sorulmuş, “Keyfiyetsiz olarak nüzul etmiştir.” cevabını vermiştir. Hammad b. Zeyd de, “Allah’ın nüzulü, ikbal ve teveccühüdür.” demiştir.

Allah Teâlâ’nın dünya semasına nüzulünü:

“Allah’ın emri yahut melekleri iner.” Ve:

“Bu bir istiaredir, mânâsı: Allah dua edenlere lütuf buyurur da dualarını kabul eyler demektir.” diye tevil edenler de olmuştur. Kadı Beyzavi:

“Bunun mânâsı celal sıfatların muktezası olan düşmanı kahr ve asilerden intikam gibi şeylerden, ikram sıfatı olan rahmet, merhamet ve afve intikaldir.” demektedir.

Hadis-i şerif rahmet saatinin tanyeri ağarıncaya kadar devam ettiğine delildir. Aynı zamanda gecenin sonunun evvelinden daha hayırlı olduğuna işaret ve gecenin sonunda dua, tevbe ve istiğfarda bulunmaya teşvik vardır.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Gerçekten gecede öyle bir saat vardır ki, müslüman bir kul o saate rastlar da Allah’tan bir hayır isterse, o hayrı Allah kendisine verir.” (Müslim) buyurmuşlardır.

Bu hadis-i şerife istinaden gecenin gündüzden daha faziletli olduğunu söyleyenler olmuştur. Çünkü her gecede bir icabet saati vardır. Gündüzün ise sadece cuma gününde vardır demişlerdir. Bu sebeple geceleri ihya etmeye çalışmak, mümkün mertebe seherlerde uyanık bulunarak teheccüd namazı kılıp, dua ve istiğfar edip, Kur’an okunmalıdır. Çünkü mevzuumuz olan hadis-i şerif, icabet saatinin gecenin, son üçte birinde olduğuna işaret etmektedir.

Hadis-i şerif, Buhari’nin Teheccüd bahsinde de rivayet edilmiştir. Müslim Namaz, Ebu Dâvud Namaz ve Sünnet, Tirmizî Namaz, Nesai Nuut, İbni Mâce Namaz bahislerinde rivayet etmişlerdir.

*

Ebu Hureyre radıyallahu anh, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet etti:

“Sizden her birinizin duasına, acele etmediği takdirde, icabet olunur. İnsan (acele edip): Dua ettim de kabul olunmadı, der.” (2)

Dua bir ibadettir. Kabul edilsin veya edilmesin duaya devam etmek ve icabetin gecikmesinden şikâyet etmemek gerekir. Ulemadan bazıları, “Duadan bıkan kimsenin duası kabul olunmaz.” demişlerdir. Dua bir ibadet olduğuna göre, müslümana ibadetten bıkmak yakışmaz. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Kul günah veya kat’ı rahim duasında bulunmadıkça ve acele etmedikçe duası kabul edilir durur.”

Ya Rasulullah! “Acele etmek nedir?” demişler:

“Dua ettim de kabul edildiğini görmedim der ve o anda vazgeçerek duayı bırakır.” (Buharî, Müslim) buyurmuşlardır.

Allah Teâlâ kulun, dua, istiğfar ve tevbe etmesini ve bu hususta ısrar etmesini sever. O bakımdan hiç usanıp bıkmadan, tam bir mahviyet ve tezellül içinde, Rabbimize dua etmeye devam  etmeliyiz. Duanın adabından bazıları şunlardır:

1. Abdestli bulunmak

2. Kıbleye yönelmek.

3. Allah Teâlâ’ya hamdüsena ve Rasulullah’a salât ü selam ile başlamak

4. Duanın ortasında ve sonunda Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme salât ü selam getirmek.

5. Ana, baba ve bütün Ümmet-i Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme dua etmek.

6. Duanın sonunda âmin demek.

7. Helal lokma yemek.

Duada muhal, günah ve haram olan ve sünnetullaha uygun bulunmayan şeyler istenilmez. Kula düşen, Allah Teâlâ’ya güvenerek tam bir teveccüh ile Cenab-ı Hakk’a yönelip izzet-i rubûbiyet karşısında, zillet-i ubûdiyetini idrak edip, Rabbinin himayesine iltica ederek dua etmektir. Allah Teâlâ:

“Rabbiniz size: ‘Bana dua edin ki duanızı kabul     edeyim.’ dedi.” (Gafir 60) buyurmaktadır.

Hadis-i şerifi Müslim Deavat, Ebu Dâvud Namaz, Tirmizî Deavat, İbni Mâce Deavat bahislerinde rivayet etmişlerdir.

* Bu yazı muhterem Zeki SOYAK Hocaefendinin “Ummandan Katreler” isimli kitabından alıntı yapılmıştır.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.