İLKADIM KİTAPLIĞI-Edebü’d- Dünya Ve’d-Din (Din ve Dünya Edebi) İmam Maverdi

Kıymetli İlkadım Kitaplığı okuyucuları! Bu ay sizlerle merhum Selahattin Kip Hocaefendinin tercümesiyle İlkadım Yayınlarından çıkan İmam Maverdi’nin kıymetli eseri Edebü’d-Dünya Ve’d- Din kitabını tanıyacağız.
İmam Maverdi (950-1058), Basra’da doğmuş, tahsilini Basra’da tamamlamış ve devrin meşhur hocalarından icazet almıştır. Hukukçu, usulcü, tefsirci, edebiyatçı, siyasetçi bir âlimdir. Ahkamü’s Sultaniyye meşhur olan diğer bir eseridir.
İmam Maverdi, Edebü’d-Dünya Ve’d- Din eserini, insanları dünya ve ahiret saadetine erdirmek, ruh dünyalarını sükûnete kavuşturmak için kaleme almıştır. Ahlaklı bir cemiyetin teşekkülü için kalemini harekete geçirmiş, deniz derecesindeki kültür hazinesinden cevherler yazmıştır.
Yüce Kitabımızın ayetlerinin ışığında düşüncesine şekil vermiş ve meselelerini delillendirmiştir. Şanlı Resulün Hadisi Şerifleri ile mevzuunu nurlandırmıştır. Hukemanın hikmetli sözlerini, ediplerin edibane ifadelerini, beliğlerin belağatını, şairlerin şiirlerini inci gibi dizmiş, üslubuna akıcılık kazandırmıştır. Böyle bir kompozisyonla okuyucuyu sıkmamış ve eserden azami istifade sağlanabilmiştir.
Ahlak buhranının etrafı kasıp kavurduğu bir zamanda böylesi eserlerin kıymeti daha da artmaktadır.
Kitabımız beş bölümden ve muhtelif sayıda alt bölümlerden oluşmaktadır. Birinci bölümde Akıl üzerinde durulmuş ve akıl ile ilgili merak ettiklerimiz açıklanmış. İkinci bölümde İlimde Edeb konusu ayrıntılı bir şekilde açıklanmış. Üçüncü bölümde Dinde Edeb, dördüncü bölümde Dünyada Edebin nasıl olması gerektiği üzerinde durulmuş. Son bölüm olan beşinci bölümde ise Nefsin Edebi konusu gayet güzel ve ayrıntılı bir şekilde açıklanmış.
İmam Maverdi bu eseri ile ilgili olarak şunları söylemektedir: “İşte ben, bu kitapta din ve dünyanın edep ve kaidelerine işaret etmeye çalıştım. Hülasa olarak din ve dünyanın tafsilatını mutedil bir ifade ile beyan ettim. Fakihlerin görüşlerine ve edebiyatçıların edebi inceliklerine yer verdim. Herhangi bir şüpheye mahal bırakmamak için yeri geldikçe Kur’an-ı Kerim ayetlerinden ve hadisi şeriflerden deliller getirdim. Konuları daha canlı hale sokabilmek için yeri geldikçe hizmet erbabının sözlerine ve şairlerin şiirlerine başvurdum, cümleleri bu suretle süsledim. Çünkü kalpler değişik fenlerden ve mevzulardan lezzetler alır.”