Fussilet Suresi

Rabbimiz bizlere rahmet etti Kuran’ı indirdi. Örnek insan, uyarıcı, müjdeleyici bir peygamber gönderdi(s.a.v.)Eşyanın isimlerini öğretti. Akıl nimeti verdi. En önemli nimetlerden biri de buydu. Bizden aklımızı İslam’la terbiye etmeyi emretti. İrade verdi en çok da irade ve akıl bizi farklı kılmalıydı. Yer gök ve içindekiler Allah nidasıyla her yeri doldururken bir insan bu ilahi, fıtri sese kulak vermedi. Allah korkusundan dağ taş un ufak olurken, insan kibrine yenik düştü. Kardeşinin kanına girdi. Kuluna beyanı öğreten rabbimizin bizden isteği, O’na iman etmemiz ve imanımızı amellerle süslememizdi. Beyana sırtını dönen insan dünya ve ahirette nasıl mutlu olabilirdi?
Hidayet rehberi kitabımızın bu ayki işleyeceğimiz suresi Fussilet Suresi. Mushaf’taki sıralamada kırk birinci, iniş sırasına göre altmış birinci suredir. Mümin(Gâfir) suresinden sonra, Şûra suresinden önce Mekke’de inmiştir. “Hâ mîm” harfleriyle başlayan ve arka arkaya gelen yedi sûrenin ikincisidir. Peygamberimizin Mülk ve Fussilet surelerini okumadan uykuya yatmadığı rivayet edilmiştir. Resulullah’ın okuması tefekkür, teakkul, tezekkür içerirdi. O yüzden O’nun her hali ibadetti. Rabbim, Peygamberimizi gereği gibi örnek almayı nasip etsin. Bizleri bu konuda azimli ve sebatlı kılsın.
Surenin adı, Kur’an’ın, âyetleri apaçık anlaşılır hale getirilmiş Arapça okunan bir kitap olduğunu belirten 3. âyet ile 44. âyette geçmektedir. Fussilet, ayrıntıları ile açıklandı demektir.
“Bilen bir topluluk için âyetleri apaçık anlaşılır hale getirilmiş Arapça okunan bir kitaptır.3.ayet“
“Şayet biz onu yabancı dilde okunan bir kitap olarak indirseydik mutlaka şöyle diyeceklerdi: “Âyetlerinin açık seçik anlaşılır olması gerekmez miydi? Araba yabancı dilden bir kitap, öyle mi!” De ki: “O, inananlar için bir rehber ve şifadır; inanmayanlara gelince onların kulaklarında bir sağırlık vardır, Kur’an onlara kapalıdır, (sanki) onlara uzaktan sesleniliyor.44.ayet“
Ayrıntıları ile açıklanan bu kitapta, bizden istenilen iman ve amel.
Diyanet Tefsiri ,Kuran Yolu’na göre suremizin konusu şunlardır:“ Kur’an’ın, Rahman ve Rahîm olan Allah’ın katından indirilmiş bir kitap olduğunu belirten açıklamayla başlayan sûrede, Mümin sûresinde olduğu gibi büyük ölçüde iman konuları işlenmiş ve bu bakımdan Mekke putperestlerinin durumu; Peygamber, Kur’an ve İslâm karşısındaki inkarcı, inatçı ve baskıcı tutumları, özellikle Kur’an karşısındaki peşin hükümleri ve onun sesini boğma gayretleri, nihayet bütün bu davranışlarıyla nasıl bir akıbeti hak ettikleri üzerinde durulmuş; yer yer geçmişteki bazı kavimlerin, kendi dinleri ve peygamberleri karşısındaki haksız tavırlarıyla bu yüzden başlarına gelen felâketlere dair uyarıcı mahiyette kısa bilgiler verilmiştir. Surenin özellikle 30-36. ayetlerinde Kur’an’ın, Allah’a iman temeline dayanan, daima dürüst olunmasını, insanlar arasında sıcak dostluğa, barış ve uzlaşmaya dayalı ilişkiler kurulmasını amaçlayan ahlâk öğretisi özetlenmiştir.“
Allah Tealâ, bu surenin başında Kur’an’ı Kerim’in şu özelliklerini zikretmiştir: Rahman ve Rahîm olan Allah katından indirilmiş olması, kitap olması, Arapça olması, kendisinden kastedileni anlayabilmeleri için o dili bilen bir kavme gönderilmiş olması, müjdeleyici olması, korkutucu olması, müşriklerin ve kâfirlerin dinlemeyerek ve iltifat etmeyerek kendisinden yüz çevirmeleri.(1)
Suremizin 2.ayeti “Bu Kur’an, Rahman ve Rahîm olan Allah tarafından indirilmiştir. ”diyerek kuran nimetinin kaynağını bize gösterir. Kur’an’ı reddederken aslında kimi reddettiğinizi bilin. Onu gönderen Allah’ı reddediyorsunuz, size rahmeti gereği vahiy gönderiyor; sizler de inkar ediyorsunuz veya görmemezlikten geliyorsunuz. Her nimetten olduğu gibi Kuran nimetinden de sorguya çekileceksiniz. En çok da Kuran’dan sorguya çekileceksiniz. Nimetin kaynağı Allah’tır. Rahmeti gereği bizi bizden çok düşünen rabbimize karşı bu nankörlük neden?
11.ayette rabbimiz şöyle buyurur :“ Dahası O, duman halinde olan semaya iradesini yöneltti; ardından ona ve arza, “İsteyerek veya istemeyerek (varlık sahnesine) gelin!” buyurdu. “Boyun eğerek geldik” dediler. İradesiz varlıkların sergilediği teslimiyet ,iradeli biz varlıklarda ne kadar var? Rabbimizin muradı bizim isteyerek Ona gitmemiz yönünde. Zorla ona götürüleceğimiz gün gelmeden önce; ona gitme, yönelme, boyun eğme ,secde etme vakti gelmedi mi? Rabbim bizi kendisine teslim olanlardan kılsın….
Suremizin 34.ayeti:“ İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav; o zaman bir de göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş! “
Mukâtil der ki: Bu âyet Ebu Süfyân hakkında nazil olmuştur. İman etmezden önce Hz. Peygamber (sav)’e eziyet ederken daha sonra Hz. Peygamber (sav)’e hısım olmuş, İslâm’a girmesinden sonra da peygamberimize ve Müslümanlara samimi bir dost oluvermiştir. Kalpleri evirip çeviren kalplerin gerçek sahibidir. Sosyal ilişkilerimizde bu ayetler bizleri yönlendirmelidir. Yoksa hayatımız keşke ,vah, eyvahlarla geçer. İyiliği düstur edinenler kaybetseler de, kazanacaklardır.
Suremizin 49.ayeti ve devamındaki ayetler insanı, insana anlatır.“ 49. İnsan, iyi şeyleri istemekten usanmaz; başına bir kötülük geldiğinde ise büsbütün ümitsiz ve karamsardır. 50. Uğradığı bir sıkıntıdan sonra ona bir nimet tattırsak mutlaka şöyle diyecektir: “Bu benim hakkımdır; ayrıca kıyametin kopacağını sanmıyorum ama dönüp Rabbime varacak olsam bile O’nun huzurunda benim için güzel şeyler bulunduğundan eminim.” Biz, inkâra sapanlara neler yaptıklarını mutlaka açık seçik bildireceğiz ve onlara kesinlikle ağır bir azap tattıracağız! 51. Ne zaman insanoğluna bir lütufta bulunsak arkasını dönüp uzaklaşır; başına bir kötülük geldiğinde de uzun uzadıya yalvarıp yakarır.“
Ne yaman çelişkidir ki rabbini unutan, nimetin kaynağını unutan insan; başına olumsuz bir iş gelince yine rabbine döner ve ondan ister.
Son ayetimiz“ Bilesin ki onlar Rablerinin huzuruna çıkacakları konusunda kuşku içindedirler. Kesinlikle unutulmamalı ki Allah her şeyi kuşatmıştır” şeklindedir .Bugün ve dün inkar yolunu tercih eden insanın unuttuğu gerçek bu ayette hatırlatılır. Allah her şeyi kuşatmıştır. Kaçış nereye ey insan denilir. Bu kaçış nereye? Putperestler hakkında indiği bildirilen bu ayet bizim hayatımızı ne kadar yönlendiriyor bunu her daim düşünmemiz gerekir. Allah’ın her şeyi kuşattığına inanan Müslümanın tekrar tekrar iman etmesi, öz denetim sağlaması, kardeşlerini kardeş bilmesi zamanı gelmedi mi ki hala kardeşleriyle uğraşıyor da İslam düşmanlarını kendilerine güldürüyor? Yoksa Allah’ın her şeyi kuşattığına sadece dille mi iman ediyoruz? İnananların iman etme vakti gelmedi mi?….
KAYNAK:
1- Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 12/462-463.