İlaçsız Yaşam – Dr. Ümit Aktaş

Kıymetli İlkadım Kitaplığı okuyucularımız! Bu ay İlkadım kitaplığımıza yeni bir kitap daha kazandıracağız. Hayy Yayınları’ndan çıkan, Dr. Ümit AKTAŞ’ın kaleme aldığı İlaçsız Yaşam isimli kitabı tanıyacağız.
Günümüz insanının genelinde en az bir çeşit hastalık mevcut. Bu durum da insanımızı hastalığına deva bulmak amacıyla kapı kapı dolaşmaya sevk ediyor. Önce sağlık ocağına, orada tatmin olmazsa devlet hastanesine, orada da tatmin olamazsa üniversitelerin araştırma hastanelerine gidiyor. Tabi bu arada çevreden duyumla gerçekleştirilen tedavi yolları işin cabası. Hele bir de tv’de her bir hastalığa iyi gelen ilaç veya kapsülleri duyunca da almamazlık etmiyor insanımız.
Peki, sonuç? “Benim oğlum bina okur, döner döner bir daha okur” diye meşhur bir söz vardır. Bizler de çoğu zaman hastalık noktasında başladığımız yere dönüyoruz. İnsanın canıyla imtihan olması çok zordur. Çünkü iğne kendisine batacaktır. Canı acıyacaktır. Durum kendisi olunca işler değişir. Tüm bunları niçin yazıyorum? Son üç beş yılda alternatif tıp diye bir sektör o kadar yaygınlaştı ki memleketimin ücra köyündeki insanımız televizyondan kalp hapı almaya başladı. Suistimaller çoğaldı. Her köşe başında beyaz önlük giyen kişiler kendini doktor diye tanıttı. Olan yine benim kardeşime oldu.
Artık şunu biliyoruz ki hazır gıda olarak tükettiğimiz gıdalar, tedavi amaçlı olarak kullandığımız ilaçlar bizi hasta ediyor. Öyle bir sektör ki ilaç sektörü düşünün kanser araştırmalarının maddi destekçisi kanser ilacı satan büyük şirketler. Acaba üretilen ilaçlar kanseri tamamen tedavi etsin diye mi üretilir yoksa işin içerisine maddi çıkarlar girer mi? Düşündürücü.
Dr. Ümit AKTAŞ, Ortodoks tıbbı diye adlandırılan günümüz tıbbını da biliyor, alternatif tıp olarak adlandırılan bitkisel tedavi yollarını da biliyor. Ve bizlere gerçekten iyi bir şekilde sağlıklı yaşama yollarını öğretmeye çalışıyor. Örneğin salçanı içerisine koruyucu maddeler katılmış salçalardan değil de kendin yap diyor. Turşunu kendin kur. Temel gıda madden olan ekmeği anam babam usulü olan ekşi mayayla yap. Etrafında ot çöp diye gördüğün bitkide belki senin rahatsızlığına fayda sağlayacak etken maddeler gizli.
Dengeli beslen. Ölçülü beslen. Özüne dön. Kışlık yiyeceklerini kendin hazırla. Meyveyi, sebzeyi mevsiminde tüket. Her albenili meyveye aldanma. Üzümü yazın, portakalı kışın ye. Domatesi yazın ye ki likopen isimli kalbine çok faydalı maddeyi alabilesin. Evindeki saksılara yeşillik tohumu saç biraz da. Bir saksıda maydanoz yetiştirirken öbüründe de dereotu yetiştir.
Kitabı tanıtacaktık değil mi? Aslında yukarıda bahsettiklerimin hepsi kitabın içinden cümleler. Ama daha sistematik şekilde anlatırsak kitabımız dokuz bölümden oluşuyor. Ama bizi daha çok ilk üç bölüm ilgilendiriyor. Birinci bölümde bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendireceğimizi öğrenirken, ikinci bölümde 99 ilaç besini tanıyoruz. Burada neler yok ki. Adaçayından ıhlamura, hurmadan zeytin yaprağına kadar. Üçüncü bölümde sağlıklı yaşamanın temellerini öğreniyoruz. Diğer bölümlerde de vitamin ve mineraller, yaşlanmayı geciktirme, renklerle gelen sağlık vb. hususlar anlatılıyor.
Kitabı okuduktan sonra zihnimde sanki burada anlatılanlar Tıbbı Nebevi mi ne diye bir soru oluştu. Ne dersiniz bizlere asırlar öncesinde söylenen o mübarek tavsiyelere tekrar dönme zamanı gelmedi mi?