Umut Sancağı

Batıl üzerimize ne kadar gelirse gelsin umut doluyuz. Hatta bize yönelen hücum arttıkça umudumuz, kendimize güvenimiz ve sorumluluklarımızı kuşanma oranımız da artmakta. “Bir önemimiz veya onlar için bir tehlikemiz var ki bize bu kadar yükleniyorlar.” diye düşünürüz. 15 Temmuz’da bu yüzden saldırdılar, para piyasalarıyla bu yüzden ayar çekmek istiyorlar. Ama başaramadılar, başaramayacaklar. Çünkü Allah, doğrunun yardımcısıdır.
Halep’te, Arakan’da, Musul’da, ülkemizin farklı şehirlerinde ve coğrafyamızın daha birçok yerinde öldürüyorlar, alçakça! Kadınlarımıza, yaşlılarımıza, çocuklarımıza bomba yağdırıyorlar, kan kusturuyorlar. Ama bu ilk mi? Yahut son mu olacak? Hayır. Ne ilk ne de son. İşte insanlık tarihi tam da bu çatışmadan ibaret: Adaletin ve zulmün çatışması…
Tarih testereyle doğranan peygamberler de gördü ama devlet kuran, devleti olan peygamberler de. Mesajımızın kısık sesle, karanlıklarda dillendirildiği de olmuştur elbet, ama üç kıtaya adaleti de biz dağıttık. Mekke’de “Allah’ın yardımı ne zaman?” diye feryat edecek duruma da düştü mü’minler, Medine’de Pers İmparatorluğu’nun kendi elleriyle yıkılışını da gördüler.
İşte tarih bu iniş ve çıkışlarla dolu. Şu anda tablo hiç de iyi değil, evet. Ama bu ümmet Haçlı saldırılarının, Moğol yağmalarının ardından Osmanlı gibi bir cihan devleti de çıkarabildi. Bu sırf bir Osmanlı övgüsü, özlemi anlamında değil. “Daha iyisi ve kudretlisi neden olmasın?” sorusunu sormamız için biraz da.
Rabbimiz davasını sahipsiz bırakmaz. Mühim olan biz neredeyiz, ne yapıyoruz, hangi saftayız? Bireysel sınavımızı verebiliyor muyuz? Allah Teâlâ getirecekse bizim ellerimizle getirecek yine zaferi. Taşın altındaki el bizim mi, ona bakalım. Olduğumuz yerdeki boşluğu doldurabiliyor, Müslüman örnekliğini sergileyebiliyor muyuz? Karadaki gemi inşamız ne aşamada? Biz ellerimiz nasır tutacak kadar bir özveriyle bu inşayı sürdürelim de mülkün sahibi suyu gönderir. Temizlenir yeryüzü şirkten, küfürden, zulümden. Mülk O’nun, dilediği gibi tasarrufta bulunur.
Dün Mekkeli bir yetimin -selam üzerine olsun- omuzlarındaki yük bugün iki milyara yakın mü’minin omuzlarındaysa Allah’ın izniyle elbet kaldırılacaktır. Yeter ki biz umut sancağımızı yere düşürmeyelim, dalgalandıralım.
“Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer iman etmiş iseniz en üstün sizsiniz.” (Âl-i İmran, 139)