Ümmetin Vebası: Dünyevîleşme

Kölelik makamına tutulmuş medeniyetsizlerin her geçen gün artan tağuti çağrılarından yakamızı kurtarmak elzem oldu. Herkes birbirinin efendisi, herkes birbirinin kölesi olmuş durumda. Mal, mülk, makam hırsına kapılmış insanlar, Müslümanlık izzetinden yoksun bir şekilde şeytani eylemlerde bulunmakta. Her şey daha iyi bir arabaya , daha marka bir telefona, bir makam odasına sahip olabilmek için. Bu uğurda kendi benliklerini unutan Müslümanlar medet yerlerini bile değiştirmiş durumda. Peygamberinin ‘ayakkabı bağınızı bile Allah’tan isteyin.’ buyurduğu ümmet, dua etmekten dahi aciz hâlde. Binemediği lüks arabası, kullanamadığı son model telefonu, giyemediği tasarım kıyafetler uğruna kanının son damlasına kadar çalıştığı için o ümmetin Müslümanlık vazifelerini ifa edecek vakti yok. Hanımlarını medeniyet çağrısı altında sokaklara dökenler , iş yerlerinde üryan gezen namahremlerle arkadaşlık(!) kuran beyler,tabiri caiz ise sosyal medya şaklabanlığı altında kendini bin bir türlü hâle sokan gençler ümmetin hâlinin ne kadar içler acısı olduğunu gösteriyor. Çünkü bu ümmetin anneleri, bu ümmetin babaları tağuti bir çok oluşumun boyunduruğunda sallanıp gidiyor.Sonrasında iman nuruna boyanmamış ümmet çıkıyor ortaya. Ne mi oluyor?
Benim Müslüman kimliğiyle şereflenmiş kardeşim gözlerini alamadığı koltuk uğruna efendisinin(!) ayakkabısını hohlayarak siliyor. Benim nurlu kardeşim birilerine kendini beğendirmek uğruna kaşına gözüne sürdüğü boyayla bütün namahremlerin odağı oluyor.Benim kardeşim belki ayık vaziyette belki her şeyden bihaber nurunu kaybediyor.
Şenlikoğlu ‘Bir insan izzetiyle vardır, izzetinin bittiği yerde insanın kendisi de biter.’ der.İşte dünyevileşen Müslüman geçici heves ve arzuları üzerine bütün izzetini böylece kaybediyor. Tağuti söylemlere kapılıp gidiyor. Nefsine, heva ve heveslerine kapılıp gidiyor. İstek ve arzularını uhrevileştiremeyen Müslüman, elde edemediği dünyalıklar uğruna günlerce yas tutup , isyan bayrağını dikiyor Rahman’a. Hiç varmadığı kapıyı taşlıyor yani.
Oysa diline ‘la ilahe’ zikri pelesenk olmuş Müslüman; nefsini, istek ve arzularını, çağın tağutlarını reddetmeli. Allahın varlığından başka hiçbir ilahı kabul etmeyen Müslüman, Allah’tan başka hiçbir şeye tamah etmemeli. Ebedî yurduna göçtüğünde kendisine fayda vermeyecek şeyleri yüklenmemeli. Nefsini, heveslerini, makam,mevki ve mülklerini kendine put edinmemeli. Vakarı, izzeti, kimliği elden bırakmamalı. Hasılı; bütün tağutları devirmeli, hakkını vermek için lâ ilâhelerin..