Ümmete Mektup

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmanirrahim
Elhamdülillahi Rabbil Âlemin
Esselatü Vesselamü Ala Rasülüna Muhammedin ve Ala Âlihi ve Ashabihi Ecmain.
Materyalizme, sekülarizme, ateizme ve binbir çeşidine reddiye olarak dünyayı ahiretin bekleme salonu şeklinde var eden, bekleyicileri kardeş kılan, bu kardeşlikleri yeri gelince bozan ve imtihan meselesi yapan, âleme halife olarak seçtiği kullarını acıyla, açlıkla, yoklukla, gurbetle ve yalnızlıkla imtihan eden Rabb’ime hamd eder;
Materyalizme, sekülarizme, ateizme ve binbir çeşidine kurban giden, dünyayı parçalara bölen, kardeşlerini kâh hain kâh kâfir ilan eden, bozulan kardeşliğini onarmaya yeltenmeyip asla ve kat’a kendine dost olmayacak düşmanlarını yaren edinen, halifeliğini unutup açlığa, gurbete, özleme köle olan ümmet-i Muhammed’e ise teessüf ederim.
Ey ziyarete gelen hocalarımdan ‘bizim öğrenci yazmış’ diye bu mektubu dinleyen kardeşlerim! Ümmet-i Muhammed’in ilimde, tarihte, kahramanlıkta, teslimiyette öncüsü olan Suriye coğrafyasının insanlarına; itikadım, mezhebim, anlayışım bir olan kardeşlerime göndereceğim mektubun teessüfle değil mütebessimlikle, imtihanın ortasında değil sonunda olmanın verdiği huzurla dolu olmasını temenni ederdim. Sizler ırkçılığa, ruhsuzluğa, doyumsuzluğa ve korkuya dayandırılan dünya düzeninde bizim öz be öz Türkmen kardeşlerimiz, İslam ruhunun eskitilemediği mücahitlerimiz; zindanlarda, meydanlarda korkudan göğsünüz daraldığında dahi imanını çelik gibi muhafaza eden şecaatli yiğitlersiniz.
Kurulan bu düzene karşı durmanın birinci yolu bu düzenin ifadelerini kullanmamaktır. O yüzden siz bu ifade ettiklerimiz haricinde Hz. Ömer’in ordularının ayak izini taşıyan, hilafetin ilk dönemini teşkil eden, dünyayı sarsan Moğol’a set olan, Peygamber aleyhisselamın İslam toprağı olacak diye müjdesinin içine kattığı coğrafyanın insanlarısınız. Bizim insanımızın hatası ise Türklerin mevcudiyetini sadece Türkiye sınırları içine indirgemek, İslam’ı kucaklayanın sadece kendisinden ibaret olduğunu sanmak olmuştur. Ne büyük gaflet!
Maveraünnehr’in, Samarra’nın, Buhara’nın, Türkmenistan’ın İslam haline gelmesinde atalarımıza örnek olan, onlara hizmetlerinin hakkını “Doğu’nun ve Batı’nın Sultanı” diyerek tarihe kazıyan, Harem-i Şerif’te, Mekke’de, Kudüs’te Alparslan’a, Tuğrul Bey’e hutbe okuyanlar sizlersiniz. Ve Yavuz Sultan Selim’in bana bir duada bulun diye istekte bulunduğu Şam Emevi Cami’nde bulunan şeyhin “asıl siz bana duada bulunun, zira siz Ümmet-i Muhammed’in umudusunuz.” diye tevazuda bulunduğu, Şah İsmail’in yenilmesine sevinen, yoğun şii propagandasına ve İran’a rağmen Ehli Sünnet üzere kalan hakikat âşıklarının ta kendilerisiniz.
Devrin en sapkın ideolojisine saplanıp kalan Türkiye vatandaşlarının ifade ettiği gibi hain Araplar olarak değil, yaptığı ve yapacağı hizmetlerle Ümmet-i Muhammed’in baş tacı olarak isimlendirileceksiniz. Çünkü biz rahat içindeyken sizin verdiğiniz mücadele tarifsizdir. Ey yoldaşlarım! Karanlık bastırmış gibi dursa da sabredin, aydınlık çok yakındır! İslam’ın güneşi ufuklardadır. Ruhsuzluğa saplanan Avrupa medeniyetinin çocukları yeniden Ahmet Muhammed ismini almakta Türk genci hilafet demekte, aydınlarımız bu bozuk düzene karşı durmakta, maddi manevi olarak güçlenmekte, hep beraber yaşadığımız Irak’ta, Suriye’de, Libya’da yeniden ilerlemekteyiz! 1974’te Kıbrıs, 2020’de Karabağ…
Masa üzerinde alınması beklenen Kuzey Irak, Suriye, Libya, Afganistan bize aydınlık günlerin yakın olduğunu, Osmanlı’nın ruhunun döndüğünü haykırmaktadır! Bize düşen ehlisünnet üzere kalmak, biraz daha sabır biraz daha mücadele etmek… Yarınlar İslam’ındır! Allah parçalanan Ümmet-i Muhammed’e katından bir rahmet, bir hidayet, bir teslimiyet ve bir şuur indirsin, bizi tekrardan eski birliğimize ve mevkiimize kavuştursun. Bizleri kâfir eline düşmekten muhafaza etsin, acılarımızı hafifletsin. Yanı başımızda olan ve yanlarınızdan gelen kardeşlerimize hor hakir bakmadığımızı, İslam’ın medeniyetine giden yolda bu birliktelikten hoşnut olduğumuzu, önümüzdeki işi en iyi şekilde, rıza-ı İlahi niyetiyle yapmaya çalıştığımızı ve neticesinde kavuşmayı umduğumuzu unutmayın. Sağlık, selamet ve imanla kalın.