Kulluk Serüveni

Kulluk Serüveni

Hamd; Âlemlerin Rabbine, kâinatı muhabbet nakışları ve bin bir ibret ve hikmetle donatana…

Salât u selam; mârifet mektebinin banisi, mürşidlerin mürşidi, gönüllerin efendisi Habib-i Zişân Efendimize…

İnsan bu dünya dershanesindeki en kıymetli, en şerefli varlıktır. Âlemlerin Rabbine kulluk gibi yüce bir vazifeyle görevlendirilmiştir. Bir bakımdan da insanı en şerefli varlık yapan, Allah’a karşı olan o büyük görevidir. Bu böyle ise, insan Hakk’a kulluğu dışında bir hiçten ibarettir. Şimdi birçok insan, Rabbine vermiş olduğu sözü unutmuş, kulluk vazifesini yerine getirmemekte. Kulluk serüveni bezm-i elestte başlar. İlk orada ‘evet’ deriz, biricik Rabbimize, tüm ruhlarla beraber… Dünyada ise kulluk sınavı başlar. İlk amacımız Allah’ı bulmaktır, kendi içimizde O’nu aramaktır. Herkesin Allah’ı arayacağı, hasret gidereceği, tefekkür edeceği bir hirâ’sı olmalıdır.

Peki, Kul’u kul yapan nedir? Kulluğun kartviziti namazdır. Kulluğunu unutanlar haliyle Rabbiyle günde beş kere buluşamamaktadırlar. Ama bilmezler ki onlar unutsalar da Yaradan unutmaz. Ve Yaradan, onlar yüce davete gelmeseler dahi hep davet yerinde bekler. Etrafımız adeta Yüce Rabbimizin Rahman sıfatıyla çevrilmiş. Ama ne kadar farkındayız? Her şeyin bir telafisi verilmiş, tevbe kapıları son nefese kadar açık bırakılmıştır. Yeter ki biz kul olalım da hiç olmayalım diye…

Hiçbir anne evladını göz göre göre ateşe atmak istemez. Rabbimizin kullarına olan şefkati de bu misale benzer. Cennet ya da cehennemi kulun dünyası belirler, kul kendi hak eder. Dünyadayken nasıl bir yol izleyeceğimiz bize örneklerle gösterilmiştir. Gösterilen milyonlarca örnek arasında en bariz örnek şüphesiz üsve-i hasene; Hz. Muhammed aleyhisselam’dır. Kulluğun anahtarı O’dur. Cenâb-ı Hak kendisine yaklaşabilmemiz için Efendimiz’i yakından tanımamızı arzu ediyor. Zira Peygamber Efendimiz aleyhisselam’ı tanıdıkça ona olan muhabbetimiz artar, muhabbetimiz arttıkça da yakınlaşmamız artar.

Ashab-ı kiram O’nu tanımada zirveydi, onlar Efendimizi yakından tanıdılar, tanıdıkça hayran oldular, her şeyden vazgeçtiler, cahiliye adetlerini terk ettiler. Efendimiz aleyhisselam’ın kullukta dikkat ettiği hususlara bakacak olursak namaza çok önem vermiş olduğunu görürüz. Hatta vefat ederken dahi son cümlelerinden biri, namazdır.

Namaz içsel bir hacdır, namaz kulu kul yapan en mühim özelliktir. Fakat namaz huşuyla kılınırsa makbuldür. Allah Teâlâ “Şüphesiz o sabır ve namaz Allah’a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir.” (Bakara, 45) buyuruyor. Yani eğer namaz kılmak bize zor ve ağır geliyorsa, kalbimiz ürpermiyorsa hâlimizde bir sakatlık var demektir. Unutmamalıyız ki, Cenab-ı Hakkın bizim namazımıza ihtiyacı yoktur. Namaza ihtiyacı olan asıl bizleriz.

Hepimiz, son nefesimize kadar bu imtihan dershanesinin talebesiyiz. Rabbimiz, bize güzel bir kul olmayı, O’nunla dost olmayı ve hayırlı ömrün sonunda hayırlı bir şekilde ölmeyi nasip eylesin. Âmin.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.