Tarihten / İMAM I GAZALİ

Tarihten / İMAM I GAZALİ

İslâm âlimlerinin büyüklerinden.Lakabı Huccet-ül-İslâmdır.Gazâlî nisbesiyle meşhûr olmuştur 1058 (H. 450)’de Tûs şehrinin Gazal kasabasında doğdu. 1111 (H. 505)’de Tûs’da vefat etti. Kendisi mutlak müctehid olup, içtihadı, Şafiî mezhebine uygun idi.

Fakir ve sâlih bir zâtın oğlu olan Ebû Hâmid Muhammed Gazâlî, küçük yaşta ilim tahsîline başladı. Memleketindeki medreselere devam ederek zamanının âlimlerinden ders aldı. Daha sonra Gürcan’a giderek Ebû Nasr ismâilî’den bir müddet ilim öğrendi. Sonra Tûs’a döndü. Üç yıl müddetle Tûs’da kalıp ilim öğrenmeye devam etti. Zamanının büyük ilim merkezlerinden Nisâbur’a giderek büyük âlim İmâm-ül-Harameyn Ebü’l-Meâli elcüveynî’nin talebesi oldu. Üstün zekâsını, kabiliyetini ve çalışkanlığını gören hocası yakın alâka gösterdi. Ondan; usûl-i hadîs, usûl-i fıkıh, fıkıh, kelâm, mantık ve münazara ilimlerini öğrendi. Ebû Hâmid er-Razekânî, Ebü’l-Hüseyn el-Mervezî, Ebû Sehl el-Mervezî, Ebû Yûsuf en-Nessâc gibi âlimlerden de ilim tahsîl etti. Nişâbur’da ilim tahsîlini tamamladıktan sonra, ilim ve âlim hayranı olan üstün devlet adamı Büyük Selçuklu veziri Nizâm-ül-mülk’ün daveti üzere Bağdâd’a gitti.

Nizam-ül-mülk’ün ilim meclisinde bulunan âlimler, onun ilmine ve mes’elleri îzâh edişindeki üstün zekâsına hayran kaldılar.

İmâm-ı Gazâlî’nin yaşadığı devirde fikrî ve siyâsî büyük kargaşalar hüküm sürüyordu. Bağdâd’daki Abbasî halîfelerinin nüfuzu zayıflamıştı. Büyük Selçuklu Devleti kuvvetlenmiş, Hasan Sabbah ve adamları bâtmiyye sapık fırkasının fikirlerini yaymaya çalışıyordu. Mısır’daki Eshâb-ı kiram düşmanı Fatımî hanedanı çökmeye yüz tutmuş ve Endülüs Emevî Devleti zayıflamıştı. Hıristiyanlar mukaddes toprakları müslümanların elinden almak için haçlı seferleri tertipliyor, çeşitli sapık fırkalar müslümanlar arasındaki îtikâd birliğini sarsıyorlardı. Eski Yunan felsefesini okuyarak, felsesecilerin sapık fikirlerini İslâm inançlarıyla karıştıran ve Kur’ân-ı kerîmi kendi bozuk düşüncelerine göre açıklamaya çalışan felsefeciler, mutezile ve diğer fırkalar, İslâm îtikâdını bozmaya çalışıyorlardı. Böyle bir devirde yaşayan ve sapıklara karşı Ehl-i sünneti müdâfaa eden islâm âlimlerinin başında gelen, zahirî ve bâtınî ilimlerde zamanın en büyük âlimi, müctehid ve asrın müceddidi olan İmâm-ı Gazâlî (rahmetullahi aleyh), elli beş yaşında iken 1111 (H. 505) senesinde. Cemâzil-evvel ayının Pazartesi günü, büyük kısmını zikir, tâat ve Kur’ân-ı kerîm okumakla geçirdiği gecenin sabahı, namaz vaktinde, abdest tazeleyip namazını kıldı, sonra yanındakilerden kefen istedi. Kefeni öpüp yüzüne sürdü, başına koydu; “Ey benim Rabbim! Mâlikim! Emrin başım gözüm üzere olsun” dedi. Odasına girdi. İçeride her zamankinden çok kaldı. Dışarı çıkmadı. Bunun üzerine orada bulunanlardan üç kişi içeri girince; İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin kefenini giymiş ve yüzünü kıbleye dönmüş bir hâlde ruhunu teslim ettiğini gördüler.

İmâm-ı Gazâlî’nin, felsefecilerin görüşlerini çürütmek ve îtikâdlarına, felsefe karıştıran sapık fırkalara cevap vermek için yaptığı çalışmaları işiten bir takım kimseler, onu felsefeci zannetmişlerdir. Bunun sebebi, felsefe ile tefekkür arasındaki mühim farkı bilmemeleridir. Felsefeciler aklı rehber edinmişlerdir. Mütefekkirler ise aklı kullanmakla beraber, akla rehber olarak da peygamberleri ve onların bildirdiği îmânı almışlardır. Göz için ışık ne ise, akıl için îmân da odur. Işık olmayınca göz göremediği gibi, îmân olmayınca akıl da doğru yolda yürüyemez. İmâm-ı Gazâlî, filozof değil müctehiddir. Zâten İslâmiyet’te felsefe ve filozof olamaz. İslâm âlimi olur. İslâm dîninde, felsefenin üstünde İslâm ilimleri, filozofun üstünde de İslâm âlimleri vardır.

İmâm-ı Gazâlî, ömrü boyunca gecegündüz devamlı yazmış büyük bir İslâm âlimidir. Eserlerinin sayısının bin civarında olduğu Mevdu’ât-ül-ulûm kitabında bildirilmektedir. Bunlardan dört yüzü Şeyh Ebû İshâk Şîrâzî’nin Hazâin kitabında yazılıdır. Eserleri üstünde Avrupalılar geniş ve uzun süren incelemeler yapmışlardır. Bunlardan P. Bouyges adlı müsteşrik, Essaie de chronologie des Ocuvres de al-Ghazâli adlı kitabında, İmâm-ı Gazâlî’nin dört yüz dört eserine yer vermiştir. Meşhûr müsteşrik Brockelmann da Gesc-hichte Der Arabischen Literatür adlı eserinde, İmâm-ı Gazâlî’nin eserlerinden yetmiş beşinin ismini vermiştir. 1959’da, dört Alman ordinaryüs prosesörü, İmâm-ı Gazâlî’nin kitaplarını okuyarak, islâm dînine âşık olmuşlar ve İmâm’        ın kitaplarını Almancaya çevirerek müslüman olmuşlardır.

İmâm-ı Gazâlî’nin vefatından sonra, islâm dünyâsının mâruz kaldığı Moğol felâketi esnasında, yakıp yıkılan binlerce kütüphane içinde, İmâm-ı Gazâlî’nin bir çok eseri de yok edilmiştir. Bu sebepten, bu güne kadar eserlerinin tam bir listesi ve tasnifi yapılamamış, ilim dünyâsı, bu husustaki eksikliğini tamamlayamamıştır.

Eserlerinden bir kısmı şunlardır: 1-İhyâ’u ulûmi’ddîn. 2-Kimyâ-i Seâdet, 3-Vasît, 4-Basît, 5-Vecîz, 6-Hülâsa, 7- Erbeîn, 8-Esmâ-ül-hüsnâ, 9-Mustasfâ (Usûl-i fıkha dâirdir.), 10-El-Menhûl (Usûl-i fıkha dâirdir.)  11-Bidâyet-ül-hidâye,                                                                                                                                                                                     

Hüccet-ül-İslâm adıyla meşhûr olan İmâm-ı Gazâlî, üç yüz binden fazla hadîs-i şerîfi râvîlerıyle birlikte ezbere biliyordu. İslâm’ın yirmi temel ilmi ile, bunların yardımcıları olan müsbet ilimlerde de söz sahibi idi. Hadîs ve usûl-i hadîs ilimlerinde ilim deryası olan bu büyük âlimin kitaplarında mevzu hadîs var diyerek, İmâm-ı Gazâlî’de eksiklik aramak, ilmin hakikatini, İslâm âliminin derecesini bilmemektir. Zamanında yaşayan ve sonra gelen âlimler, onun kitaplarını senet kabul etmişler ve netice olarak İmâm-ı Gazâlî’nin kitaplarını ancak mezhepleri kabul etmiyenlerin dinde reforın yapmak için uğraşanların beğenmediklerini bildirmişlerdir.

 

Kaynak:Ehli Sünnet Büyükleri

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.