VESİLE – Mevlid-i Şerif’in Tevhid Bölümü 4. Beyitler/Mehmet Akif Köse

Birdir ol birliğine şek yokdurur
Gerçi yanlış söyleyenler çokdurur
Cümle âlem yoğiken Ol var idi
Yaradılmışdan Gani Cebbâr idi
Var iken Ol yok idi ins ü melek
Arş u ferş ü ay u gün hem noh-felek
Sun’ile bunları Ol var eyledi
Birliğine cümle ikrar eyledi
Kudretin izhâr idüp hem Ol Celil
Birliğine bunları kıldı delil
Ol dedi bir kerre var oldu cihan
Olma dirse mahv olur ol dem hemân
Açıklama:
O Allah (c.c) birdir, birliğinde şüphe yoktur.
Gerçi yanlış söyleyenler çoktur.
O Allah (c.c) cümle âlem yokken vardı.
O Allah (c.c) bütün yaratılmışlardan Gani ve Cebbardı.
O Allah (c.c) var iken insanlar ve melekler yoktu.
Yeryüzü, gökyüzü, ay, güneş, hem de dokuz gezegen (yoktu).
O Allah (c.c) bunların hepsini yaratmasıyla var eyledi.
Hepsi birliğini ikrar etti.
Hem O Celil Allah (c.c) kudretini gösterip,
Bunları birliğine delil kıldı.
Bir kere “Ol” demesi ile cihan varoldu.
“Olma” derse o anda hemen mahvolur.
Ayet-i Kerimeler
قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌۚ ﴿١﴾ اَللّٰهُ الصَّمَدُۚ ﴿٢﴾ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْۙ ﴿٣﴾ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ ﴿٤﴾
1- De ki: “O, Allah’tır, tektir.﴾1﴿ Allah sameddir.﴾2﴿ Doğurmamış ve doğmamıştır.﴾3﴿ O’nun hiçbir dengi yoktur.”﴾4﴿ (112. İhlas süresi, Kuran Yolu)
اِنَّـمَٓا اَمْرُهُٓ اِذَٓا اَرَادَ شَيْـٔاً اَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴿٨٢﴾
2- Bir şeyi istediğinde, O’nun buyruğu “ol!” demekten ibarettir; hemen oluverir. (Yasin 82, Kuran Yolu)
وَاٰيَةٌ لَهُمُ الَّيْلُۚ نَسْلَخُ مِنْهُ النَّهَارَ فَاِذَا هُمْ مُظْلِمُونَۙ ﴿٣٧﴾ وَالشَّمْسُ تَجْرٖي لِمُسْتَقَرٍّ لَهَاؕ ذٰلِكَ تَقْدٖيرُ الْعَزٖيزِ الْعَلٖيمِؕ ﴿٣٨﴾ وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتّٰى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدٖيمِ ﴿٣٩﴾
3- Gece de onlar için açık bir kanıttır. Gündüzü ondan çekip alırız da karanlıkta kalıverirler. (37) Güneş kendisine ait yerleşik bir düzene göre (yörüngesinde) akıp gider. Bu, çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir. ﴾38﴿ Ay için de menziller belirledik; sonunda o, hurma salkımının (ağaçta kalan) yıllanmış sapı gibi olur. (39) (Yasin 37-39, Kuran Yolu)
سَبَّحَ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَزٖيزُ الْحَكٖيمُ ﴿١﴾ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ يُحْـيٖ وَيُمٖيتُۚ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدٖيرٌ ﴿٢﴾ هُوَ الْاَوَّلُ وَالْاٰخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُۚ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلٖيمٌ ﴿٣﴾ هُوَ الَّذٖي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ فٖي سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِؕ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْاَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنْزِلُ مِنَ السَّمَٓاءِ وَمَا يَعْرُجُ فٖيهَاؕ وَهُوَ مَعَكُمْ اَيْنَ مَا كُنْتُمْؕ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصٖيرٌ ﴿٤﴾ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِؕ وَاِلَى اللّٰهِ تُرْجَعُ الْاُمُورُ ﴿٥﴾
4- Göklerde ve yerde bulunanlar Allah’ı tespih etmektedir. O üstündür, her yaptığında hikmet vardır.﴾1﴿ Göklerin ve yerin hükümranlığı yalnız O’nundur. Hem hayat verir hem öldürür. O’nun her şeye gücü yeter.﴾2﴿ O, evvel ve ahir, zahir ve batındır. O her şeyi bilir.﴾3﴿ Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden O’dur. Toprağa giren ve ondan çıkan, gökten inen ve ona yükselen her şeyi bilir. Nerede olursanız olun O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görmektedir.﴾4﴿ Göklerin ve yerin hükümranlığı yalnız O’nundur ve bütün işlerin dönüp varacağı merci ancak Allah’tır.﴾5﴿ (Hadid, 1-5 Kuran Yolu)
Hadis-i Şerifler
عَنْ عِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ (رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ) قَالَ: دَخَلْتُ عَلَى النَّبِيِّ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ) …قَالَ “كَانَ اللَّهُ وَلَمْ يَكُنْ شَيْءٌ غَيْرُهُ…”
1- İmrân b. Husayn (ra), (çevre kabilelerden görüşmek üzere bazı heyetler geldiğinde) Hz. Peygamber’in yanına girmiştim, Hz. Peygamber (sav), (yaratılışın başlangıcına ilişkin kendisine sorulan bir soru üzerine) şöyle buyurmuştur: “(Ezelde) Allah vardı ve O’ndan başka hiçbir şey yoktu.” (Buhârî, Bed’ü’l-halk, 1)
عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ… قَالَ:قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ! مِمَّ خُلِقَ الْخَلْقُ؟ قَالَ: “مِنَ الْمَاء.”
2- Ebû Hureyre anlatıyor: “Ey Allah’ın Resûlü! Canlılar neden (hangi maddeden) yaratılmışlardır?” diye sordum. Resûlullah, “Sudan” buyurdu. (Tirmizî, Sıfatü’l-cenne, 2)