Editör’den

Kıymetli okuyucu;
Geride bıraktığımız manevi ayların ruhundan çıkmamak adına dilimizi, elimizi ve azalarımızı beri çekmeye gayret ediyoruz. Yürüdüğümüz yol, yolda olduğumuzun ve yolda kaldığımızın habercisi. Heybemize aldığımız dünyalıklar dört elle sarılsa da iman kalemize, pes etmiyoruz. Çünkü biz elimizden geleni yapmakla yükümlüyüz. Takdir her şeyi kuşatan Rabbimize aittir. Tedbir ise bize. Biz niyet ettik ahdimize sadık kalmaya.
Sayamayacağımız kadar hızlı tükettiğimiz günlerimiz, bitti. Bazı değer verdiklerimiz, gitti. En acısı kardeş dediklerimiz, yitti. Yaşadığımız zamanın çengeline takılan sorularımız hala cevaplarını saklıyor. Cevaplarımız ise sorularını. Acılarımızın üzerinden edebiyat yapmakta yarışan zihniyetler, hala yazmaya doymadı. Birde konuştukça küçülenlerimiz vardı. Susmanın konuşmaktan daha tesirli olduğu gerçeğini bilselerdi susarlar mıydı acep? Sanmıyorum. Konuşmak onlara göre var olma biçimi.
Millet olarak verdiğimiz imtihanın sene-i devriyesi. 15 Temmuzda aldığımız darbe unutulacak cinsten değildi. Ama unutanlarımız vardı. Bu dava nefsi kavgalara meze olmamalıydı, ama oldu. Oysa anne-babasını yitiren çocukların gülüşü ardına saklanmamalıydı zalimler. Biz bilirdik zalimi ve mazlumu, ama onlar bilmezdi. Yaşlarından büyük acılar yüklenmişti omuzlarına, birde bizden görünen hainler. Bu kavga dünya döndükçe devam edecek. Zulüm hep bir yerlerde hüküm sürecek. Hak ile batılın arasındaki çizgi, gün geçtikçe daha da kalınlaşacak. Tıpkı putları diken elleri bir bir yere seren İbrahim aleyhisselam ve o putları tekrar tekrar diken Nemrut’un kavgası gibi. Teslimiyet ne derece güçlü olursa imtihan da o kadar çetin olacaktır. Ne Musa aleyhisselam davasından vazgeçti ne firavun firavunluğundan. Herkes üzerine düşeni yaptı. Peki, biz hangi putumuzu devirdik Allah için?
Bu sayımızda;
Ya Tutarsa sevdiklerimizden, sevgimizin boyutundan ve İbrahimî bir teslimiyetten bahsettik. Neleri kurban ettiğimizi de gözden geçirdik.
V’el Hâsıl Kelam sayfamızda Müslümanca bir bakışla zamanımıza baktık. Yaratılış gayemizi sorguladık. Zamanımızın bereketini nasıl artırabileceğimizi de öğrenmiş olduk.
Dar’ul Hadis sayfamızda dua etmenin inceliklerinden ve ne şekilde, hangi niyetle dua etmemiz gerektiğinden bahsettik.
Adab sayfamızda niyetimizin amelimizden önemli olduğu gerçeğini bir kez daha gördük. Ve Allah katında niyetlerimizin karşılığını nasıl göreceğimizi de hadislerle pekiştirdik.
Güncel sayfamızda 15 Temmuz’u yâd ettik. Geçmişten günümüze süregelen darbe tarihimize kısaca değinmeye çalıştık.
Rabbimiz yaşadığımız zamanın kıymetini bilen ve ahdini bozmayan vefa sahibi kullarından eylesin bizleri.
“Şimdi siz taşıyorsunuz müjdenin kurşun yükünü
Çatlayacak yalanın çelik kabuğu
Sizin bahçenizde büyüyecek imanın güneş yüzlü çocuğu.”
A. Erdem Bayazıt