Taharet

Taharet

Yapılan ibadetlerin, taatlerin makbul olması için önce iman edip, kalbi küfür, şirk ve nifaktan temizlemek gerekir.

Nefsi tezkiye, kalbi tasfiye edip yani her türlü kötülüklerden, kötü niyetten arındırmak lâzımdır.

Niyetsiz hiçbir amel makbul değildir. Onun için yapılacak her ibadetten, her taatten önce o ibadeti, o ameli yalnız ve yalnız Allah için yapmaya hâlisâne niyet etmek gerekir.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır;

“Ameller niyetlere göredir. Herkes için ancak niyet ettiğinin karşılığı vardır.” (Buhari)

Müslüman iç temizliği ile beraber dış temizliğini de en mükemmel bir şekilde yapmalıdır. Bedenini, elbisesini, kullandığı bütün eşyalarını, evini, işyerini, cami ve mescitleri, sokak, çarşı, pazar, tuvalet gibi umuma açık yerleri, hülasa bütün çevreyi temiz tutmalı, her türlü pislik ve necasetten korumalıdır.

Ayrıca gözlerimizi hain bakışlardan, kulaklarımızı çirkin sözler dinlemekten, dilimizi çirkin lakırdılardan, gıybet, dedikodu, yalan ve iftiralardan, elimizi zulümden, ayağımızı kötülük yapılan yerlere gitmekten koruyarak temiz tutmalıyız, kirletmemeliyiz.

Müslüman içi dışı temiz, nizam ve intizamlı; kalp, dil, göz ve kulak estetiği olan insandır. O, kaba, dağınık, hırpânî, pejmürde olamaz.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır;

“Temizlik imanın yarısıdır. ‘Elhamdülillah’ mizanı doldurur. ‘Sübhanellahi velhamdülillahi’ göklerle yer arasını doldurur. Namaz nurdur. Sadaka burhandır. Sabır aydınlıktır. Kur’an ya lehine ya da aleyhine hüccettir. Tüm insanlar sabahleyin erkenden çıkarlar. Kimi nefsini satar, kimi ya onu azat ederek (cehennemden) kurtarır ya da helak olur.” (Müslim)

İki çeşit necaset vardır ki bunlardan temizlenmedikçe bir kısım ibadetler yapılamaz.

1- Hades: Hükmen necâset sayılan hâllerdir. Hâdes hâli, idrar yapmak, vücudun herhangi bir yerinden kan çıkmak gibi sebeple meydana gelirse, yani kişinin abdesti bozulursa buna küçük hades denir. Cünüplük ve kadın hallerinden olan hayız, nifas gibi gusül yapmayı gerektiren bir durum olursa buna da büyük hades denir.

2- Habes: Bu gerçek necâset, gerçek pisliktir. İnsan ve hayvan dışkıları, akan kanlar, idrar gibi. Bunlardan herhangi biri vücudumuza veya elbisemize bulaşırsa onları temizlemek gerekir. Aksi takdirde bir kısım ibadetler yapılamaz.

ABDEST

Abdestin hem kendisi bir ibadettir, hem de bir kısım ibadetler için yapılması gereken bir farîzadır.

Müslüman her zaman abdestli olmaya çalışmalıdır. Abdesti bozulunca hemen yeni bir abdest almak ve bunun bir şükranesi olarak iki rekât namaz kılmak büyük bir fazilettir.

Ukbe bin Amir radiyallahu anh şöyle rivayet ediyor:

“Develeri otlatma nöbeti bizdeydi. Nöbetim gelince akşamleyin develeri ağıllarına götürdüm. Sonra Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ayakta cemaate bir şeyler söylerken yetiştim. (İşittiğim) Sözü şudur:

“Eğer bir Müslüman tertemiz abdest alır, sonra kalkarak iki rekât namaz kılar, kalbi ve yüzüyle o iki rekâta yönelirse o kimseye cennet vacip olur.” buyurdular. Ben, “Bu ne güzel şey.” dedim. Bir de baktım ki önümde biri: “Bundan önceki daha güzeldi.” diyor. Baktım ki Ömer’miş. Bana: “Ben seni demin gelirken gördüm. Sen gelmezden önce, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular.” dedi: “Eğer sizden biriniz abdest alır, onu yerli yerince yapar yahut tastamam icra eder de sonra: ‘Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın kulu ve Resulü olduğuna şehadet ederim.’ derse o kimseye cennetin sekiz kapısı da açılır. Onların hangisinden dilerse ondan girer.” (Müslim)

Abdestin fazileti hakkında varit olan bir hadis-i şerif de şöyledir:

“Müslüman veya mü’min kul abdest alıp da yüzünü yıkadığı zaman, gözüyle bakarak işlemiş olduğu her günah su ile beraber yüzünden çıkıp gider. Ya da suyun en son damlasıyla çıkıp gider. Ellerini yıkadığı zaman eliyle tutarak işlediği bütün günahlar su ile veya suyun en son damlasıyla birlikte çıkıp gider. Ayaklarını yıkadığı zaman ayaklarıyla yürümek suretiyle işlemiş olduğu her türlü hata su ile veya suyun en son damlasıyla birlikte çıkıp gider. Hülâsa (abdestin sonunda) günahlardan tertemiz arınır.” (Müslim-Tirmizi)

Peygamberimiz, efendimiz Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in zikri geçen hadis-i şeriflerde verdiği müjdeler biz Müslümanlar için ne büyük bir mutluluktur.

Allah Teâlâ biz günahkâr, biz âsi kulları affetmek, bağışlamak, ikram, ihsan ve lütuflarda bulunmak için en ufak bir vesileyi bile bizim lehimize kullanıyor. Bize acıyor, bize merhamet ediyor.

Bizler de küfran-ı nimet yapmayıp, gücümüzün yettiğince ona, onun istediği şekilde samimi bir kul olmaya, ibadetlerimizi, hizmetlerimizi, büyük bir şevk, büyük bir aşk ve büyük bir heyecanla ihlâsla yapmaya çalışmalıyız.

Abdestli iken, abdesti bozmadan yeni bir abdest almak, bir fazilet, bir güzelliktir. Nur üzerine nurdur.

Selef-i salihîn her konuda olduğu gibi abdest konusunda da çok dikkatli olurlar, abdestleri bozulduğu zaman, o anda su bulamazlarsa, su bulana kadar teyemmüm yaparlarmış. Abdestsiz oldukları bir anda ecelin tamam olup, Allah Teâlâ’nın huzuruna abdestsiz olarak çıkmak korkusuyla böyle hareket ederlermiş.

Rabbimiz Teâlâ bizlere de bu güzellikleri, bu hassasiyetleri lütfetsin.

ÂMİN.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.