Yrd. Doç. Dr. İlhami Nalçacıoğlu

Yrd. Doç. Dr. İlhami Nalçacıoğlu

Hemen her zaman olduğu gibi mesai bitiminden sonrası kitap kafe şeklinde fonksiyon icra eden Kızılay’daki KURTUBA’ya gitmiştim. Dostlarımızla gerekli muhabbetten sonra kalmakta olduğum misafirhaneye dönüyordum ki, yolda gönlüme düşen Bekir Balaban Hocamı aradım. Selamdan sonra; “Ahmet Bey bu sese çok ihtiyacım vardı. Teşekkür ederim çok memnun oldum…” dedi. Ardından “Biliyor musun İlhami Hocanın hastalığı kötü. Akciğer kanseri olmuş. Vücuduna da yayılmış. Allah bilir ya! Doktorların ifadesine göre çok uzun yaşamayabilirmiş… Elinizden geldiğince moral verin. Ziyaret edin. Hastalığının böyle olduğunu da kendine söylemedik…” Dedi. Dedi demesine ama benim kimyam bozuldu. Tanım ve tarifi olmayan haleti ruhiye içine girdim.

Hemen hafta sonu memlekete giderek dostlarım Okan Yılmaz, Tahir Dağaslanı, Muhammed Çömçe ve Rauf Denizler’le birlikte ziyaretine gittik. Ziyarette, yaptıklarımız ve yapacaklarımızdan bahsettik. Keyfi yerindeydi. Rahatsızlığının geçeceğinden bahsettik, gene hizmetlerimizi birlikte sürdüreceğimizi söyledik, ayrıldık. Ziyaret etmek istememe rağmen bir daha görme imkânım olmadı. Son görüşmemiz de o oldu. Yer yer mahdumu Burak’ı aradım hakkında bilgi aldım…

Nihayet vakfımızın vefakâr ve cefakâr Başkan Yardımcısı Feryadi Yağcı’nın 29. 04. 2015 tarihli mesajıyla elim havadisi öğrendim.

İlhami Bey kızdığı zaman nasıldır bilmiyorum. Çünkü onu hep sakin gördüm.

Onunla beraber olduğumuzda ya kitap-defter, ya hizmet veya ülke meseleleri hakkında fikir teatisinde bulunurduk. Kendisiyle örgün eğitimde her ne kadar hoca-talebe ilişkimiz olmadıysa da yaygın eğitimde epeyce birlikte olduk. Gıyaben ismini çok duymuş olmama rağmen vicahi olarak ilk tanışmamız bir sohbet esnasında oldu. Anlattığı konu hakkındaki özgün yorumu beni çok etkilemişti. Başladığımız bu sohbetimiz epeyce sürdü. Kendisinden bu manada çok istifade ettiğimi söyleyebilirim. Öyle ki anlattığı her hangi bir konuda ilim adamlığından olacak ki, açık alan bırakmamaya çalışırdı. İddiacı değil ama iddialıydı. Kararlıydı. Hissilikten maada realist bakış açısına sahipti. Anlatmasını bildiği kadar dinlemesini de bilirdi. Kendisi bir hususu izahtan sonra bu konuda “Siz ne düşünüyorsunuz?” diye de sorardı. Bu mevzuya gelmişken bir hususu söylemeliyim. Özelde Enderun camiası, genelde Nevşehir onun bu yönünden gereği gibi faydalanamadı. Kendisi birkaç defa eğitim üzerine seminer çalışması yapalım dedi ise de maalesef gerçekleşmedi.

İlhami Bey, Nevşehir İ.H.Lisesinde görev yaptığı sırada meydana gelen ucube ve faili meçhul (!) bir olaydan dolayı Erzurum’a tayini çıktı. O bu sürgün halini avantaja çevirmesini bildi. Üniversitede eğitim üzerine doktora yaptı. Başarılı oldu. Tekrar Nevşehir’e döndü.

Bir müddet görev yaptıktan sonra Van Yüzüncü Yıl üniversitesi rektörlüğüne gelen Prof, Dr. Seyit Mehmet Şen döneminde, daha önce tanıştığı Doç. Dr. Necmettin Tozlu‘nun isteği üzerine idareci ve öğretim üyesi olarak Van’a gitti. Uzun müddet idareci ve öğretim üyesi olarak görev yaptı. Görev yaptığı süre içerisinde birçok arkadaşın akademisyenliğine de vesile oldu. Bunlardan bazıları; Ahmet Kılıç, Yusuf İslam, Rüştü Yeşil, Mustafa Erdem, Mustafa Doğan, Naki Erdem vs… Gelmeleri konusunda birçok arkadaşa da teklifte bulunduğunu biliyorum. O hep çevresine yardımcı olmaya çalışırdı.

Yaş haddinden emekli oldu. Tekrar memleketi Nevşehir’e geldi. Geldikten sonra da daha önce irtibatının olduğu Enderun Eğitim Vakfında hizmet etmeye başladı. O ilerlemiş yaşına ve kariyerine rağmen ne görev verilirse itiraz etmeksizin yerine getirmeye çalışırdı. Uzun süredir İlkadım Dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yürütüyordu. Burada birlikte görev yaptık. Kendine çok takılırdım… İnşallah kırmamışımdır. Onu seviyor ve sayıyordum. Çünkü o övgüye ve takdir etmeye değer bir insandı. Bunun dışında insanların yetişmeleri konusunda sohbetlerini de hiç bırakmadı.

Manevi yönden de kendini ihmal etmedi. Özellikle Cemil Usta Hocanın gösterdiği ilgi, kendinin de arzusuyla gönül zenginliğine zenginlik katma uğraşısını da sürdürdü.

İSTEĞİM: Bildiğim kadarıyla kendinin eğitim ve mezhepler konusunda epeyce çalışması var. Bu konuda, ya varisleri ya da birlikte hizmet ettiği arkadaşları bunların kitaplaşması için gayret sarf etmeliler.
Her canlının başına gelecek olan akıbet İlhami Hocamızın başına da geldi. Allah rahmet eylesin. Makamı cennet olsun inşallah.

Ailesine, yakınlarına, talebe ve dostlarına sabır diliyorum.

Ahmet BELADA:  Türk Tarih Kurumu Başkan Yard.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.