Tutan Oruç

Mübarek ve
kutlu bir zamanı karşıladık. Ve içerisindeyiz. Yine bereket dolu, coşkulu
zamanlar yaşıyoruz. Bedenimiz de bayram ediyor, ruhumuz da. Hayatın bütün
eziyet, sıkıntı ve zorluklarına rağmen gönüllerimiz daha sabırlı ve metanetli.
Karşılaşılan olaylar çerçevesinde gözlerimiz, kulaklarımız ve diğer azalarımız
harama düşmeme noktasında daha hassas. Zihinsel yorgunlarımız azalırken
kalbimiz terakki basamaklarını adımlamaya başladı. Ellerimiz ile ayaklarımız,
gözlerimiz ile kulaklarımız organik bütünlük sağladı. Diğerkâmlık ve İsar’ı
hayata aktarma derdine düştük… Ve’l hâsıl kuldan istenilen insanî
değerlere doğru yol alıyoruz.
Tüm bu
güzellikleri yaşamaya çalışırken birileri veya birilerinin avaneleri boş
durmuyor. İnsanî değerleri temelinden sarsmak ve insanın kalbine şüphe
tohumları atmak kabilinden alçakça çalışmalar yapıyor. Evlerimizin
başköşelerine itinayla yerleştirdiğimiz teknolojik aletlerden de üst düzeyde
yararlanıyorlar.
Her gün
farklı bir ekranda ya da her gün farklı yüzlerle aynı ekranda fitne ve şüphe
girdapları oluşturuluyor. Orucun ne olduğunu, insana hangi faydaları
sağlayacağını anlatmak yerine;
·
Ramazan’ın ilk
günlerini de geçmemize rağmen rü’yet-i hilal/hilal’in görülmesi üzerinde
saatlerce süren programlar yapılıyor.
·
Ramazan ayının yaz
dönemine gelmemesini gerektiğini, kış döneminde orucun daha kolay olacağını
vurguluyor. Böylece zekâ seviyelerini göstermiş oluyorlar.
·
Tutulan oruç süresinin
fazla olduğu üzerinde ısrarla tepinerek orucu ‘midenin ibadeti’ olarak
algılıyor.
·
Kur’an-ı Kerimle
hasbihal edilmesi gereken zaman dilimlerinde dört işlemi basit düzeyde
kullanarak bazı sayılar elde ettiğini ifade ediyor. İbadet yerine sayılar
üzerinde çalışılması gerektiğini söylüyor.
Bu ve benzeri çalışmalar ‘öylesine’ yapılmıyor. Özellikle
üzerinde ihtilaf edilen ancak âlimler tarafından kabul görmeyen konular gün
yüzüne çıkarılarak oruç-ramazan hassasiyetimiz yıpratılmaya çalışılıyor. Amaç;
insanı ve yapılan ibadetleri madde boyutuna indirgeyerek kulluğun özünü
kaybettirmek.
Hâlbuki oruç, “TUTMAK”tı… Allah’ın hükümleri karşısında
kendimizi kul bilincinde tutmak. Ahlakı Allah’ın istediği seviyede tutmak. Dili
yalandan, gözü haramlardan uzak tutmak. Allah’ın ‘anlayın ve yaşayın’ dediği
nasihatleri tutmak. Hayatın bütün imtihan sahalarına karşı kendimizi sırat-ı
müstakim’de tutmaya çalışmak. Mazlumun ‘ah’ını almasın diye zalimin elini
tutmak. Gönülleri sükûna ersin diye ihtiyaç sahiplerinin elinden tutmak. Çirkef
bir hayatın içine girmesin diye kardeşimizi tutmak. Allah’ın sevdiklerinden
olabilmek için safları sık tutmak. Mustazaf kardeşlerimizin yüzü gülsün diye
yeri geldiğinde kılıç, yeri geldiğinde kalem tutmak. Şehadeti gönülde zinde
tutmak. Kaldırmak için Hakk’ı tutmak.
Nihayetinde biz oruçtan yola çıkarak “Tutan bir
Medeniyetiz”. Hem de ömrümüz boyunca.