Yalansız Olmak

Allah Rasülü Efendimiz (sav) Enes(ra)’ın rivayet ettiği bir hadiste şöyle buyuruyor:
“İnsanların öyle bir zaman gelecek ki, İslam’ın emirlerini yerine getirme hususunda sabırlı davranıp Müslümanca yaşayan kimse avcunda ateş tutan kimse gibi olacaktır”(Tirmizi)
Bizler günümüz Müslümanları olarak ateş tutma ifadesini sıratı müstakim üstünde olmak olarak değerlendirebiliriz. Rabbimiz Hud suresinde “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Tevbe edip seninle beraber Allah yoluna dönenler de dosdoğru olsunlar. Haddinizi aşamayın. Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızı hakkıyla görür. Peygamber Efendimiz (sav) de kendisine “İslam ile ilgili bana öyle bir şey söyle ki başka kimseye soru sormayayım diyen sahabeye” Allah’a inandım de sonra da Dosdoğru ol” diyor. Bize kurtuluş reçetesini iki cümle ile sunuyor adeta. İman edip, dosdoğru olmak. Dosdoğru olma ile ilgili sayfalar dolusu yazı yazılıp sohbetler edilebilir. Ancak dosdoğru olmanın bize çağrıştırdığı özellik yalansız olmanın üstünde duralım.
Yalan, kişinin doğruyu saklayıp aksini söylemesidir. Bir sözün yalan sayılması için kasıt olması lazımdır. Çünkü yalancı söylediği şeyin aslını bilir. Hata eden ise sözünün doğru olduğunu zanneder. İlk yalanı söyleyen şeytandır. Cennette Hz. Adem ile Hz. Havva’yı ölümsüzlük yalanı ile aldatmış, kesp ettiği Allah’ın gazabına yanına ortak aramıştır. Ancak Hz. Adem onun gibi günahta isyanda ısrar etmemiş, istiğfar yolunu tutmuş Allah’ın affına mazhar olmayı başarmıştır. Bugün yalana tevessül eden her kişi bilmelidir ki yalan, şeytanın ameli ve iğvasıdır. Onun için peygamber efendimiz(sav) “Mümin pek çok günah işleyebilir ancak yalan söylemez”(Bezzar) buyurmuştur.
Ebedi kurtuluş beratı olan imanımızın sıhhatini tehdit eden bir lekedir yalan. Peygamber efendimizin ruhlara şifa sözlerinde imanla yalanın bağdaşmayacağını öğreniyoruz:
“Şu üç şey münafıklığın alametidir:
Konuştuğu zaman yalan söyler, Emanet ettiğinde hıyanetlik eder, Söz verdiğinde sözünü yerine getirmez”(Buhari, Ebu Davut)
“Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona hıyanet etmez yalan söylemez.”(Tirmizi)
İyi niyetle bile söylenen yalanın günaha sebep olacağını gene peygamberimizin çocuğa hurma vereceğim diye çağıran kadını gerçekten hurma vermediği takdirde günah yazılacağı ikazından öğreniyoruz. Bazı kanaat önderleri insanların arasını bulmak için bile yalan söylememesi gerektiğini bu ara bulma işini doğrularla ve usturuplu bir şekilde yapmak gerektiğini söylüyorlar.
İnsanlık tarihi boyunca pek çok fitneye sebep olan yalan günahından uzak olmak dünyevi huzurumuz için elzemdir, kulluğumuzun selameti için elzemdir, ahiretimizin kurtuluşu için elzemdir. Hepimiz için aile içinde dışında, sabahta akşamda, çarşıda pazarda, kolayda zorda kısacası hayatımızın her safhasında yalansız olmayı hayatımızın sahibinden niyaz ediyorum.