Vekil mi Vekele mi?

Vekil mi Vekele mi?

İnsanlar ‘El Vekil’ sonsuz güven sahibi, sonsuz güven veren ismini kimlere nelere tahsis etmiyor ki? Yani sonsuz güven sahibine ısmarlamaktansa sınırlı olana ısmarlamak. 99’un sayısal sihrine, içi boşaltılmış kelimelerin sırrına kapılmak. 99’un sadece birinin (el Vekil) hakkını verebilmek O sıfatın (ismin) hatırına kazanmaktır ahireti. Mesela çocuklarına, eşlerine, akrabalarına, parti başkanlarına, yöneticilerine, patronlarına, toprağa, suya, rüzgâra, otomobile hasretmeseler El-Vekil sıfatını… Hasbunallahu ve ni’mel vekil’i ağızlarından düşürmeyenler.

Hz. Yusuf kardeşlerine karşı, Hz. Eyyüb yaralarına karşı, Hz. Musa tarihin ve insanlığın baş belası olmuş İsrail oğullarına karşı, Hz. İsa nankör ahaliye karşı, Hz. Yahyalar, Zekeriyyalar peygamber kasaplarına karşı, Hz. Muhammed müşriklere karşı Allah’ı gerçek vekil tayin etmeseydi, tevekkül etmeseydi Kur’an kıssalarında baş aktör olamazlardı. Hz. İbrahim vekil tayin etmeseydi Allah’ı ateşin ortası cennet bahçesi olmazdı.

Firavun’un karısı vekilliği Firavun’a değil de Allah’a vermişti de öyle olmuştu Rabbinin sevgili kulu. Allah’ı vekil tayin etmek O’nu bulanların işi, kendini bilenlerin işi. Şehid Ahmed Yasin kendini bilen kişi, ümmeti Allah’a şikâyet etmesi Allah’ı vekil tayin etmesiydi. Sessiz bir çığlık. Bir haykırış. Allah yetmiyorsa bir kişiye vekil olarak, ne yeter o kişiye vekil olarak? Onu vekilleriyle baş başa bırak.

İnsanlar Allah’ı değil de kendilerini vekil olarak görmeye başlarsa işte o zaman aralar şirkin kapısını. Gece karanlığında simsiyah bir taşın üzerindeki simsiyah bir karıncanın ayak sesleri mesabesinde. Bununla kalsa iyi; kibri artar, ene’si kabarır, hele de biraz ilim sahibiyse başlar tahrifata fütursuzca. Âlimleri, ilim irfan sahiplerini beğenmez. Neredeyse peygamber beğenmezliğe savrulur gider.

Reçetemiz hakiki iman. Hakiki iman sahibi olmakla Allah’a mutlak, kendimize mukayyet güven sahibi oluruz. Her konuda tevekkül sahibi olmak. Aksi takdirde paradokslar ayak bağımız olur. Başkalarının çizdiği dairede onların kurallarına göre sorunun bir parçası olarak veririz hayat sınavımızı. Göremeyiz çözümü, körelttiğimiz gözlerimizle.

İşe Allah’a güvenmekle başlamayıp kendimize güvenle başlamak. Sinsice alıp götürür kendimize güvenimizi. Ve oyuncağı olmak hayatta her şeyin. Yani şeytanın oyuncağı. Yani hem dünyada hem ahirette kepazelik. Ömür sermayesini tüketirken sık sık toslamak duvara. Tarihe iz düşmüş, milletlerin geleceğine yön veren insanlar kendilerine güvenin altına temel yapmışlardır Allah’a güveni. Allah’a yeterince güvenmeyen insanlar mütevekkil olamazlar. Kendilerini hilekârlık, hokkabazlık, sahtekârlık ve ikiyüzlülüğün karanlık sularına gömer.

Allah sadece mühlet verir. Vekil olanı vekil tayin etmeyenler kendilerine güven duymazlar, bu da onları korkaklığın dehlizlerine iter. Her işini haksız yollarla hal etmeye çalışırlar. Daha vahimi toplumun karakterinin bu olması. İşte o zaman kötü sonun başlangıcı. Çürümüş, kokmuş, kangren olmuş bir toplum.

“EY VEKİL; KURTAR BİZİ, VEKİLLİK İDDİASINDAKİ SAHTE VEKİLLERDEN”

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.