Sütçü İmam – ilkadim DergisiSütçü İmam – ilkadim DergisiSütçü İmam – ilkadim DergisiSütçü İmam – ilkadim DergisiSütçü İmam – ilkadim Dergisi

Sütçü İmam

Sütçü İmam

Milletlerin hayatında bazı dönüm noktaları vardır. Milletlerin yok edilme ile yüz yüze geldikleri anlarda yapılmış olan mücadeleler ve bunların sonuçları, gelecek nesiller için ibret ve örnek olmaktadır. Türk milleti de zaman zaman âdeta yok olma ile karşı karşıya gelmiş, ancak hürriyetinden asla vazgeçmemiş, düşmanlarının “hasta adam” veya“bunların işi bitti” dedikleri anda toprağı yararak başını kaldırmış ve “ben buradayım” diye haykırmıştır.

Kahramanmaraş’taki Sütçü İmam olayını böyle okumak ve böyle anlamak gerekir. Sütçü İmam hakkında bilgi vermeden önce o döneme ait bazı bilgiler aktaralım.

1914’de başlayıp 1918’de sona eren I. Dünya Savaşı’na Osmanlı devleti, İttifak Devletleri* yanında girmiştir. Dört yıl süren bu savaş, Avrupa ve Osmanlı topraklarını kan ve ateş içinde bıraktıktan sonra Osmanlı Devleti’nin ve taraf olduğu ittifakın yenilgisiyle sonuçlandı. Yaklaşık on cephede girdiğimiz savaşı Çanakkale ve Kût-ül Amare hariç hepsinde kaybettik.

30 Ekim 1918’de Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri** arasında imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması’nın 7. Maddesine dayanan İtilaf Devletleri, ülkenin azınlıkların yaşadıkları yerlerle beraber stratejik ve ekonomik bakımdan değeri büyük önemli bölgelerini işgale başladılar. Maraş da bu işgal edilen şehirler arasındaydı.

MONDROS MÜTAREKESİ VE UYGULAMALAR

Mütarekenin 7. maddesi gereğince, yıllarca emniyet içerisinde yaşayan azınlıklar ‘güvensizliklerini ileri sürerek’ itilaf devletlerini deyim yerindeyse şehirleri işgale çağırmışlardır. (Doğu ve Güneydoğu’nun işgali böyle olmuştur.)

İşgalci devletler özellikle İngilizler, Osmanlı ülkesindeki Rum, Ermeni, Arap, Kürt gibi unsurları hem birbirinden çeşitli vaatlerle ayırmak, hem de Türkler aleyhinde birleştirerek kışkırtmak için büyük çaba harcamıştır.

Türkler için, Anadolu ortasında, küçük bir vatan haritası çizilmişti. Bu durumda, Sevr Antlaşmasıyla bu yapının güvence altına alınması istenmekteydi.

İNGİLİZLERİN MARAŞ’A GELİŞİ

İngilizlerin geliş haberini alan Maraşlı Ermeniler onları karşılamak için hazırlık yapmaya başladılar. Bu acı günümüzde bizi sırtımızdan vuran Ellik Gâvuru (Maraş halkının yerli Ermeniler için kullandıkları isim) şehre giriş ve kışlaya gidiş sırasında haddi aşan taşkınlık ve çılgınlıklarda bulundular. Hatta ‘yaşasın İngilizler, yaşasın Ermeniler, kahrolsun Türkler’ diye slogan attılar. Osmanlının hoşgörüsü sayesinde rahat ve huzur içinde yaşayan, uyumlarından dolayı “Milleti Sadıka” olarak nitelendirilen Ermenilerin bu tutumları Türklerin gururunu oldukça incitti.

Mondros Anlaşmasının 7. Maddesini bahane ederek maalesef İngilizler Maraş’a girdiler. Gelen İngiliz askerlerinin kahir ekseriyeti Hintli Müslümanlardan oluşuyordu. Hintli Müslümanlar, çok kısa bir süre sonra Türklerle oldukça iyi bir yakınlık kurdular.

İNGİLİZLERİN YERİNE FRANSIZLAR GELİYOR

Bir müddet sonra Maraş’ı terk eden İngilizlerin yerine Fransızlar geldi. Bu değişim esnasında Ermeniler kısmen tedirgin olurken Hintli Müslümanlar açıktan silahlarının bir kısmını Maraşlılara bırakıp gittiler. Musul ve civarını İngilizlere bırakan Fransa, oraya mukabil Urfa, Antep ve Maraş Sancaklarını işgal edecekti.

Kıymetli okurlarım dikkatinizi sanırım çekiyor. Adamlar evcilik oynar gibi sen burayı ben orayı alayım. Yok, olmadı sen burayı ben orayı olayım ne acı. Daha acısı işgal kuvvetlerinin ve askerlerinin Mısır’lı ve Hintli Müslümanlardan olması…

O ELİM HADİSE

31 Ekim 1919 günü Ermeniler Fransız askerleriyle şehri dolaşıyorlardı. Önlerine gelen Türklere sözlü hakaretlerin yanı sıra fiili saldırıda da bulunuyorlardı. Öyle ki, Hükümet konağında nöbet tutan askere hakaret ederek devleti küçültücü laf ettikten sonra, ondan fuhuş haneyi göstermesini isterler. Nahak yere oradan geçmekte olan posta dağıtıcısını döverler. Vs… 

Tüm bu ve buna benzer havadisler kulaktan kulağa yayılıyor. Artık Maraş halkı patlamaya hazır bir bomba gibi. İzzet, şeref ve onuruna düşkün Müslüman Türk halkının durumunu bilmeyen İngiliz ve Fransız işgal kuvvetleri yaptıklarının yanına kar kalacağını sanıyorlardı.

Türkler için son derce ıstıraplı ve ağır geçen, günler yavaş yavaş sona yaklaşıyordu. Zaten savaştan yenik çıkmışız. Bu yetmiyormuş gibi normalde kabul edilmesi mümkün olmayan, oldukça sinir bozucu maddelerden oluşan bir antlaşma yapmışız. Bütün bunlar Müslüman Türk milletini zaten şok etti. Artık bu şoktan kurtulma zamanı gelip çatmıştı. Tıpkı Hudeybiye Antlaşmasından sonra olduğu gibi…

Gene bir gün ikindi üzeri bir Fransız askeri ve Ermeni eşkıyası kışlalarına dönüyorlardı. O sırada Uzun oluk Hamamı’ndan çıkmış ve evlerine gitmekte olan Maraşlı kadınları gören ve Fransız üniforması giyen işgalcilerden biri onlara yaklaşarak “Burası artık Türklerin değildir. Fransız memleketinde peçeyle gezilmez.” Diyerek kadının peçesini açtı. Kadının peçesini açan, Maraşlıların deyimiyle Ellik Gâvuruydu. Peçesi açılan Ayşe oracıkta bayıldı. Arkadaşları Hatice ve Fatma da feryada başladılar. Bunu duyan herkes toplanmaya başladı. Kız çocuklarını askerlerin elinden almak isteyen Çakmakçı Sait ve Gaffar Kabul Oğlu Osman dipçik darbeleriyle yere yığıldılar. Bu arada kadınlar oradan uzaklaştı. Karşıda ufak bir dükkânda süt satmakta olan ve olayları soğukkanlılıkla seyreden SÜTÇÜ HACI İMAM KARADAĞ tabancasını alarak olay yerine geldi. Silahını kadınların peçesini açan ve Çakmakçı Sait’i yaralayan Ermeni’nin üzerine doğrultarak ateşledi. Yaralanan asker yere düştü. Öbürleri kaçtı. Yaralanan Çakmakçı Sait şehit, Ermeni askeri de öldü. Maraş’ta düşmana sıkılan bu ilk kurşun, Maraşlıları cesaretlendirirken diğer taraftan, Müslüman Türk’ün kendine yapılana seyirci kalınmayacağını gösterdi.

Ölen Ermeni için büyük bir cenaze merasimi tertiplendi. Olay yerine henüz Maraş’ı terk etmeyen İngiliz askerleriyle birlikte Fransız askerleri geldi. Bu arada Sütçü İmam Nalbant Bekir’den aldığı atla Bert iz’in Ağabeyli Köyünde bulunan Beyazıt oğlu Muharrem Bey’in yanına gitti. İşgalcilerin tüm aramalarına rağmen İmam bulunamadı. Çıldırmış gibi sağa sola ateş açtılar bu ateş esnasında ölenler oldu. Dahası Sütçü İmamın dayısının oğlunun ellerini ve ayaklarını bağlayıp burun ve kulaklarını ardından boğazını keserek şehit ettiler.

SÜTÇÜ İMAM KİMDİR?

Sütçü imam 1878 yılında Maraş’ta doğdu. Üç kız bir erkek olmak üzere dört çocuğu oldu. Düşmana ilk kurşunu atan Sütçü İmam, düşmanın Maraş’tan kovulmasından sonra, harpteki fedakârlıklarına mükâfat olarak Belediye’ye odacı olarak alındı. Bu vazifesi yanında kaledeki topun idaresi kendine verildi. Abdülmecit Halife olunca 101 pare top atmak için kaleye çıktı. Topların daha yarısını atmadan, top atımı sırasında barutun etkisiyle ısınan namlunu topun erken ateş alması neticesinde yandı. Ağır şekilde yaralanan Sütçü İmam, Alman Eytamhanesi’nde tedavi altına alındıysa da iki gün sonra 25 Kasım 1922 tarihinde vefat etti.  Cenazesi Çınarlı Cami Mezarlığına defnedildi.

Sütçü İmam adına, ilk kurşunun atıldığı Uzun Oluk Meydanında 1936 yılında Belediye Başkanı olan Hasan Sükutî Tükel tarafından bir anıt ve çeşme yaptırıldı. 1977 yılında Kıbrıs Meydanında adına Kurtuluş Anıtı yaptırıldı. 1992’de onun adının verildiği Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi kuruldu.

Bazı kaynaklarda Sütçü İmam, mahallesinde bulunan Çınarlı Cami’nin imamı olarak gösterilmektedir. Ancak adı geçen Cami’de herhangi dini bir görevi yoktur. Sadece kendisinin özel adı imam’dır. Sütçülükle meşgul olduğu için Sütçü İmam olarak bilinmektedir. Vakit namazlarını bu camide kıldığından, İmam veya Müezzinin bulunmadığı zamanlarda da fahri olarak bu vazifeleri ifa etmiş olabilir.

Medine’de, dükkânına gelen hanım sahabiye uygunsuz davranışta bulunan Yahudiyi öldüren Müslüman misali,birimizin namusu hepimizin namusudur anlayışından hareketle gözünün önünde cereyan eden namus hadisesine canı pahasına da olsa bîgane kalmayan Sütçü İmam’a Allah’tan sonsuz rahmet diliyorum. 

KAYNAKLAR:

*İttifak Devletleri: Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı ve Bulgaristan

**İtilaf Devletleri: İngiltere, Fransa, SSCB (RUSYA), Sırbistan ve İtalya

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.