Kanki & Alim Olma Yolunda Ali

Bakalım neymiş bu, samimiyet belirtisi olarak kullandığımız kanki kelimesi?
Günümüzde; samimi, yedikleri, içtikleri ayrı gitmeyen arkadaşların birbirine kullandıkları ‘kanki’ ifadesi biraz da sıradanlaşmış bir kelime olarak karşımıza çıkıyor. Öyle sıradanlaştı ki artık her önüne gelen birbirine kanki diyor.
Aslında bu absürt kelimenin aslı ‘kanka’dır. Nasıl oldu da kanki oldu peki?
Kanka kelimesi, ‘kan kardeşi’ kavramının kısaltılması ile dilimize yerleşmiş bir ifade. ‘Kan’ ile kardeşin ‘ka’sının birleşmesi eşittir KanKa. İlginç ama pratik. Bu anlamda kullanılırsa hoş ve anlamlı.
Konuşurken incelmeye çalışan veya değişik kelimeler kullanarak orijinal görünmeye gayret eden ‘çakma kişilerin’ dilinde kanka kelimesi kanki oldu. Samimiyetten ve kardeşlikten uzak bir şekilde gerçekleşti bu.
Peki, biz kanka bile derken bunları biliyor muyuz? Hayır, sadece lafta kalan ve dilden öteye gitmeyen bir kardeşlik sözü oldu bu. Ne diyordu şair; “Kanki diyoruz birbirimize kardeşliğin anlamını bilmeden”.
Peki, kan kardeşi nasıl olunur?
Eski Türklerde ve Moğollarda aynı oymaktan veya ulustan gelmeyen iki kişi şahitler huzurunda kollarından bir damar yarıp akan kanı, içi kımız ve süt dolu bir kaba akıtırlarmış. Sonra yarısını biri, kalanını diğeri içermiş. Böylece kendilerini kan kardeşi ilan etmiş olurlarmış. Nihayetinde ise öz kardeş gibi birbirleri üzerinde tüm hak ve imtiyazlara sahip olurlarmış.
Bu durum, uygulama ve sonuç itibariyle İslam’a aykırıdır. Maide Suresi 3. ayette ‘Leş, kan, domuz eti…. size haram kılındı’ şeklinde yenmesi ve içilmesi haram olan şeyler sıralanmıştır. Diğer yandan aynı soydan gelmeyenler birbiri üzerinde hak iddia edemez. Miras gibi…
Âlim Olma Yolunda Ali
ALİ: Baba bu paralel yapı yeni mi çıktı?
BABASI: Önceden de vardı ancak tehlikeli olduğu yeni anlaşıldı.
ALİ: Bunları kim yerleştirdi oraya baba, kim izin verdi?
BABASI: Şimdi onları kovan ve onlardan eziyet gören kişi.
ALİ: Hımm… Bilse yapar mıydı?
BABASI: Yapmazdı ama bilenleri de dinlemedi ki oğlum…